7 Şubat 2009 Cumartesi

Bir Kızkardeş Kaçırması

Sabah çok erken uyandım. Ev ahalisini uyandırmak istemediğim için bir balerin edasında parmak uçlarımda sekerek giyindim. Evden çıktım. Dün geceden niyetine girmiştim.
Bugünü kardeşime ayırmıştım. Ama henüz haberi yoktu onun. Şimdi olacaktı işte. Arabama bindim. Telefonu çevirdim. Telefon uzun uzun çaldı. Bazen sabırlıyımdır. Bekledim. Karşıdan uykulu bir ses: “Hayrola abla? Sabah sabah! Rüyanda beni mi gördün?” dedi. Hahha! “Evet canım!Haydi hazırlan,İstanbul’a gidiyoruz!” Bu kez uykudan yeni uyanmış şaşkın bir ses: “Nee!Gerçekten mi? Ne zaman? Hemen mi? Yolda mısın? Gerçekten mi? Ama çocuklar uyuyorlar.”
“ Akıllı daha iyi ya..Kaç! Kaç!” dedim. “Tamam abla ya! Valla harikasın! Hemen hazırlanıyorum ozaman!”

Minik kardeşim benim. Aramızda onüç yaş var. Evin tekne kazıntısı. Üç kardeşin en küçüğü.
Doğduğu zaman ne kıskanmıştım. Hiç unutmam. Onüç yıl evin tek kızı olacaksın. Sonra bir bebek gelecek eve. “Papucun dama atıldı” diyecek herkes. Ben de ne olduğunu anlamıyorum ama fena bir anlama geldiği belli. Gizli gizli ağlıyorum odamda. Onüç yaşında bir kız nasıl anlamaz bu deyimi değil mi? Saf bir şeydim ozamanlar. Şimdikiler gibi değildim ki! Sonra nasıl sevdim ama. Aramızda çok yaş var. O küçük, ben genç kızım. Kız arkadaşlarım geliyor eve. Kardeşim de meraklı tabii. Hep bizimle. Herşey konuşuyoruz arkadaşlarımla kardeşimin yanında. Ozamanlar için belki annelere söylenmemesi gereken konular. Platonik aşklar, gizli içilen sigaralar falan. Hep sır tutmuştur. Bana kızdığında şantaj konusu bile yapmaya tenezzül etmemiştir. Öyle dosttur. Halen de öyledir. Eee! İnsan yedisinde neyse yetmişinde de odur diye boşuna söylememişler. Minnet duyarım herzaman annemle babama. İyiki doğmuş kardeşim. İyi var!


Kardeşim öğretmendir. Evlendi. İki çocuğu var. Onbeş günlük tatil oldu ya. Çocukları ile yapacaklarını planladı. Öyle hayaller kurdu ki. Kardeşiz ama huylarımız hiç benzemez. Mesela o çok planlı, programlı, ağır, tertipli, kurallı bir hanım. Sanki o abla ben kardeş. Ben de o kadar günübirlikçi, anlık programlı, hiperaktiv,her tarakta bezi olan, dağınık biriyim. Okadar farklıyız yani okadar. Ama fena mı bak,böyle günübirlikçi abla olmasa nasıl kaçacaktı benimle İstanbul’a! Oturup planlayana kadar tatil bitti işte. Yoo! Aslında planlarını gerçekleştirirdi de yeğenlerim hasta oldular ikiside. Hemde neredeyse tüm tatil boyunca. Evden kafalarını çıkaramadılar dışarıya. Nasıl sıkıldı kardeşim. Nasıl bunaldı. Sonunda inanılmaz birşey kurdeşen döktü. Sahiden. Dün gece vücudunda döküntüler olup doktora gittiğini söyleyince, tamam dedim eşime,müsadenle ben yarın bir el atmalıyım benim küçüğe. Dayanamam! Işte bu nedenle bu planı yaptım ve kardeşimi kaçırdım evinden. Kocası , sevgili eniştem alışıktır arada kardeşimi kaçırmama ve çok da severiz birbirimizi ses çıkarmaz bana. Baksın bir gün çocuklarına aaaa yeter ama !


Ben Değirmendere’de oturuyorum. Köyde. Kardeşim İzmit’te.Şehirde. Aramızada arabayla onbeş dakika var. Eee! İzmit’e kadar tek başına olmaz ki. Bir yoldaş bulmalıyım yanıma.
Elimi attım torpido gözüne. Dağınık cd ler arasından birini çektim. Baktım. Bugünkü şansıma, yoldaşım Timur Selçuk. Uzun zamandır dinlememiştim. Hemen cd çalara koydum. Ahh ! Nasıl özlemişim. İlk şarkı Ayrılanlar İçin.. “Yollarımız burada ayrılıyor. Artık birbirimize iki yabancıyız. Her ne kadar acı olsa, ne kadar güç olsa da, Her şeyi evet herşeyi unutmalıyız.”Hımm! Olmadı bu şimdi sabah sabah heyecanlı ruhuma uygun düşmedi.
Ama gene de duramadım.Diğer tüm şarkıları atladım. Ezbere bildiğim onüçüncü şarkıya geçtim. Münir Nurettin Selçuk’un bestelediği, Ümit Yaşar Oğuzhan’ın şiiri :”Beni kör kuyularda merdivensiz bıraktın. Denizler ortasında bak, yelkensiz bıraktın. Öylesine yıktın ki bütün inançlarımı, Beni bensiz bıraktın, Beni sensiz bıraktın.” Bu nasıl sözlerdir böyle? Nasıl bir çaresizlik durumudur? Hangi aşk yazdırmıştır bu şiiri? Nasıl bir çıkar yolu olmayan, yapayalnız hissetiren bir terkediliştir? Hem sensiz hem bensiz kalma vaziyeti ya, gene hafsalam almıyor. Müziğin ritmi de bukadar mı denk düşer şarkının sözlerine. Gene beni damardan yakalıyor. Sabah İzmit’e kardeşimi almaya giderken bu müzik beni resmen bitiriyor.Hemen silkeleniyorum hemen. Cd yi çıkarıyorum yerinden. Birden "Nereye gidiyorum? Ben kimim?" gibi bir kendini bilmez durumuna geldim. Dedim “Olmaz ki, hasta kardeşimi neşelendireceğim ben. Niyetim bu öyle değil miydi? Bu şarkı beni hasta etti vallahi.” Hemen günün anlamına uygun bir müzik bulmalıyım. Kardeşim ne sever? Yaşar’ın şarkılarını sever. Tamam. Hemen buluyorum ve geldim zaten. Telefonunu çaldırıyorum. Bir bakıyorum ki çoktan hazır. Aşağıda. Beni bekliyor. İki dirhem bir çekirdek. Bir süslenmiş. Bir giyinmiş. Takmış takırdışmış. Sürmüş sürüştürmüş. Yüzünde güller açıyor. Niye? Evden kaçıyor! İnsan kaç yaşına gelirse gelsin, çocuk sahibi olsun, öğretmen olsun demek ki farketmiyor. Kaçıyoruz ya bayıldı buna. Hem tatil bitmek üzereyken. Hem de hiç aklında yokken. Hem planlamamışken. Hem de İstanbul'a üstelik. Hem iki kardeş!Hemde ablası emrine amadeyken! Daha ne olsun?
İstanbul'u tozutmaya gidiyoruz gene! Fırlıyorum hemen. "Abla,dur ne olursun.Acele etme." diyor. "Tek parça döndür beni lütfen!" Yaşar'ı bir koyuyorum cd çalara. Başlıyoruz şarkı söyleye söyleye yolculuğa. Hem de bağıra bağıra. Hem de kimseye aldırmadan.
"Sensiz olmuyor, Yerine konmuyor, Kimsenin eli, Senin gibi dokunmuyor!"
Kardeşim" Ne çılgınsın abla!"diyor. "Mutlu musun?" diyorum. "Çoookk!" diyor.
Kardeşlik ne güzel bir şey!

3 yorum:

  1. Sevgili ablacığım,
    Ne güzel anlatmışsın İstanbul gezimizi...
    Sabah içtiğimiz Türk kahvesinin muhteşem tadını ve şubat rüzgarında gezmenin tılsımını da ben eklemek isterim. Seni sonsuz seven kardesin ben Tuti.

    YanıtlaSil
  2. Canısı,ben başlangıcını yaptım.Ardını sen getirsen!Hani İstanbul'a giderken ve dönerken konuştuklarımızı yazsan keşke. Hani edebiyat üzerine,şairler ve yazarlar hakkında yaptığımız tuhaf muhabbetlerimizi. Hayata dair gizli sırlarımızı. Belki ufak dedikodularımızı. Sonra sen alışveriş yaparken benim kitapçıda illa Ebekulak'ı aramamı.Ama bulamamamı. Senin bana Ebekulak'ı bulacağına dair verdiğin sözü. Daha neleri neleri...Bu ay senin ayın bebek!Doğduğun ay ya hani!Tüm ay kutlayalım olur mu?Her gün haberleşerek.Varlığın içimi ısıtsın.Hep sevgiyle gülerek.İyi ki varsın kardeşim.Seviyorum ben seni.Ablan. -Ne güzel kelime-

    YanıtlaSil
  3. Ne tatlisiniz siz ikiniz ya:) allah nazardan saklasin canlarim, ben de seviyorum sizleri...

    YanıtlaSil