Türk edebiyatının ilk psikolojik romanı kabul edildiğini bildiğim için satın aldığım, yıllardır kitaplığımda okumamı beklemekte olan Eylül romanından değil de Bir Aşkın Tarihi adlı kitabıyla Mehmet Rauf'un yazdıklarını nihayet okumaya başladım.
Kitap, Bir Aşkın Tarihi, Menekşe, Böğürtlen ve Bir Zambağın Hikayesi bölümlerinden oluşuyordu. Az önce bitti.
Yazar, Bir Aşkın Tarihi'nde sahiden biteviye aşk terennüm edip, kavuşmasız, sarılmasız sevdaları anlatırken son bölümünde birdenbire erotik hatta pornografik anlatıma geçti. Sanırım yazarın yaşadığı ve kitabın geçtiği zaman psikolojimi etkiledi... Arada durup, "Nasıl yani?" "Yok artık daha neler!" "Binlerce kasırga aşkına!" diye mırıldana mırıldana okudum.
Servet i Fünun edebiyatının en önemli romancılarından kabul edilen, 1835 ile 1931 yılları arasına yaşamış olan Mehmet Rauf, o tarihlerde böyle bir öykü nasıl yazmış, nasıl yayımlanmış inanın şaştım kaldım.
Selim İleri'nin, Mehmet Rauf için "Aşk Vurgunu Bir Yazar" dediğini yeni öğrendim. Mutlaka akademisyenler Mehmet Rauf ve yazdıkları üzerine araştırma yapmışlardır diye düşünüyorum. Neler yazdıklarını çok merak ediyorum.
Sanırım Türk edebiyatının ilk psikolojik romanına geçme vaktim artık geldi. Du bakalım... Bu şaşkınlıkla ara vermeden Eylül'ü okumaya niyetliyim.