
İnsan yeterince kulak kabartırsa, daha önce duymadığı uzak sesleri de duyabilir.
-Çığlık çığlığa dönen binlerce kuşu,
-Vedalaşmak için sallanan bir mendili,
-Rüzgarda savrulan kurumuş ağaçları,
-Bir gülümsemenin sesini duyabilir insan isterse,bir bakışın,bir yıldızın sesini,
-Kabuk bağlayışı bir yaranın,
-Mahçup mahçup uyanışını dalda çiçeklenen bir mevsimin,
-Bir zamanlar burada yaşamış,çoktan göçüp gitmiş herkesin öyküsünü anlatan yağmuru,
-Yitip gitmiş her şeyi sarıp sarmalayan sessizliğin sesini bile,
-Yüreğin dört bir yanında açılıp kapanan,çarpan kapıları,
-Sözcüklerin umutsuz suskunluğunda insan,hayatı boydan boya bir ağ gibi kuşatan o nabız atışını duyabilir.
-Adları,öyküleri,zamanı anlatan sesi...
-Saatlerce yağdığı halde,ancak kesildiğinde yağmuru farketmesi gibi, son bir kaç damlayla insan, sessizliği öğreten bütün sesleri duyabilir.
(Aslı Erdoğan'ın Hayatın Sessizliğinde kitabından)