8 Şubat 2013 Cuma

Kahve Molası - Zagor Tişörtümle Dışarıda İlk Günüm.


Uzun zamandır aklımdaydı. Bir türlü cesaret edip bu hayalimi gerçekleştirememiştim. Dün ilk kez becerdim. Zagor gömleğimi giyerek işe gittim. İçeri girip ceketimi çıkarınca, ofistekilerin arkamdan işaretleşerek gülüştüklerini işittim. Evden çıkarken hazırlıklıydım esasında... Elbette irili ufaklı tepkiler alacaktım. Hiiç dert etmedim. Hiiç... Kendimi onların yerine koysam, harbiden haklı çıkabilirlerdi çünkü.  Düşünsene... Bir sigortacının  Zagor tişörtüyle  işe gittiği nerede görülmüş? Hele bu yaşta... Bari erkek olsam... Pes yani değil mi? Hem kadın halimle Zagor tişörtü giyiyordum... Hem de Zagor tişörtüyle işe gidiyordum öyle mi?  Vaziyetim hem karamba, hem karambitaydı  yani... Sülalemin bütün bıyıklıları adına değil de... Sülalemin bütün eli hamurluları adınaydı yaptığım...  Şaşırmışlardı tabii. Olacaktı o kadar... Hiiç aldırmadım. Bilakis Darkwood Ormanı'nda, ezeli düşmanı Profesör Hellingen karşısında zafer kazanmış Zagor edasıyla gerim gerim gerilerek odama yürüdüm. Koltuğuma kuruldum. Sana bir şey söyleyeyim mi,  ofiste kendimi nasıl güçlü hissettim anlatamam... Bundan böyle haftada bir gün Zagor tişörtümle işe gelmeye karar verdim. Neyse... Diyeceksin ki, "Haydi anladık, hava atmak için  yukarıya Zagor tişörtlü fotoğrafını koymuşsun... Peki yanındaki o elmanın bu yazıda işi ne?" Du bi... Anlatacağım işte. Gün boyu çok çalışmıştım ya...  Üstelik sırtımda  Zagor gömleğim vardı. Ah!.. Dışarıda hava nasıl güzeldi anlatamam... Şerbetti... Şerbet... Harikuladeydi inan... Bir ara  dayanamadım. Elimi çeneme dayayıp gene hayal alemime daldım. Ah! O anda Darkwood Ormanı'nda, sarmaşıklarla ağaçtan ağaca  uçmak vardı ama... Bizim köy nere... Darkwood neree... Elbette yapamazdım. Neyse...  İşten erken kaçtım. Benim kardeşi üç gündür görmemiştim. Özlemiştim. Arabama biner binmez kardeşe telefon ettim. "Evdeyim ablam gelsene. Misafirlerim var." dedi. Of... Bunu duydum ya... Kadın kadına toplaşma ha... Binlerce kasırga aşkına! Ne güzel!... Kardeşin evine gidene kadar, çay yanına hazırlanmış güzelim yiyecekleri gözlerimin önünden bir film şeridi gibi geçirdim.  Güle oynaya arabamı park ettim. Hava mevsim normallerinin çok üstündeydi. Kış güneşi bembeyaz bulutların arasından çapkın çapkın gülümsemekteydi. Baktım hava sıcak, ceketimi giymedim. Yoldan geçenlerin Zagor tişörtlü vaziyetime kimi şaşkın kimi alaylı bakmalarına aldırmadan apartmanın kapısına kadar gittim. Becermiştim. Zagor gömleğimle dışarıya ilk kez çıkmıştım. Kimseye aldırmadan dolaşabiliyordum işte... Niye böyle söylüyorum biliyor musun? Bakma böyle rahatmış gibi olduğuma, tepeden tırnağa kompleksliyimdir aslında. Biri bana eskaza alaycı tavırla  baksa var ya... Kızarırım, yerin dibine girerim valla.... Neyse... İşte apatman kapısına kadar sağ sağlim ulaşmıştım çok şükür... Zili çaldım. Açtı. Asansöre bindim. Beşinci katta indim. Hani bu elma neyin nesi diye soruyorsun ya... Hah... Anlatacağım şimdi sana...  Bir şey söyleyeyim mi? Kardeşim... Kapıda durmaktaydı. O nasıl bişiydi... Abartmıyorum, resmen spotsuz ışıldamaktaydı. Yarabbim ne güzeldi! İki dirhem bir çekirdek... Of!.. Şahaneydi yeminle!.. Sütlükahverengi parlak ipekli kumaştan çok hoş bir elbise giymişti. Ayaklarında parıltılı, nasıl diyorlar, o gökdelen tipi, hani platform topuklu ayakkabılardan... Saçlar lüle lüle omuzlara dökülmüş... Makyaj desen tastamam... Boynunda altın üzerine taşlı madalyon kolye... Nasıl şıktı, nasıl güzeldi, nasıl kraliçeler gibiydi anlatamam. Giydiğim Zagor tişörtümü görünce tebessüm etti. O meşhur öğretmen kaşını kaldırarak "Bu ne hal ablam. Zagor başına mı vurdu?" dedi.  İşte o anda elma aklıma geldi. Sözümona kardeşimle annemiz babamız birdi. Eee... Bir elmanın iki yarısı gibi niye değildik peki?  Kardeş, annem gibi  kraliçe ruhlu, ışıltılı biriydi. Evlatlık olmalıyım... Bense sanki Darkwood'tan gelme, tuhaf halli biriydim... Kapıda kalakaldım. Her zamanki gibi hayran hayran kardeşime baktım. Kardeş boynuma sarıldı. "Çok özledim seni. Ne duruyorsun, gelsene içeri." dedi. Postallarımı çıkardım. İçeriye girdiğimde, kardeşimin şımşıkırdak giyimli arkadaşları, üstümdeki Zagor tişörtüme gülümseyerek bakıyorlardı. Kızardım. Biraz utanmış olmalıyım. Kardeş yanaklarımdan öptü beni. Usulca "Aldırma kimseye, böyle çok şekersin" dedi. Sevindim. O sevinçle başımızın üstünde resmen şimşek çakmış gibi hissettim. Anlarsın ya... Tıpkı Zagor maceralarındaki  gibi... Tabii bu hislerimi kimseye belli etmek istemedim. Sadece şimşek ışıltısını  görmek maksadıyla otomatikman başımı tavana diktim. Kardeş şefkatle baktı bana.  Kulağıma  eğildi. En kardeş sesiyle  "Belli etme kimseye. Rrummmblee!" efektini ben de işittim" dedi.  Gülümsedim. Gözlerine sevgiyle baktım.  Biz bir elmanın iki yarısı gibi değildik belki. Olsun varsın. O benim kardeşimdi. Zaman zaman nerden geldiğini bilmediğim sesler işittiğimi  bilirdi.  Anlamıştı beni. Kardeşlik ne güzel bir şeydi. Yüreğim sımsıcak  güven hissiyle doldu. Tüm mahcubiyetim gitti.  Zagor tişörtümle gurur duyarak, emin adımlarla salona  yürümeye başladım.  İnsanlık için küçük, çizgiroman sevdalısı  için büyük bir adım attım. :)



16 yorum:

  1. Çok eskiden,seyrettiğimiz filmin etkisiyle sinema çıkışı türlü şekillere ve mimiklere bürünürdük.

    Seyirlik anlatımınla,ordaymışız hissini veriyorsunya :)
    Film gibi.:)

    Ayrıca çok cesursun.:)

    YanıtlaSil
  2. yazıyı sonuna kadara okudum biraz güldüm birazda sonu için endişelndim ama cesaretiniz herşeyin üstesinden gelmiş :)

    YanıtlaSil
  3. Tatlı kadınsın be yav, karamba karambita :)

    YanıtlaSil
  4. İnsanlar Superman'e, Batman'a falan alışkınlardır ama kıpkırmızı bir Zagor logolu tişört en zor olanıdır. Ben de bu keyifli deneyimimi yazıya dökmekten geri duramamıştım...

    Vazgeçmek yok, aynen devam :)

    YanıtlaSil
  5. Çok tatlısınız, keşke sizinle karşılaşsaydık kapıda sizi görseydim. Ama üzülmedim üzerinizdeki tshirtü farketmeyebilirdim... Kardeşinizi gördüm bana yaptığı o güzel kurabiyelerden getirdi, üzerindeki o güzel elbiseyle, çok güzeldi. sizi görmedim ama eminim çok şekersinizdir. ikinizi de tanıdığıma çok mutluyum, sizi seviyorum hanımlar

    YanıtlaSil
  6. Doğru Casswa. Cahil cesareti denir ya, böyle bişi mi acaba:)

    YanıtlaSil
  7. anormalgiglypuff, ilk günü atlattım çok şükür:) neyse:))

    YanıtlaSil
  8. Mahcup ediyorsunuz beni Leylak Dalı:)
    Sağolun.

    YanıtlaSil
  9. Evet Pizagor, aynen devam:))

    YanıtlaSil
  10. çok hoşsun arkadaşım,zagor tişörtün,kardeş sevgin ve kendinle olan muhabbetin....seni ve yazılarını seviyorum......

    YanıtlaSil
  11. zeynep karaman10 Şubat 2013 13:48

    hemde yıldızli begendim. okurken cok keyif aldim. eline saglik.ayrica kardesine selamlar.sizleri cok özledim.

    YanıtlaSil
  12. Gülcihan, kalp kalbe karşı. Ben de seni ve şiirlerini seviyorum:)

    YanıtlaSil
  13. Zeynep hocam, beğenmene sevindim:)
    Biz de seni özledik. Kadın kadına buluşmaca yapalım. Ben gene Zagor gömleğimi giyerim:)

    YanıtlaSil
  14. Müzeyyen, Zagor tişörtümü giyeceğim.
    Kardeşi alıp, ziyaretine geleceğim:) Sevgiler.

    YanıtlaSil
  15. "...Kötü bir insan olmayabileceğimi anlatmanın bir yolu olarak seçildi bu yazı mecrası.

    Beni tanırlar...

    Hem sanat, bir arınma çabası olduğu kadar kandırma çabası değil mi?” SŞSKT

    YanıtlaSil
  16. Hey,SŞSKT mı gelmiş:)
    Merhaba!

    Bu yorumu yazan SŞSKT mı, yoksa adı söylenmiş ya da söylenmemiş Yusuf'lardan biri mi:)

    SŞSKT'a, Zagor'a ve Atilla Atalay'a burdan mahsus selam ederim:))



    YanıtlaSil