
Bodrum'da pazar gecesi düğün vardı. Düğün sonrası otelde kalıp kalmama konusunda bir süre kararsız kaldım. Hem otel fiyatı çok yüksekti. Hem ertesi gün iş vardı. Düğün bitince ilk uçakla geri dönmeye karar verdim. Sonuçta, Pazar günü öğleden sonra Bodrum'a uçtum. Sabaha doğru 03.55 uçağı ile geri döndüm. On saat süren Bodrum serüvenim...
Bu kısacık gezinin ilk güzel sürprizi belki yirmi yıldır görmediğim çok eski arkadaşımın uçakta yanıma oturmasıydı. Fark ettiğimizde çığlık atarak birbirimize sarıldık. Uçak inene kadar o anlattı ben tüm merakımla dinledim. Neler yapmış, nerede yaşıyormuş, ortak tanıdıklardan bildikleri, eski günlerden acı tatlı anılarımız, neler neler... Dinlemeyi seviyorum. Telefon numaralarımızı paylaşıp, en kısa zamanda haberleşmek üzere ayrıldık.
Bodrum Havalimanı'nda Havaş otobüsüne bindim. Araç doluydu. Pencere kenarında tek başına oturduğunu gördüğüm kıza selam verdim. Koltuğun boş olup olmadığını sordum. O da Türkçe merhaba, dedi. Yan koltuktaki çantasını aldı kucağına koydu. Marhabası kırık ve sevimliydi. Oturdum.
Acıkmıştım. Sırt çantamdan çerez paketimi çıkardım. Sonra cebimdeki küçük defterden bir sayfa kopardım. Sayfayı yuvarlayarak minik bir küllah yaptım. İçine çerez koyup kıza uzattım. Şirin şivesiyle bu kez İngilizce teşekkür etti. Uzattığım küçük çerez küllahı alıp hem yemeye hem sohbete başladı.
Ukraynalı'ymış. Savaştan söz etti. Evleri savaş bölgesinin yakınındaymış.Çok şükür aileden kayıpları yokmuş. Türkiye'ye Dubai'den yeni gelmiş. Disk jokeymiş. Instagramı açtı. Gösterdi. Hem çıtır çıtır fındık- badem yiyor hem tatlı tatlı anlatıyordu.. Yolun nasıl bittiğini anlayamadım. Ben Torba Otogarı'nda indim. O devam etti. İnmeden önce hesabını takip edeceğimi söyledim, yanaklarından öptüm. O da beni öptü.
Gideceğim otel çok yakındı, bu kez taksiye bindim. Şöfor konuşkandı. Annesiyle babası çok eskiden ayrılmış. Annesiyle kalmış. Baba hovardanın biriymiş. Paraları yiyip bitirmiş.
Beş yıllık ilişkisi varmış ama askerden döndüğünde kızın en yakın arkadaşıyla kendisini altattığını öğrenmiş. İki taraflı ihanet psikolojisini çok bozmuş. Kimseye güveni kalmamış. O anlattı ben dinledim.
Yol bitti. Düğün yerine geldik. Arabayı durdurdu. Paramı ödedim. Baktım tek yanlış ilişkide morali çok bozuk, umutsuz... Aklıma ne geldi bilin bakalım?
Dedim ki, 1001 gece Masalları nasıl doğmuş biliyor musun? Yook, bilmiyorum, dedi. Ayrıca 1001 Gece Masalları nedir onu da bilmiyorum, diye devam etti.
Bak şimdi... Bir zamanlar uzak diyarlarda yaşayan bir sultanı ilk karısı aldatır. O kadar öfkelenir ki, hemen karısını öldürtür. Bu ihanetten sonra karısının işlediği
suçtan bütün kadınları sorumlu tutar. İntikamını bütün kadınlardan almaya karar verir. Her gün bir kızla evlenir. Ertesi gün öldürtür. Ülkedeki tüm kızlar sıra kendilerine gelecek diye korkarlar.
Vezirin kızı Şehrazat o gece sultanla kendisinin evleneceğini söyler. Babası çok kızar, üzülür. Yapma kızım seni de öldürtür, der. Şehrazat dinlemez. Sultan'la evlenir.
İlk geceden sonra sultan tam kızı öldürme emri verecekken Şehrazat der ki, sultanım önce bir masal anlatayım. Sultan, kızın son dileğini yerine getirmek niyetiyle kabul eder. Şehrazat o gece şahane bir masal anlatır. Sultanın çok hoşuna gider. Bir tane daha ister. Kız, şimdi olmaz, der. Ama ertesi gece devam edeceğine söz verir.
Şerazat her gece bir masal anlatmaya başlar. 1001 gece boyunca masallar devam eder. Her masal sultanın ruhunda değişiklikler yaratır, kalbini yumuşatır, öfkesini törpüler. Şifalandırp iyileştirir. Sultan, her insanın aynı olmayacağını, hayatta kötüler olduğu gibi iyilerin de olacağını hatırlar.
Gülümsedim sevgilisi ve en yakın arkadaşının ihanetine uğramış taksi şöforüne... Acaba 1001 gece Masalları'ndan bir kaç masal mı okusan ne dersin, belki sen de şifalanırsın, insanlara inancın artar, moralin düzelir, dedim.
Resmen gözleri ışıldadı. Telefon numaramı vereyim gönder ablacım bana, dedi. Tamam dedim. Numarasını telefonuma kaydettim. 1001 Gece Masalları'ndan bir kaç masal seçip göndereceğim.
Taksiden indim. Acaba düğünde kimlerle karşılaşacağım? Acaba ne hikayeler dinleyeceğim, diye aklımdan geçirerek otele doğru yürüdüm.
Düğünde bangır bangır müzik vardı. Konuşanlara dedim ki, hiç anlamıyoruuuum!! Gerçekten işitemiyordum. Hiç durmadım.... Hep oynadım. Hep oynadım.
Düğün sonrası.... İnanılır gibi değil. Gece yarısı 03.55 uçağında kime denk gelsem beğenirsiniz? Yok artık... Şakaa... Abim😅
Birbirimize, hayırdır bu saatte Bodrum uçağında işin ne, diye sorduk.
Sonra mı? Sonra ne olacak? İyilik güzellik.