21 Aralık 2009 Pazartesi

Annem ve Aşure

Bu akşam eve geldiğimde mutfakta, üzerinde diş diş narları, kuş üzümleri ve ceviz taneleriyle aşure kabını görünce, dizlerim titredi ve mutfaktaki sandalyeye çöktüm. Aşure demek annem demekti benim için… Hayatımda bir kere bile aşure ve reçel pişirmedim. Aşure ve reçel yapmak anneme ait hünerler ve ritüellerdi. Yapamaz mıydım? Annemin yaptığı kadar lezzetli pişirmem mümkün değildi ama, yapabilirdim tabi ki… Özellikle yapmazdım. Annem yapsın isterdim.

Annem aşure günün yaklaştığını bana önceden bildirirdi. Ben malzemeleri hazır ederdim. Nohutu, fasulyeyi, buğdayı bir gün önceden annemin talimatlarıyla suya koyardım.Ertesi sabah bize gelirdi. Önce kahvaltı yapardık sohbet ede ede… Sonra o abdestli elleri ile “Ya Bismillah” der ve başlardı aşureyi pişirmeye… Seyrederdim onu çoğu zaman karşıdan…O kadar nurlu ve güzel görünürdü ki gözüme, huri kızları böyle olmalı derdim. Söylerdim de kendine… “Anne, sen ne zaman yaşlanacaksın? Halen senin için kızlarından güzel diyorlar. Biz yaşlanıyoruz sen gençleşiyorsun güzelim… Biz kime çekmişiz?” derdim. Hoşuna giderdi sözlerim, fark ederdim. Belli etmezdi bana güya “Haydi ordan,şımarık kız!” derdi herzaman ki gibi…

Annem üç yıldır yok. Cennette. Biliyorum ki orada gene aşure yapacak bir mekan bulmuştur kendine... Ama ben aşure deyince annemle yapardım ya, artık bana hatırlatacak kimsem yok. Unutmuşum bu yıl da… Masada görünce aşureyi dayanamadım aklıma geldi o günler… İyi ki annemle yapmışım aşureyi, işte ne güzel hatıralarım var birlikte…Çocuklarla paylaşılacak küçük törenler, ritüeller olmalı… Çünkü yaş aldıkça anlıyor ki insan, hayata bağlanmayı sağlayan en önemli güç anılar oluyor çoğu zaman.

Hicri senenin ilk ayı olan Muharrem ayının onuncu günüdür Aşure günü ve tüm dinlerde bu günün değeri çok büyüktür. Misal, Adem Peygamber’in tevbesinin kabul edildiği gündür. Nuh Peygamber’in gemisinin o büyük tufandan kurtulması günüdür.Yunus Peygamber’in balığın karnından kurtulduğu gündür. İbrahim Peygamber’in Nemrut’un hazırlattığı ateşte yanmadığı gündür. İdris Peygamber’in diri olarak göğe çıkarıldığı gündür. Hz. Yusuf’un babasına kavuştuğu gündür.Eyyup Peygamber’in iyileştiği gündür.Musa Peygamber’in Kızıldeniz’i yarıp geçtiği gündür. İsa Peygamber’in doğum günü, aynı zamanda göğe çıkarıldığı gündür.

Bu kadar mucizenin aynı günde gerçekleşmiş olması bir tesadüf değildir. Bu nedenle bu gün yapılan ibadetlerin daha değerli olduğu ve duaların kabul edileceği daha fazla ümit edilir.Nuh Peygamber’in büyük tufandan sonra geminin ambarında kalan tüm erzağın karıştırılmasından bir çeşit yiyecek pişirdiği rivayet edilir. Bu yiyeceğe aşure denir. Aşure aşure ayı içinde pişirilir. Komşulara dağıtılır.Bu şahane bir gelenektir. ( Bu yıl aşure günü, 24 Aralık perşembeye denk geliyor)
NOT: Hayal Kahvem'e geçen sene yazdığım yazım. Gene aşure ayına girdik. Tekrar yazmak istedim.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder