14 Haziran 2010 Pazartesi

Bazan İnsanın İçi Üşür Mü?

Hayatın sana sırtını döndüğü zamanlar vardır hani. Hatırlasana. Hiç halinden anlamaz hayat. İçin acıyordur, üşüyordur hatta. Olur mu deme? Olur, olur! İnsanın içinin üşüdüğü zamanlar olur. Sırtın dik, başın yukarıda değildir eskisi gibi. Duruşun, bakışın değişir. Omuzlar çöker... Gözler açılmaya zorlanır. İnsanlar sırtını sıvazlamak isterler, dokunsunlar bile istemezsin. İstersin ki o ara, kimse sana bir şey demesin, seni kimse görmesin... Zaman hızla geçip gitsin. Hissettiğin duygu geçmez bilirsin. İstersin ki en azından zamanla küllensin. Hatta sen şöyle bir uzun uyuyabilmek istersin. Ninenin anlattığı Eshab-ı Keyf gibi misal... Hani bir zalim hükümdardan kaçan 7 genç ve bir köpek, bir mağaraya sığınmışlar. Orada uykuya dalmışlar. Bir uyanmışlar ki, rivayet bu ya meğer 300 yıl uyumuşlar. Devir, devran değişmiş. Belki de aynen böyle. Ne dersin? İhtimal bu ya, uyandığında kurtulmuşsun o eski duygulardan. Olur mu olur, teselli bulursun bu durumlardan. Sanki kötü bir düştü geçmişte olanlar. Bitti işte... Geçti, gitti, tamam!... Hayat dönmeye başlar sana. Gülmeye başlar suratına. Halinden anlamaya başlar bir sebeple. Nedense? Sırtın dikleşmeye başlar, başın yukarıya kalkar yeniden. Duruşun bakışın değişir. Başlarsın insan içine girmeye, muhabbet etmeye. Hatta kahkaha atarsın gerektiğinde. Ama artık eski sen değilsindir.İçini üşüten şey değiştirmiştir seni, sen farketmeden. Bir kişi daha gitmiştir hayatından işte. Bir boşluk bırakmıştır o giden yüreğinde. Onun yeri hep boş kalır. Bilirsin boşalan alan kolay hava alır. Üşür. İşte içim üşür ya zaman zaman... Bu nedenle...Biri daha... Arkadaşım Dilek'in babası, Sevgili Celal Amca da hayatımızdan sessizce çekip gitti.. Bilmem...Anlatabildim mi?

10 yorum:

  1. ölümün imgesi, ölümden daha etkileyici olabiliyor bazen. hiç yüzyüze gelmediğim insanların (meşhurlar değil) ölümünden çok etkilendiğimi bilirim.

    başınız sağolsun...

    YanıtlaSil
  2. M.Mungan bir yazısında Mevlana'nın "her canlı bir gün ölümü tadacaktır" sözüne atfen; "her canlı acaba yaşamı tatmış mıdır" der... Celal Amca'yı hiç tanımadım ama, yüzünde "yaşamı tatmış ve sukunetle ölümü karşılamaya hazır" bir dinginlik olduğunu görüyorum... Böyle anlarda konuşmak hem zordur, hem de gereksizdir belkide... Başları sağolsun...

    YanıtlaSil
  3. Selam Deniz,
    Sevindim sizi burada gördüğüme:)Molekine Defter'de yeni çizgiler, yeni yazılar görmeyince, tersninja'da Deniz Akhan yazısı epeydir olmayınca merak ettim ne yalan söyleyeyim. Neyse:))

    Ölüm abraka dabra illizyonu hissi veriyor. Evet, her sevdiğin kaybı insanın içinde boşluk yaratıyor ve insanın içini titretiyor ama biz ölümün sanıyorum biraz komik yanından bakmak istiyoruz. Oturup komik anıları anlatıyoruz ki Celal Amca hayatımda tanıdığım en matrak adamlardan biriydi ve asla yas tutulsun istemezdi.Zaten mutlu ve uzun yaşadım derdi... İnsan olmak komik zaten Deniz. Öleceğimizi bilerek yaşıyoruz ya... Hayatta daha komik ne olabilir? Yok yani.. İnsan.....Tuhaf!

    YanıtlaSil
  4. Celal amcamızın mekanı cennet olsun...

    YanıtlaSil
  5. Selam Tomrukcan, güzel cümleler için teşekkür ederim. Madem ölümü tadacak her canlı, hayattan tad almayı öğrenmeli ölmeden..

    Celal Amca sahiden hayattan tad almayı seven biriydi. Uzun hikayeleri var.Her biri ayrı komiklikte.. Her biri öyle güzel ki.. Durun bakalım.. Dilek anlatır belki bizlere:)

    YanıtlaSil
  6. Teşekkür ederiz Aşkın.. İleteceğim Dilek'e..

    YanıtlaSil
  7. Tekrardan başınız sağ olsun Vildan Hanım. Mekanı cennet olur inşallah.

    YanıtlaSil
  8. Başınız sağolsun, Celal Amca'nın ruhu şad olsun!

    YanıtlaSil
  9. Mit ve Landlord'un temennileriyle birlikte, tüm dostların selamlarını Dilek'e ilettim. Şimdi Bursa'da Dilek.. Dönünce herkese bir selam verecek. Teşekkürler.

    YanıtlaSil
  10. Değerli arkadaşlarıma teşekkürler ediyorum.
    Babamı 30 senesinin geçtiği Bursada babasının yanına defnettik. Belki baba oğul bundan sonra birbirlerini daha iyi tanıyacaklardır.
    Babam 100 yaşını hedeflemişti. Beş mayıstan sonra hedef koymadı. Hayatla biraz daha ilgilenip 14 haziran sabahı gözlerini yumuverdi. Vildancığımın anlattığı gibi son ana kadar hayatının ipleri hep elinde oldu.
    Hala tam algılamış değilim. Tamam o artık yok ama bana yokmuş gibi gelmiyor. Bir yerlerden seslenecek gibi. Sigara içerken yakalanacakmışım gibi. Gece uykumdan fırlayacakmışım gibi. Yada sevdiği böreği çıtır pişirmem gerekiyormuş gibi.
    Şimdi annem bana ondan emanet kaldı.annemi görenler o da çok yaşamaz dediler. Anneme öyle iyi bakacağım ki bir zaman gelecek gençleşip koşabilecek inancı taşıyordum oysa. Galiba zaman olacak herşeyin ilacı bana.
    Sevgi ve saygılarımla.
    Oysa

    YanıtlaSil