31 Ekim 2022 Pazartesi

Her Profil Resmi Bir Hikaye Anlatır Mı?

 


Yeğenimle karşılıklı oturuyoruz. Hem kahvelerimizi hüpletip hem laflıyoruz.

"Instagramdan profil fotoğrafını kaldırmışsın, hayırdır? diye sordum.  "Sorma teyze" diye sözüne girizgah yaptı. Çıtır çıtır anlatmaya başladı. 

İki aydır İngilizce kursuna gidiyor. Yeni işledikleri bölümün konusu "Her resim bir hikaye anlatır" başlıklıymış. Ingilizce metinde facebook veya instagrama profil fotoğrafı seçmenin ne kadar ciddi bir iş olduğu anlatılıyormuş.

Mesela; eğer profiline kendi fotoğrafını koymuşsan, sen sıkıcı biriymişsin.  Eğer selfi çektiğin fotoğrafını  koymuşsan iyice sinir bozucu biriymişsin.

Çocukluk  fotoğrafını koymuşsan, şunu anlıyormuşuz. Sen geçmişinden kopamıyor, eskinin her şeyinin şimdikinden iyi olduğunu düşünüyormuşsun. Muhtemelen halen eskinin aynı müziklerini dinliyor, aynı kıyafetleri  giyiyor, hep aynı şeyleri seviyormuşsun. Anlaşılan hayatında değişiklik istemiyor, geçmişte yaşıyorsun, demekmiş.

Peki besledği hayvanın fotoğrafını profiline koyanları görünce ne anlıyoruz? Çok güldüm.  Hayvanın cinsine göre değişiyormuş. Eğer kedi resmi varsa, erkek arkadaş arayan bir kadın, köpek resmi varsa, kız arkadaş arayan bir erkeksin, demekmiş.

Hele evlilik fotoğrafın varsa yandın.... Herkesin senin  yetişkin olduğunu düşünmesini istiyormuşsun. Fakat besbelli ki dışarı çıkamıyorsun. İyi vakit geçiremiyorsun. Kendi arkadaşların yok. Her şey müşterek. Aslında artık  kendi kendine yaşayamıyorsun, diye anlıyormuşuz.

Eğer eğlendiğin yerde çekilen fotoğrafını koyduysan, sen genç ve aptal olmalıymışsın. Gelecekte mutlaka bir işten basit bir sebep yüzünden kovulacağın anlamını çıkarabilirmişiz. Bir gün bu fotoğraftan nefret edip değiştireceğine, yerine evlilik fotoğrafını koyacağına adımız gibi eminmişiz.

Bu konuşma böyle sürüp gitti.  Şaşkın çocuk! Yeğenim, okuduğu bu  yazı üzerine hemen profilinde duran  köpeğinin resmini kaldırmış. 

O anlattı ben çok güldüm. Belki okuyup benim gibi eğlenecek birileri olur diye Hayal Kahvem'e aklımda kalanları yazıverdim:)


27 Ekim 2022 Perşembe

"Koruyun Beni Hayallerimin, Düşlerimin Yettiği Yerden"


 "Koruyun beni benden başkalarının gözleri
Koruyun beni aklımın derinliklerinden
Koruyun beni hayallerimin, düşlerimin yettiği yerden
Geri çağırın beni başkalarının arasına. Kalabalıkta kaynayıp gideyim,
korunup saklanayım kendi kalabalıklığımın cehenneminden.
Sonsuza kadar yum gözlerini alnımın ortasındaki nazar
Yüreğim dile getirmesin senin gördüklerini!
Başkalarının gözleriyle yetineyim.
Ben dahi kendime yabancı gibi yaşayıp öleyim."

Murathan Mungan / Geyikler Lanetler oyunundan 


"Şimdi biz buradayız ya, karşılıklı oturuyoruz. Kahvelerimizi hüpletiyoruz. Biliyor musun, biz buradan gidince burası... nasıl söylesem...  hooop...  yok oluyormuş gibi geliyor." dedim arkadaşıma. 

Gözlerini tepsi kadar açtı.  Hayret ederek gözlerimin ta derinine baktı.

Gülümsedim. Konuşmama duraksamadan devam ettim.  

"Örnekse, diyelim ki arabamla yola çıktım. Dikiz aynasından arkaya bakıyorum,tamam mı? Aynada kaybolan görüntülerin   artık var olmadığını hayal ediyorum.  Evler, yollar, ağaçlar, dağlar falan... her şey... her yer...  yok oluyor." dedim.

"Peki insanlar?" dedi. 

"İnsanlar da yok oluyor. Ben görüyorsam varlar. Ben görmüyorsam yoklar. Sana da öyle gelmiyor mu?" diye sordum. 

Tereddüt etmeden cevap verdi. "Hayır. Hiç düşünmedim ama ben görmesem bile her şey yerli yerinde duruyor diye düşünürüm. Nitekim duruyor zaten." dedi. 

Huzursuzca yerinde kıpırdadı. "Şimdi benimle birliktesin. Biraz sonra beni eve bırakacaksın. Yoluna devam edeceksin. Görüntü alanından çıkacağım. Eee! Zihninden  silinecek miyim yani?" dedi. 

Sessiz kaldım.  

Endişeli  arkadaş sesiyle; "Tuhafsın!" diye ekledi.  

Silkelendim...  "Yooo... Yok canım. Elbette şaka yaptım." dedim. 

Gerçek hislerimi  söylemedim. 


22 Ekim 2022 Cumartesi

Ama Hak'katen Öyle Değil Mi?

 


Son Adım'ı iki gün önce okumaya başladım. Yazarını tanımıyorum. Ne zaman satın almışım hatırlamıyorum. Niye şimdi elime geldi? Bilmiyorum. İyi ki okumaya başlamışım. Yazarın alışkın olmadığım bir anlatımı var. Bırakamıyorum.  Yazarı kimdir diye gugıllladım. Ayhan Geçgin'in  ODTÜ Felsefe mezunu, ödüllü, beş romanı olan memleketimin yazarı olduğunu öğrendim.  Böyle nadide bir romanın yazarını niye bilmiyorum diye söylendim.

Kitaplarının isimlerine baktığımda biri ilgimi çekti. Barış Bıçakçı'nın iki arkadaşıyla yazışmalarını içeren kitabı. Kurbağalara İnanıyorum. Var bende. Bilenler bilir. Barış Bıçakçı'nın külliyatına sahibim:D

Barış Bıçakçı, Behçet Çelik ve Ayhan Geçkin'le edebiyat üzerine yazışmış diye almıştım. O kadar tatlı muhabbet ediyorlardı ki, Ayhan Geçkin'in söylediklerini okudukça meraklanmıştım. İşte  o zaman bir kitabını okusam diye düşünmüş olmalıyım. Demek ki  Son Adım'a karar kılmıştım. 

Kitap uzun zamandır beklemede kalmış olmalı...  Okunma vakti geldi demek ki... Ayhan Geçkin'in Son Adım'ı benimle yarenlik ediyor. İlginç sakin akan bir anlatımı var.   Şaşırtıyor. 

Kitabı yarıladım.  Bu bölümde kahramanın yolculuğu başlıyor. Takılacağım peşine... Kimsenin ruhu duymadan birlikte gideceğim. Kararlıyım.  İşte... Şimdi.

Romanlar oturduğumuz yerde hiç tanımadığınız insanlarla  hiç bilmediğiniz diyarlara götürürler.  

Hey! Ama hak'katen öyle değil mi?

16 Ekim 2022 Pazar

Birhan Keskin'in Bu Şiirini Çok Severim - Penguen, Kim Bağışlayacak Beni?

 

Penguen
bana sırtını dönme
biliyorum, sana benziyorum
ve içinde saklı tuttuğun yele.

Penguen
benim de içimde saklı tuttuğum
buzlu kıyılar, çığlık hatıraları
ben de senin kadar kaçkınım ve yaralı.

Kim bağışlayacak beni, penguen
çizdim senin beyaz ve narin yerini.

Bir yanım bembeyaz ışık
kör ediyor, bir yanım zehir gece,
parktaki salıncağa binmeyi 
beceremedim bugün ben de.
Penguen bana sırtını dönme.

Unutmadım aramızdaki beceriksiz dili.
Dünya yordu bizi. Benim de söyleyemediklerim
var. Hiç söyleyemeyeceğim onları belki de.
Uzun bir yolu geliyoruz seninle, yolu,
geldikçe anlıyorum ki, biz, 
bu dünya üzerinde yürüyemiyoruz bile.

Penguen,
kim bağışlayacak beni?
çizdim senin beyaz ve  narin yerini
elimde unuttuğum ince metalle.

BİRHAN KESKİN/Kim Bağışlayacak Beni/ s.48-49