Ukulele çalışmaya devam ediyorum.
Daha önce kitaplarını hiç okumadığım memleketimin iki yazarının birinin romanını,
diğerinin öykü kitabını okudum.
diğerinin öykü kitabını okudum.
Tüm kitaplarını okumaya niyetlendim.
Frank Sinatra'dan Beethoven'a etkileyici müzikler eşliğinde,
dans ve akrobasinin ahengiyle, Düşen Kimse adlı müthiş bir performans seyrettim.
Danzon, bloğunda işaret etmeseydi bu gösteriye gitmeyi asla düşünmezdim.
Teşekkür ederim.
O gün sanırım sahiden dellendim. İstanbul'a gittim. Metroya bindim. Son durak olan Kazlıçeşme'de indim. Yürüdüm... Yürüdüm... 27.200 adım atmışım:)
İstanbul'u sevmeyen gitsin abicim. Her köşesinin hastasıyım.
Kazlıçeşme'den Sirkeci'ye yürü babam yürü... Eee... Akşam olmuştu tabii...
Gün batıyor. Karşıda Üsküdar görünüyor. Necip Fazıl'ın bir dizesi aklıma düşüyor.
"Her akşam camlarında yangın çıkan Üsküdar."
Yeminle şiirdeki bu dizeyi çok merak ederdim. Acaba nasıl oluyor ki, derdim.
Müthişmiş!
Nasıl olduğunu gördüm ya, feleğe çok teşekkür ederim.
Kadıköy'deki Süreyya Sahnesi'nin önünden geçerken hep gözüm takılırdı.
Eylül ayıydı sanırım. İçeriye girdim ve programlara baktım. O ayın tüm biletleri satılmıştı. Sonunda Kasım ayına, Falstaff'a bilet alabildim.
Şekspir'in oyunundan uyarlama, Verdi'nin müzikleriyle şahane bir opera.
Büyülendim.
Bundan sonra Süreyya Sahnesi'ne ayda bir kez gitmeye niyetlendim.
Sinemaya gittim. Üç filmi de tüm merakımla, hayranlıkla seyrettim.
Şahidim. Sanatın insanın üzerinde iyilik kışkırtan özelliği var.
Sanatın her dalında emek veren insanlara müteşekkirim.
not- başlık erdem alkın'ın şarkı sözü... vay canım vay