24 Aralık 2015 Perşembe

Ve Saç Ve Sakız Ve Türkü



"...hiçbir şey göründüğü, hatta yaşandığı gibi değil! Her şey hatırlandığı gibi."
b.b


Çocukken büyükannemin tembihlerinden biriydi. Sakız çiğnemeyi severdim. "Çok tehlikeli. Nefes boruna kaçıverir. Yatarken mutlaka çıkar." derdi. Büyükannemin tembihlerini  mıh gibi aklımda tutuyorum.

Dün gece tam uykuya geçiyordum. Dalarken sakızı ağzımdan çıkardığımı biliyorum. Nereye koydum acaba? Hatırlamıyorum.

Sabah saçımı tararken elime geldi. Saçıma yapışmış. Çıkarmaya uğraştım. Beceremedim. "Buz ya da limon." dedim. Önce limon sıktım. Sakızda değişiklik olmadı. Azıcığını bir tutam saçla birlikte çekip kopardım. Canım yandı. Limonu feryatla çöpe attım.

Buzdolabından bir parça buz aldım. Sakızı buz ile ovaladım. İçim ürperiyordu. Eriyen buz  saçımdan boynuma  damlıyordu. Sakıza asıldım. Bir tutam saçım daha koptu. Acıdı. Gözlerimden yaş gelmeye başladı.

"Böyle olmayacak." dedim. Çekmeceden makası aldım. Sakızın yapıştığı yerdeki saçımı kestim. 

O anda Barış Bıçakçı'nın bir öyküsü aklıma geldi.  Gülümsedim. "Bu dağlar kömürdendir, geçen gün ömürdendir." türküsünü mırıldanmaya başladım. 


6 yorum:

  1. Güzel bloğunu takipteyim canım ben de bloğuma beklerim sevgiler :)

    YanıtlaSil

  2. Hayal Kahvem, anneannen sana geceleyin sakız çiğnemenin ölü eti çiğnemek olduğu gibi bir hurafeyi söylemedi mi?
    Laf aramızda böyle bir durumu en son ortaokul yıllarımda saçım iki örgülüyken yaşamıştım.....

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Benim saçım halen iki örgü:)
      "...hiçbir şey göründüğü, hatta yaşandığı gibi değil! Her şey hatırlandığı gibi."
      Öyle işte:)

      Sil
  3. Yanıtlar
    1. Uzar gene Bir Terazi Kızı. Arada kaynadı gitti:)

      Sil