2 Ağustos 2011 Salı

AZ - Sadece İki Harf... A ve Z. Sanki Birbirleri İçin Yaratılmışlar. Ama Aralarında Koca Bir Alfabe Var.


Birkaç gündür daha önce diğer kitaplarını da okuduğum Hakan Günday’ın, son çıkardığı  AZ adlı romanını her paragrafını nasıl büyük bir heyecanla, nasıl yüreğimde hissederek okuyorum anlatamam. Dün gece bir ara AZ’ı okumaya ara verdim.  Bu roman hakkında neler yazılmış diye sanal dünyada dolanmak istedim. Pek fazla yorum yoktu. Birkaç gazete haberi ya da yayınevinin satış duyuruları… Bir iki blog yazısı...  Ve eski röportajlar... Zaten Hakan Günday'ın çok tanınan bir yazar olduğunu düşünmüyorum. Kitap satışlarının çok düşük olduğu memleketimde, her konuda olduğu gibi, kitap okumak konusunda da yabancı yazar hayranlığı var.  Ve kendi yazarlarımıza  aynı ilgi gösterilmiyor maalesef.  Ayrıca Hakan Günday'ın çok alışık olunmayan kendine has özel bir dili ve anlatımı var.   Her neyse…


Sanal alemde dolanırken, Hakan Günday'ın  Ters Ninja’da yayımlanan bir röportajına denk geldim. Büyük bir ilgiyle okumaya başladım. Röportajın şu satırlarına gelince dondum kaldım. Çünkü Hakan Günday diyordu ki:  “Kadınların ilgisini çekmek için başka hikayeler anlatmak gerekiyor. Onların gördükleri, yaşadıkları veyahut imrendikleri hayatları konu etmek gerekiyor. Benim anlattığım hikayeler onların belki de hiç akıllarına gelmeyen, onları ilgilendirmeyen hikayeler. Onları ilgilendiren bir rahatsızlık değil, başka bir rahatsızlık benim yazdığım. Doğaldır benim kitaplarımı çok okumamaları bu anlamda. Tuna’nın (Kiremitçi) yazdıkları elbette daha çok okunacaktır. Öyle olmasaydı zaten “bu işte bir yanlışlık var” derdim.”  Bu cümleleri okudum ya… İnan bana her bir “kadın” geçen cümlesi, aynen romanının bir yerlerinde yazdığı gibi tepki verme arzusu doğurdu.  Hele... Eğer kadınlar Hakan Günday'ın kitaplarını çok okusaymış "bu işte bir yanlışlık var" dermiş ya... İşte o cümleleri okuduğumda  bir kalabalığın içinde cüzdanını çaldırdığını fark eden kişinin çaresizce haykırışı gibi… Avazım çıktığı kadar bağırmak isedim.  Artık alışık olmalıydım aslında.  Yazar da olsa, bir erkeğin,  kadınlar hakkındaki bu tip ön yargılarına şaşırmamalıydım. Yok, beceremiyorum. Hep hayal kırıklığı yaşıyorum.   Her neyse... Uyumuşum. Bir rüya gördüm.


Rüyamda göğsümün üstünde Hakan Günday’ın AZ adlı kitabı yerde yatıyorum. Evin kapısı bir omuz darbesiyle açılıyor ve içeri, beyaz önlüklü üç adam giriyor. İçlerinden biri şah damarıma iki parmağını yaslıyor ve önce yaşadığımdan emin oluyor. Sonra uzanıp göğsümün üzerinde duran kitabı kaldırıyor. O an, gözlerimi açıyorum ve bağırmak istiyorum. Ama yapamıyorum. Kitabı titanyumdan yapılmış bir kutuya koyduklarını görüyorum.  Beni ise tek hamlede sedyeye yerleştiriyorlar. Sonra sedye, bir uçak ambulansın içine konuyor. Kendime yaklaşan bir oksijen maskesi görüyorum. Göz kapaklarım ağırlaşıyor. Ve bu ağırlığa dayanamayarak kapanıyor. Rüya bu ya… Ambulans uçak önce Bangkok’a sonra Manila’ya varıyor. Bu arada benim bilincim bir açılıp bir kapanıyor. Bir hastanedeyim şimdi. Bir ameliyat masasında. Başımda biri Jivağo kızılderilisi, diğeri Filipinli iki yaşlı adam var. Kızılderili, titanyum kutunun içinden çıkarılan kitabı görünce “cep boyu yok muydu?” diye soruyor. Kutuyu taşıyan adam “hayır” demek için başını sallıyor. Kızılderili yoğun bir nefes verip sağ elini kutuya uzatıyor ve sayfaları çevirmeye başlıyor.  Kitabın üzerinde tuttuğu sol elinin parmak uçlarını birbirine sürttükçe kutuya yaldızlı bir toz yağıyor.  Toz yağmurunun altında kalan kitap  yaldıza boyandıkça küçülüp daralıyor. Ve sonunda “AZ”  bir yumruk kadar kalıyor. Filipinli yaşlı adam ise kitabın küçüldüğünü gördüğü anda gözlerini kapıyor  ve bir küreğe benzeyen sağ elinin neşter gibi tırnaklarını, sol göğüs kafesimin altına saplıyor. Ben bağırmıyorum. Acı hissetmiyorum. Sadece dehşet içinde Filipinlinin kırışık yüzüne bakıyorum. Diğerleriyse yaşlı adamın sağ eliyle açtığı ve genişlettiği yarığa sol elini sokuşunu seyrediyorlar. Ne bir damla kan akıyor ne de nefesim kesiliyor.  Oysa ölmem gerekiyor. Ölmüyorum. Sadece burnumun ucundaki yaşlı adamın elinde, kalbimi görüyorum. 


Kızılderili, Filipinlinin elindeki kalbi alıp, boşalan avucuna kitabı bırakıyor. Filipinli gözlerini kapayıp başını kaldırıyor. Sadece parmak uçlarıyla hissederek derimdeki yarığı tek eliyle bir perde gibi aralayıp, diğer eliyle kitabı etime gömüyor. Kalpten gelen ve kalpten giden ne varsa, bütün damarları sayfaların arasına sıkıştırıp kitabı kapıyor.  Ellerini, yarıktan çektiği anda, AZ’ın pompaladığı kanla hayat buluyorum. Rüyamın sonunda, ilk aldığım nefesi gören Kızılderili, ameliyat masasının altındaki çöp kutusunun pedalına basıp kapağını açıyor… Ve elindeki kalbimi içine atıyor. 


Usulca gözlerimi açtım. Koltukta uyuyup kalmışım. Hemen kafamı eğip baktım. Hakan Günday'ın   "AZ" adlı romanı, son okuduğum sayfası açık halde, göğsümün üzerinde duruyordu. Doğruldum. En saf yanımla kendimi teselli etmeye giriştim. "Bu röportaj 2003 yılında yapılmış. Aradan yedi yıl geçmiş. Hakan Günday’ın kadın okurlar konusundaki fikirleri değişmiştir" diye hayal ettim. Rüyamda gördüğüm bu durumlar bana hiç yabancı gelmedi. Hakan Günday'ın "AZ" adlı romanında son okuduğum  bölümlerdi.  Ne yalan söyleyeyim, etkilenmiştim.  Bugün eve erken döndüm. Az önce AZ'ı bitirdim. Bir kadın okuru olarak bu romanını ne yazık ki AZ sevdiğimi söyleyemeyeceğim. Çok sevdim. Şahane bir roman bu. Ve kitabının en büyük bölümü neyi anlatıyor biliyor musun? Memleketimin büyük kadınlık dramlarını... Kurgu, anlatım, hislere dokunma, sarsma, silkeleme tek kelimeyle müthiş!  Hakan Günday ve AZ... "Az, dediğin, küçücük bir kelime. Sadece A ve Z. Sadece iki harf. Ama aralarında koca bir alfabe var. O alfabeyle yazılmış onbinlerce kelime ve yüzbinlerce cümle var. Biri başlangıç diğeri son. Ama sanki birbirleri için yaratılmışlar. Yan yana gelip de birlikte okunmak için."  Düşünüyorum da erkekler kadınları  ne kadar AZ tanıyorlar.  Aslında birbirleri için yaratılmışlar. Ne yazık ki aralarında, erkeklerin kadınlara dair  önyargılarını kışkırtacak koskocaman  bir erkekegemen  düşünce geçmişi var. 



13 yorum:

  1. Merhaba Sevgili Hayal Kahvem,

    Tatil öncesi uzun bir kitap listesi hazırlıyorum kendime. AZ evde rafta bir süredir bekleyen kitaplardan biri. Okuyanların çok beğendiklerini duyuyordum. Senin yazınla birlikte mutlaka bavuluma girmesi gereken bir kitap olduğunu anladım. Öte yandan kadının dramını yazan bir yazarın kadınlara uzak romanlar yazdığını sanmasına da epey bozuldum. Bakalım kitabı bitirince ne hissedeceğim.

    YanıtlaSil
  2. Çok güzel bir kitap incelemesi. Bence yazarı da bu eleştiriyi mutlaka okumalı.

    YanıtlaSil
  3. Selam Epicurious, AZ hakkında fazla bir yorum okumadan satın almıştım. Çünkü Hakan Günday'ın kitaplarının acı lezzetini tadan biriydim. Yeni
    çıkan kitaplara fazlaca itibar etmesem bile, onun bu kitabını da seveceğimden emindim. Çok sevdim gerçekten. Beni fazlasıyla etkilediğini, sarstığını, silkelediğini açıkça ifade etmeliyim. Benim okuduğum röportajı yedi yıl önce yapılmış. Yazarın okurunun insani hislerini kışkırtan bir anlatımı var. Ben Hakan Günday'ın bu yanını önemsiyorum. Ve çok okunmasını temenni ediyorum. Memleket için mühim biri. Önemsenmeli.

    Kitabı okuduktan sonra sizin yorumunuzu AZ değil, çok merak ediyorum:)

    YanıtlaSil
  4. Selam Vladimir, yazıyı beğenmenize sevindim. Teşekkür ederim. Siz okudunuz mu acaba AZ'ı?

    YanıtlaSil
  5. merhaba Hayal Kahvem,
    Günday'ın kadınları az tanıdığını yazmışın ama öte taraftan da kitabın kadınların dramını etkileyici olarak anlattığını söylüyorsun.bana çelişki gibi geldi, ben mi yanlış anladım acaba?
    Aslında 7 yıl önce söyledikleri, yazarda olsa kadınlar hakkındaki önyargıları deyip benim de çok sinirleneceğim bir konu. diğer taraftan gerçekten şöyle bir etrafımıza bakınca dedikleri gerçekçi. Kitap okuyan kadınların ne okuduklarına bakarsak çoğunluk bu tarz. ya da hep bana böyleleri denk geldi ..bu yüzden dediği doğru.ama kadın diye sınırlandırmasaydı..

    YanıtlaSil
  6. Eleştiri ile başlayayım bu sefer.:)) Hakan Günday DK Yayıncılığın yazarları arasında. DK'nın yayın politikası gereği az satan yazarları genellikle vururlar(!) Şaka tabii DK'yı hazzetmediğimden çamur atıyorum. Hakan Günday çok satanlar arasında. O yüzden, bu düşüncen doğru sayılmaz. AZ üzerine de ( benim tam da DK'nın sinir olduğum yanıdır) epey yazı çıktı, Hakan Günday röportajı yayınlandı gerek gazete eklerinde gerekse kitap eklerinde. Eğer röportajda bir kesinti olmadı ise ki olduğunu tahmin ediyorum Hakan Günday, okuyucu profillerinin karşılaştırmasını tahmini olarak yapıp yazmıştır ama Onun da atladığı bir nokta var ki, Türkiye'de kadınlar erkeklerden daha fazla okuyor. Yani istese de istemese de, Hakan Günday'ın kadın okuru, erkek okurundan daha fazladır.:) Belki yazım tarzının kadınlara itici geldiğini düşünmüş olabilir ama sen de söylemişsin, 7 yıl önceki bir yazı olduğunu.
    Hakan Günday'ın kalemini ben dağınık buluyorum. Tamam anlatılacak müthiş hikayeleri var ve anlatmayı da biliyor. Ama, olgunlaşmamış. Kaptırıyor bazen. Sonra da ortalığı toplamaya çalışıyor. Buluşlar iyidir, buluşlar güzeldir ama yerli yerinde kullanıldığında. Aşırıya kaçtığında, metinde düşmelere sebep olabilir. Olgunluktan kastım bunlar.

    YanıtlaSil
  7. Merhaba Buket,
    Yazarın kadın okurlar için söylediklerini okuyunca, yalan değil.. Sahiden üzüldüm. Ama yedi yıl önce yapılan bir röportaj tabii. Son zamanlarda kadın konularına çok daha duyarlı oldum. Ve hemen dikenlerimi çıkarıyorum.
    AZ'ı sevdim. Okunmanı isterim.

    YanıtlaSil
  8. Selam Avram,
    Bence AZ artık Hakan Günday'ın ilk olgunluk meyvesi. Ben her yeni kitabında çıtasını yükselttiğini düşünüyorum. Zaten çok genç bir yazar. İlk kitabı Zargana'yı 26 yaşında mı ne yazmış. Memlekette Hakan Günday türü romanlara az raslıyoruz. O sebeple mühim benim için. Hiç bilmediğim hiç tanımadığım dünyaları anlatıyor. Unuttuğum, belki de bilmek hatırlamak istemedim dünyalar bunlar... Çünkü anlattığı durumları okumak vicdanımı kışkırtıyor, rahatsız ediyor, silkeliyor... Böylelikle içindeki merhamet hislerinin kabardığını hissediyor insan. Ki... Sırf bu sebeple okumalıyım diye düşünüyorum. Ayrıca AZ'ın kurgusu da harika olmuş. Kelebek Etkisi diye bir durumun varlığını hatırlatıyor. Tabiyatıyla dilinde küfür epeyce var. Satışlar konusunda ise bir şey söyleyemeyeceğim. Şunu biliyorum ki benim çevremde benden başka kimse Hakan Günday'ı bilmiyor:)

    YanıtlaSil
  9. İlginçtir benim çevremde de çok gördüm.Arkadaşlar çok beğendiğini, mutlaka okumamı söylüyor.şimdi ben de balkondayım, hatta mahallede onu okuyan arkadaşım var, onu bekliyorum isteyip okumak için :)

    YanıtlaSil
  10. Hey, ne güzel haber Buket. Eğer gelen arkadaşın kadınsa daha çok sevineceğim. Gördünüz mü Hakan Günday'ı kadınlar okuyorlar diyeceğim:)
    Oku bakalım... Sonra yorumlarını alalım:))

    YanıtlaSil
  11. kabus gibi rüya
    şimdi uyumaya korkabilirdim
    eğer uyku ağır basmasa...

    ön yargı
    ilk yanılgıdır
    çok kez
    ön araç muayenesi gibi
    ve
    değişmek için vardır

    Ziyan 3-4 aydır orta yerinde kaldı
    bitmemesi bitmesinden daha iyi

    YanıtlaSil
  12. ilk kitabından beri hakan günday'ı takip ediyorum, sevdiğim yazarların arasında bulunuyor. ama ben az'ı pek beğenmedim açıkcası. kitapta bir sürü tesadüfe yer veriliyor, kahramanlar birbirleriyle karşılaşıyor bir şekilde. okuyucunun ilgisini çekmek için biraz zorlanarak böyle bir kurgu yapılmış hissi verdi bana. ziyan'ı daha çok sevdim. elbette ki bunlar tamamen benim kişisel fikrim. sevgiler :)

    YanıtlaSil
  13. bir kelimenin anlattığı binlerce anlam gibi geldi katap okumalıyım bende :)

    YanıtlaSil