tag:blogger.com,1999:blog-5627201698643848125.post4340607908556499675..comments2024-03-28T02:14:05.850+03:00Comments on Hayal Kahvem: Konar Göçer Bir Dünyadayız Demek Ki!Hayal Kahvemhttp://www.blogger.com/profile/02298871724082967673noreply@blogger.comBlogger4125tag:blogger.com,1999:blog-5627201698643848125.post-51844017110510720722010-05-10T22:03:49.240+03:002010-05-10T22:03:49.240+03:00@Deniz, gene son derece faydalı bir yorum yazmışsı...@Deniz, gene son derece faydalı bir yorum yazmışsınız. Teşekkür ederim.<br /><br />@Mit,hayal gücüm tamam, sözlü hafızam sıfır. Yazmaya başlayınca hatırlamaya başlıyorum iyi mi? Mesela otel- han falan mı düşündük. Bunu karşılıklı konuşsak ben sus pus dururum. yazmaya başlayınca açılıyorum. Ben de bu unutkan hafızamla nasıl bu kadar okulları bitirdim diye düşünüyordum. Demek ki yazılı sınavlarda işi bititriyordum. Yeni anladım:))<br /><br />@Kişisel Depresyon Anıları, uçaktan korkulur mu hiç? Keyfini çıkarın. Sorun bakalım sizi en yakın buluta çıkaracaklar mı:))Hayal Kahvemhttps://www.blogger.com/profile/02298871724082967673noreply@blogger.comtag:blogger.com,1999:blog-5627201698643848125.post-85405286911000246072010-05-10T10:59:57.659+03:002010-05-10T10:59:57.659+03:00korku filmlerinin yüzde sekseninde otel teması işl...korku filmlerinin yüzde sekseninde otel teması işlenmiş. otel odalarının herhangi birine ait olmama olgusu ister istemez insanın içine korku olarak düşüyor... aslında şimdi düşündüm de korkmaktan zevk aldığımız için korku olarak düşüyor. aslında fantezi olarakta düşebilir...<br />neyse asıl ben şu uçak kısmına takıldım. ben de bu hafta ilk kez bineceğim uçağa... genelde kara yolu kullanma taraftarıyım ama bakalım başa gelen çekilir...<br />Uçak deyince de alaca karanlık uşağından bir dölüm gelir aklıma hep, yeşil bir cin yağmurlu bir günde çağın etrafında gezinir. motorları bozar kanatları koparır... daha ne olsun?kişisel depresyon anlarıhttps://www.blogger.com/profile/07642568225506489799noreply@blogger.comtag:blogger.com,1999:blog-5627201698643848125.post-59145523480438535872010-05-10T09:55:27.233+03:002010-05-10T09:55:27.233+03:00Ne güzel bir hayal gücü ve ne güçlü bir hafızanız ...Ne güzel bir hayal gücü ve ne güçlü bir hafızanız var maşallah. İyi ki aklınıza Hostel ya da Sapık filmleri gelmemiş :) Anneler gününüz geç de olsa kutlu olsun.mithttps://www.blogger.com/profile/10077872333190075775noreply@blogger.comtag:blogger.com,1999:blog-5627201698643848125.post-68633241413499517002010-05-10T07:21:57.664+03:002010-05-10T07:21:57.664+03:00oteller bana yersiz yutsuzluğun mekanları gibi gel...oteller bana yersiz yutsuzluğun mekanları gibi gelir. bütün konforuna rağmen eğretilik hissinden kurtulamam. bu dünya gelip geçici, aslında bir otel odası ya, belki ebedi huzursuzluğumuzun nedeni de bu. <br /><br />tabii bu eğretilikle örtüşen insanlar da var. mesela jean genet. her ne kadar sartre onu bir aziz olarak tanımlasa da hırsız, hain, alçak, eşcinsel, fahişe olarak tanıttı kendini. dolayısıyla bu toplumda yeri yoktu. yazarların dilekçesiyle cumhurbaşkanı tarafından affedildikten sonra otellerde yaşadı hep, bir otel odasında öldü.<br /><br />bir de amerikan filmlerinde seyrederiz; yasak aşkların mabedidir oteller. ya da bitmiş aşkların hatıralarını taşırlar. <br /><br />bunun dışında otellerle ilgili neler geliyor aklıma:<br /><br />stephen king'in otelde geçen tek korku hikâyesi shining değil. 1408 isimli öyküsü (buradaki incelik rakamların toplamının 13 olması), ondskan isimli filmiyle beğeni toplayan mikael håfström tarafından sinemaya uyarlandı. sonuç pek iç açıcı değildi.<br /><br />lost room ise seyrettiğim en iyi fantastik mini dizilerden biridir. gizemli bir otel odası ve bu odadan dünyaya saçılan eşyaların olağanüstü güçleri hakkındadır. mesela bu odadan çıkmış bir saat yumurtayı anında haşlıyor, tarak zamanı donduruyor, bilet dokunan kişiyi belli bir yere ışınlıyor, kalem yıldırımlar püskürtüyor ve en önemlisi anahtar her kapıyı o gizemli otel odasına açıyor. bu tür hikayeleri seviyorsanız mutlaka seyredin derim.<br /><br />paul rusesabagina'nın gerçek hayat hikayesinden sinemaya aktarılan hotel rwanda da unutulmaz. 1994 yılında hutular korkunç bir histeriyle tutsilere soykırım uygulamıştı ruanda'da. coşkun aral'ın da acı ve çarpıcı fotoğraflar çektiği, dünyanın seyirci kaldığı bu dehşet sırasında otel müdürünün oteli bir sığınağa çevirmesini, ailesiyle birlikte kurtuluş çabalarını seyrettik filmde. susan sontag'ın "başkalarının acılarına bakmak" kitabını da akla getiren bir film.<br /><br />şimdilik bu kadar, aklıma geldikçe yazarım belki... :)Deniz Akhanhttps://www.blogger.com/profile/01703214362041391969noreply@blogger.com