28 Ocak 2015 Çarşamba

Kitapların İlk Paragrafları -1-


"Hep çocuk yüreklerinde saklıydı, geçmiş hayatlarında kalan ne varsa yaşadıkları. Oysaki bilirlerdi; yaşamın sihirli ve cevhere benzeyen sinesinde toprağın kokusu, karın uğultusu ve harmanın sarısı birikirdi. Ne zaman ki, gidip de bir daha geri dönmeyecek olanın ölümcül bir çığlığa dönüşürdü çaresizliği, içindeki çocuk yeniden can bulur, başka bir zamanda, başka bir mevsimde ve başka bir kentin kollarında umuda, aşka ve taptaze bir yaşama dair düşleri fısıldayan rengarenk bir gül mevsimine dönüşürdü hayat."
Yusuf Nazım / Kızak
 
 
 
"Stüdyo buram buram gül kokuyordu, bahçedeki ağaçların arasında hafif bir yaz esintisi çıktığı zaman, açık olan kapıdan içeriye ağır bir leylak kokusu ya da pembe pembe çiçek açmış dikenli bitkilerin uçucu kokusu geldi. "
 Oscar Wilde / Dorian Grey'in Portresi / Çeviri-Ülker İnce


 
"İçimde yıllar sonra memlekete dönmüş olmanın sevinci, ellerimde bavullar, havaalanının kalabalık telaşından kurtulup bir taksiye doğru yürürken azıcık terlemiş alnıma huzurun sessiz, sakin, ama garip bir şekilde ürpertici eli dokunuverdi..."
Mustafa Kutlu / Huzursuz Bacak

 

"Sarışın ve çilli bir karnıbahara benzerdi Serkan'ın kafası. Yuvarlacık ve pütür pütürdü. Saçlarının küçük kıvrımlarının araları, komşuannemin samanlığında saklambaç oynadığımız zamanlarda çerçöple dolardı. Samanlıktan çıkınca benim dümdüz-ipek gibi derdi annem- saçlarımı silkeleyerek kurtulduğum pisten pasaktan onu tek tek ayıklamak zorunda kalırdık. Komşuannem de severdi onu, "Allah da seviyormuş," dediler, ondan yanına almış. Koskoca Allah, tutmuş da benim arkadaşıma koymuş gözünü demiyorlar da!"
Mahir Ünsal Eriş / Bangır Bangır Ferdi Çalıyor Evde...
 
 
 
 
Gizli Not: Kitaplığımın önünde durdum. Gözlerimi kapadım. Rastgele dört kitabı çektim çıkardım. Gözlerimi açtım. İlk paragraflarını Hayal Kahvem'e yazdım:)
 

27 Ocak 2015 Salı

Şarkılar Ve Filmler


 

Görünce aşık oldum o güzel gözlerine
Başkasını istemem benim gözüm sende...


Yalvarırım ne olur başka birini sevme
Ben sensiz yaşayamam benim gözüm sende...





26 Ocak 2015 Pazartesi

Bu Hafta Seyrettiğim Filmler





Size bir şey söyleyeyim mi, lise öğretmenlerim şimdiki vaziyetimi görseler var ya, iki gözleri iki çeşme olur, şakır şakır yaş akıtırlardı vallahi...  Yooo… Hattızatında biliyorum kendimi. Basbayağı masumum. Sadece  benim dönemimin eğitim sisteminin kurbanıyım o kadar. Okul zamanı eksik kalan her ders, şimdilerde feci halde merakımı cezbediyor  ne yapayım yani? 

Misal, Felsefe derslerimiz  genelde boş geçerdi. Arada derse giren nöbetçi öğretmenler  Felsefe'nin f'sinden anlamadıkları gibi, zaten Felsefe dersini hiiiç mi hiç  ciddiye almaz, lalettayin konulardan muhabbetler ederlerdi. Veya işi iyice tembelliğe sürer "Açın kitaplarınızı, çıt çıkarmadan okuyun" derlerdi. Bu durum elbette hoşuma gitmezdi. Evde anlatmaya kalksam, "Ne işine yarayacak Felsefe? Otur zorlandığın dersleri çalış, daha iyi ya işte!" diye terslerlerdi. 

Zaten oldum bittim hayalcinin tekiydim. Felsefe derslerinde hemen pencereyi  hafifçe aralar, bedenim sınıfın cilası bozulmuş ahşap sırasında oturur görünürken,  ruhumu pııırrrr  diye hayal alemime  azad ederdim. Sonrasında bu halim alışkanlık oldu. Her derste ruhu firar  denemeleri yapmaya başlamıştım. Hocaların gözlerinden kaçmazdı tabii… “Nerelerde dolaşıyorsun gene, dön sınıfa!” diye sinirlenirlerdi. Öyle işte.

Neyse...  Son günlerde, kendi hür irademle Felsefe çalışmaya başladım. İlk dersim Ahlak Felsefesi. İyi/kötü, doğru/yanlış nedir? Bir eylemi doğru veya yanlış yapan nedir? Bir insanı iyi veya kötü yapan nedir? Ahlakın amacı  nedir? Mutluluk mudur? Haz mıdır? Fayda mıdır? Ödev midir? Vicdan nedir? Etik nedir?  Adalet nedir? Ahlak, insan ve toplum tarafından kabul görmüş, insan yaşamına yön veren kurallar ise, insan ahlaki davranışı sergilerken özgür müdür? Yoksa sosyal, psikolojik, hukuki, dini etkenler sebebiyle mi ahlak kurallarına uymaktadır? Ahlak kurallarını kim belirler? Bu kurallar toplumdan topluma değişir mi? 

Du bi… Sakın oturduğum yerden felsefe yaptığımı sanmayın olur mu? Esasında neden yazdım bütün bunları biliyor musunuz? Her hafta sonu, o hafta seyrettiğim filmlerin afişlerini Hayal Kahvem’e koymayı yeni huy edindim de, bu hafta felsefe içerikli filmler seyrettiğimi söylemek içindi aslında… Of!.. Yazıyı ne çok uzatmışım... Affola:)


23 Ocak 2015 Cuma

Türkülerim Ve Filmlerim - 2 -


 
Şu garip halimden bilen işveli nazlı
Gönlüm hep seni arıyor neredesin sen
Datlı dillim güler yüzlüm hey ceylan gözlüm
Gönlüm hep seni arıyor, neredesin sen, neredesin sen?





Ben ağlarsam ağlayıp, gülersem gülen
Bütün dertlerimi anlayıp, gönlümü bilen
Sanki kalbimi bilerek yüzüme gülen
Gönlüm hep seni arıyor neredesin sen, neredesin sen? 




 Sinemde gizli yaramı kimse bilmiyor
Hiçbir tabip bu yarama melhem olmuyor
Boynu bükük bir garibim yüzüm gülmüyor
Gönlüm hep seni arıyor neredesin sen?



18 Ocak 2015 Pazar

Bu Hafta Seyrettiğim Filmler



Ben Hâlâ Kuşlara Hayran...


Bilirsiniz illa ki... "Sanat uzun, hayat kısa" diye bir özdeyiş vardır ya hani...  

Hah işte... Ne vakit Cemal Süreya'nın yukarıdaki minik şiirine  denk gelsem, nedense bu özdeyiş aklıma gelir. 

Yeni öğrendim.  Bu özdeyişin devamı varmış.  "Sanat uzun, hayat kısa, fırsat seyrek."  Çok sevdim.

Ne kadar doğru bir söz, öyle değil mi? 





17 Ocak 2015 Cumartesi

Türkülerim Ve Filmlerim -1 -


"gökte uçan teyyare
selam söyle o yare
ben kendime yar buldum
baksın başına çare"




  
 "ben varmam çarıklıya
tarlası ayrıklıya
mevlam kısmet eylesin
boynu kravatlıya"


 

15 Ocak 2015 Perşembe

İnsan Yaşadığı Yere Mi Benzer?


Öğrencilik dönemimde, kitap okumayı, hikaye dinlemeyi seven  bencileyin biri için cezbedici olması gerekirken, en sevmediğim ders Tarih'ti.  Tarih dersinden ikmale bile kaldım yani öyle söyleyeyim. İttire kaktıra bitirdim.  Aradan yıllar geçti. Son zamanlarda, İnsanlık Tarihi, Uygarlık Tarihi, Dinler Tarihi'ni  tuhaf bir şekilde  merak eder oldum. İlk uygarlıklar hangileri? Bu uygarlıklar nerelerde kurulmuş? En baştan başladım okumaya... Anladığım kadarıyla ilk uygarlıkları  Çin, Hint, Mezopotamya Uygarlıkları diye tasnifleyebilirim.

Bu ilk uygarlıklar hakkında okumaya başladım. Binlerce kasırga aşkına!  Dünyanın bambaşka yerlerindeki bu uygarlıklarda, tarihin evrimsel süreci çok benzer gelişmiş. Misal,  bu üç bölgede  "yazı" eş zamanda ortaya ortaya çıkmış. Geometride, astrolojide, aritmetikte önemli çalışmalar gerçekleştirilmiş. İyi de, bu üç  bölgenin ne özelliği var?

Çin Uygarlığı, Sarı ve Gökırmak çevresinde, Hint Uygarlığı İndus Nehri dolaylarında, Mısır Uygarlığı Nil Nehri, Mezopotamya Uygarlıkları ise Dicle ile Fırat nehirlerinin arasında kurulmuş. Eş zamanlarda tarıma geçmişler, hayvanları evcilleştirmişler, kuyu kazmışlar, kanal sistemleri geliştirmişler, yamaçlara set çekmişler, örgütlenmeye, ticarete başlamışlar, ibadethaneler inşaa etmişler, ilkel sallarla nehir taşımacılığını öğrenmişler, daha neler neler...

Hey!.. Bunların hepiciği  nehir çevresinde yerleşen uygarlıklar vallahi... Sülalemin bütün bıyıklıları adına!  Yoksa... Topografik yapı insan zihnini geliştiren önemli bir etmen mi?

Hımm... Merakları muhtelif, ilgisi dağınık biriyim. Nehir deyince, Tarih dersini unuttum. Aklıma Zagor'u getirdim.  Acaba Zagor'un en yakın arkadaşı Doc'la oynadıkları "nehirde yüzen kütük üzerinde birbirini devirmece oyunu", nehir çevresinde gelişen bu ilk uygarlıklardan kalma bir oyun mu:)


12 Ocak 2015 Pazartesi

Okurun Biri İzafi Dergisini Aramaya Çıktı...





Bir kitabı veya dergiyi kabını görüp sevenlerden misiniz? 

Yalan söyleyecek değilim. Tıpkısının aynısı böyle biriyim. Kitap veya dergiyi kaplarını gördüğüm anda sevip sevmeyeceğimi sezebilirim.  Şimdiye kadar yanılmadım. Ve fakat, kimi zaman  beşer şaşar  elbette… Kendimi yine yeni yeniden denemeye karar verdim. 

İşte "İZAFİ" adlı dergi... 2 Aylık Edebiyat ve Kültür Dergisi'ymiş.  Hay canına sayın seyirciler!.. Şimdiye kadar 14 sayı yayımlanmış.  Ömrümde ismini işitmemiştim. Sanal alemde bir kaç kapak resmine denk geldim. Bayıldım yani öyle söyleyeyim. Dedim ki kendi kendime "Eğer ben bu dergiyi okursam, öyle hissediyorum ki çok seveceğim. "

İşte buyrunuz, üşenmedim tüm kapak görüntülerini toparladım. Peki... Derginin kendisine nasıl ulaşacağım? Her zaman olduğu gibi "Hayal et, olur elbet" diyeceğim... Du bakalım:)