28 Mayıs 2017 Pazar

Bu Hafta Neler Yaptım?

Biri evde diğeri sinemada iki güzel film seyrettim.




Hiç görmediğim coğrafyalara gittim.



Gitarımı  çıkardım, yine yeni yeniden öğrenmeye başladım.




Bu hafta sayfalarında dolandığım kitaplar....


25 Mayıs 2017 Perşembe

Vakit Çok Geç Olunca...

“Bana bu gece bir hikaye anlatır mısın? Eskiden olduğu gibi.”
“Elbette.” Ceketini çıkartıp yanıma kıvrıldı babam.  “Sana eğlenceli bir masal anlatayım öyleyse.”
“Hayır. Hüzünlü bir hikaye anlat bana.”
“Hüzünlü mü? Niye ki?”
“Babacığım,” dedim. “Sen de biliyorsun, vakit mutlu hikayeler için çok geç.”
Alper Canıgüz /Cehennem Çiçeği /Sayfa 174

20 Mayıs 2017 Cumartesi

Bu Hafta Neler Yaptım?

                               Sevdiğim çizgi romanlardan  satın aldım.
Hece'nin Ahmet Hamdi Tanpınar özel sayısını görünce havada kaptım. (Ocak 2002)


Yeğenim  Emir,  "Teyze, Kral Arthur gelmiş. Sinemaya gidelim mi?" deyince,  "Bu kaçıncı Kral Arthur filmi abicim? Gene mi Kral Arthur filmi?" diyecektim ki, "Guy Ritchie filmi teyzeee!" dedi.  "Fırla!" dedim. Guy Ritchie filmlerini öyle severim. (Madonna'yla evliyken çektikleri hariç:) 

Peki nasıldı? Film iki saatti bi kere... Gereksiz uzatmışlar. Sonra... Kral Arthur'un karizmasından hiç etkilenmedim, bazı muhabbetlere resmen kahkahayla güldüm, Judie Law'un  baby face yüzüyle kötü rolde olmasını kabullenemedim, kimi müziklerde ve sahnelerde modern zaman filmi seyrediyormuşum tadı verdi felan filan... 

Filmi seyrettim diye vahvahlandım mı? Yoo... Lakin filmin bitiminde "Hay canına sayın seyirciler!" de diyemedim. 

devam edecek:)

Hey Ahbap!..

Bana  bazı şarkılar lazım ahbap
hafif şarkılar, acı olmayan şarkılar
çok şarkıya ihtiyacım var
Tutam tutam saçlarımı savuracak şarkılar
didem madak/128 dikişli şiir


Rüyamda... Hayırdır inşallah...  Durup dinlenmeden yürüyordum. Nereye gidiyordum? Niye telaş ediyordum? Ne zamandır yürüyordum? Bilmiyorum. 

Dehşetli yorulmuştum.  Göğsüm hızlı hızlı kalkıp iniyor, dudaklarımın arasından süzülen nefesim hayatın nefesine karışıyor, ılık  bahar rüzgarı omuzlarıma aldığım gül rengi şalımı usulca havalandırıyordu.  

Üzerinde yürüdüğüm taşlı yolun kıyısına gelince durdum. Ayaklarımın ucundan başlayan yeşillik, katman katman dağlar üzerinden ilerliyordu. Ortalıkta kimsecikler görünmüyordu. Yüreğimi hüzün dalgası kaplamıştı. Çıt çıkmıyordu. Yapayalnızdım. Şarkı söylemeye başladım. İşte o sırada onu işittim. Efsunlu ıslık sesi. 

Ne vakit yanı başımda duran yanlızlığımı  görmek istemesem, hep kendi kendime şarkı mırıldanırdım. Ardından bana eşlik eden o ıslığı işitirdim. Durduğum yerde hayatımın o anlarını düşündüm. Bu gizemli ıslık, hayatımın en mühim zamanlarında hep yanımdaydı. Böyle düşününce yüreğim sevgiyle doldu. 

Saçlarımı tutam tutam savurarak başımı ıslık sesinin geldiği yöne çevirdim:
-Hey ahbap! diye seslendim. İyi ki varsın... Teşekkür ederim.

Rüyalar ne acayip oluyorlar  di mi?

3 Mayıs 2017 Çarşamba

Şşşth! Kimse Duymasın!.. - 30 -


Dağın tepesinde kocaman bir kale vardı.
Bu şehrin halkı, çok eskiden bu kalenin içinde yaşardı.
O zamanlar savaşlar çok olurdu.
Kale, insanları düşman saldırılarından korurdu.

Artık kalenin içinde kimse yaşamıyordu.
Kale, yalnız kalmasının nedenini düşünüyordu.
Evet, eskisi gibi savaşlar yapılmıyordu.
Demek ki,  kalenin korumasına ihtiyaç duyulmuyordu.

"İyi ama, şimdi çok korkunç," dedi kendi kendine...
"İnsanlar,  jiletli tellerle çevrili yerlerde yaşıyorlar."

Kale, insanların neden böyle yaşadıklarını gerçekten hiç anlamıyordu.