6 Kasım 2011 Pazar

Mutluluk Neydi?



Bugün yolum düşünce çok küçükken yaşadığım mahalleye, bir zamanlar oturduğumuz eve doğru yürüdüm. Apartman aynen duruyordu. Yerinde olmayan sinema… Oğuz Bahçe Sineması. Sinema yıllardır yoktu yerinde. Her güzel şeyin sonu vardır diye, yıkmışlardı geçmiş zaman günlerinden birinde… Radyonun gözde olduğu bir dönemdi benim çocukluğum. Kulak kesiyorduk her sese, radyoya, teybe… Düşünebiliyor musun? Çocukluğumda, taşınmak ne büyük bir kıyaktı bana, sinema bahçesine çıkıntısı olan bir eve! Çünkü balkon adeta bir locaydı. Her gece film seyrederdim. Ah bir bilsen, nasıl sabırsızlanır, yaz mevsiminin gelmesini beklerdim! Demek ki o zamanlar, yaz günlerinin kıymetini bildiğim dönemdeydim. Sanıyorum güneşi gene pek sevmezdim. Çünkü güneşin dağların arkasına gitmesini, havanın kararmasını dört gözle beklerdim. Of! Günler ne uzun olurdu! Güneş bir türlü uyumaya gitmezdi. Vakit geçmek bilmezdi. Ne zaman ki gün döner akşam olurdu, heyecandan adeta kalbim dururdu. Hep gece olsun, zaman dursun isterdim. Sonra da sandalyeler boş kalmasın, sinemanın tüm biletleri satılsın diye dua ederdim. Eğer bilet satılmazsa, film oynatılmazdı. Of! Ne fenaydı!... Bazen yağmur yağdığı akşamlar sinema hiç açılmazdı. İçimi çeke çeke ah ne ağlardım!.. Çocuktum… Her şey istediğim gibi olsun isterdim. Olmazdı. Ben de ağlardım… Bazen filmin ortasında bir yerde yağmur yağmaya başlardı birden… Hani ahmak ıslatan cinsten…Kaçışırdı insanlar… Şaşardım. Yağmurda ıslanmayı çocukluktan beri sevdim. Neden kaçıyorlar, yağmur altında seyretmiyorlardı ki film? Hava zaten sıcaktı. Yağmur altında film seyretmek, şahane olmaz mıydı? Olurdu elbette! Küçüktüm... Bu duruma anlam veremezdim… Onlar koşuştururken, ben olduğum yerde bir film sahnesi gibi donar kalırdım öyle... Annem beni fark eder “haydi yatağa!” derdi. Derinden bakınca gözlerime… Dökülen yaşları görmesin diye, başımı yere eğerdim… İçimi çeke çeke yatmaya giderdim.

Ama eğer o gece sinemada... Eğer biletler satılmışsa … Eğer o gece gökyüzü yıldızlarla doluysa... Hele göyüzünde bembeyaz bir mehtap varsa... Ah! Eğer o gece yağmur yağmamışsa... Film oynarken yağmazsa ya da… Eğer film kesintisiz oynamışsa o gece… Hani bilirsin ya, tastamam... Bütünüyle... Ah! Şu dünyanın en güçlü, en zengin kişisi ben olurdum! Hayat bayram olurdu… Mutluluk buydu işte! Mutlu olurdum!


08.10.2010

9 yorum:

  1. Şimdi çok seyretmek istediğiniz DVD koyun ve işte size bir Bayram sevinci daha...

    İyi Bayramlar & Sevgiler

    YanıtlaSil
  2. Nostalji neden bu kadar keyif verici ki; belki de masumiyeti bütün iliklerimize kadar yaşıyor olmamız sayılabilir.

    YanıtlaSil
  3. O açık hava sinema günlerini ben de çok severdim taşra kentinde, ve bir kasabada. Çocukken en büyük hayalim sinema bahçesine bakan penceresi ya da balkonu olan bir evde yaşamaktı. Haftada bir kez sinemaya giderdik. Gitmediğimiz akşamlarda mahalledeki diğer çocuklar ile sinema duvarının etrafında oturur sesleri dinlerdik, bilmediğimi zfilmleri seslerinden hayal etmeye çalışırdık.

    :)

    YanıtlaSil
  4. aa ne tesadüf, benim de doğduğum evin balkonundan açık hava sinemasının filmleri izlenirdi.4 yaşına kadar bu evde oturmuşuz .seyrettiğim filmlerden bazılarını hatırlıyorum. iyi bayramlar dilerim..

    YanıtlaSil
  5. Merhaba Bengi, Az önce Bizim Büyük Çaresizliğimiz'i seyrettim mesela..
    Şahaneydi:)Sağolun.

    YanıtlaSil
  6. Selam Profösör, çocukluk anıları mutlu etmeye yetiyor sahiden. İyi bayramlar.

    YanıtlaSil
  7. Selam Vladimir, açık hava sinemasına bakan bir balkonlu evde oturmak, feleğin en büyük kıyaklarından biriymiş benim için:) Şimdi daha iyi anlıyorum. Aynı duyguları paylaştığınıza sevindim. Sağolun.

    YanıtlaSil
  8. Size de iyi bayramlar çeşnici Handan:)

    YanıtlaSil
  9. Ben daha ballıymışım Buket:) Orta birdeydim. Üç yıl o evde oturduk. O apartman halen var. Olmayan sinema ne yazık ki.. Yerinde koca bir alışveriş binası var şimdi... İyi bayramlar canım. Sağolasın.

    YanıtlaSil