2 Ağustos 2010 Pazartesi

Dedikodu Baldan Tatlı...Ballandıra Ballandıra Mı Anlatmalı?

Bilirsin bu tip haberlerle hiç işim olmaz benim. Bir gün okudun mu Hayal Kahvem'de böyle bir yazı? Hemen karar verme o nedenle? Bi dinle... Ne olacak ki? Bugün dedikodu yapmak istedi canım seninle.. Ne var? Her gün şiir, öykü, yazar, kitap konuşacak değiliz ya.. Sosyeteden konuşalım arada.. Haydi.. Ayaklarımızı topluyormuşuz.. Karşılıklı oturuyormuşuz.. Heyy! Ellerimizde ne olsa? Hımm.. Ne olsa? Ben kahve içmeden duramam bilirsin.. Haydi ellerimizde yandan çarklı Türk kahveleri.. Dedikodu yapıyormuşuz ballandıra ballandıra... Tamamm.. Böyle işte... Dinle... Dilek Önder'in gazetedeki köşe yazısından laf açıyorum. Sosyeteden bir erkeğin, kız arkadaşıyla yakalanması haberini sana anlatıyorum. Fotoğrafı da var gazetede üstelik.. Gösteriyorum. Denizdeler. Bir teknede. Kız arkadaşı erkeğin kulağına sanki bir şey söylemekte.. Bize ne değil mi? Bize ne? Haklısın.. Köşe yazarı hanım, bu haberin ucunu, yakalanan adamın verdiği tepkiden tutmuş da.. İlgim o sebepten.. Dinle.. Erkek teknede kız arkadaşı ile görüntülenmiş ya, "O kadın arkadaşı ben de tanımıyorum" demiş. Süper! diyor yazan.. "Şey kadar teknede, şeyinin dibindeki kadını tanımıyor," diyor.. Hatta sormuşlar "Kadın size sarılmış gibi görünüyor," diye.. Erkeğin cevabı ilginç... "Evet, öyle görünüyor ama gerçek öyle değil. Dikkat ederseniz o arkamda duruyor, ben kendimi çekiyorum." Yazanın bu cevaba tepkisi şöyle.. "Gelin inanalım." Hımm.. Benim seninle bu haberi konuşma sebebim, işte duydukları karşısında gösterdiği yazanın bu tepkisidir. Aslında sana bir şey söyleyeyim mi, hiç işim olmaz böyle haberlerle.. Sahiden.. Bak öyle yüzüme bakıp, muzip muzip gülme.. Niye anlatıyorum öyleyse öyle mi? İşte bu tepkiyi okuyunca aklıma Cem Yılmaz geldi de ondan.. O fotoğrafı görüp, ardından Erkeğin söylediklerini duysaydı Cem Yılmaz ne derdi? Düşün bakalım ne derdi?

Erkekler yalan söyler mi, konulu bir muhabbeti vardır Cem Yılmaz'ın.. Komik ötesidir.. Erkeğin nasıl yalan söyleyemediğini anlatır. Bir kere yalancı kime denirden başlar.. Yalan söyleyemeyen adama yalancı denir diye devam eder. Neden? Adam yalan söyleyemez. Söylediği anda yakalanır. Öyleyse adam yalancı değildir. Söyleyememiştir. Yalanla ilgili bir paradoks olduğunu açıklamaya devam eder.. Yalan söyleyen adama yalan söylüyor denebilir mi? Denemez. Çünkü yalanı söyleyebilmiştir. Bu anlattıklarından seyircinin kafasının karıştığını düşünür. "Anladınn? Geçmedi mi daha filitreden?" diye sorar.. Sonra erkek çocuğunun küçükten itibaren yalana ihtiyaç duymadan nasıl büyütüldüğünün örneklerini verir.. Mesela erkek çocuklarının küçükken mahremini gizlemeden çekilen fotoğraflarından anlatmaya başlar.. Gururla poz poz "oğlum" diye albüme yerleştirilen çıplak pozlar.. Sonra bebek yaşta öğretilen küfürlü sözler ve başkalarının yanında söyletmeler.. Hiç yalanı olmadan büyütülen erkekler.. Vazoyu mu kırmış? Oğlu kırmış, canı sağolsun ne var, durumları anladın mı? Dolayısıyla yalan söylemeyi, bahane uydurmayı bilmeden yetişirler bu erkekler, der.. Erkeklerde mazeret üretme mekanizmasının bu nedenle hiç gelişmediğini anlatır.. Buna da bir kaç örnek verir.. Erkeğe bir durumu sordun mu, soruya soruyla cevap verir der. "Bilmemne otelin lobisinde sarışın bir kadınla görmüşler seni.." deseniz.. Vereceği cevap şu olur der... "Kim söyledi ya?" " Kıvırma... Var mı böyle bir kadın?" Cevap.. "Hangi otel?" Yani cevap verdiğini düşündükçe batar der. Erkekte bahane bulma ancak bu kadar der.. Ve bu muhabbeti başka örneklerle uzar gider.. Şimdi fotoğraf belli.. Ne söylenebilir? Erkeğin konu hakkındaki mazeretlerini okuyunca; Cem Yılmaz'ın bu anlattıkları geldi işte aklıma... Baktım fotoğrafa.. Sonra erkeğin cevaplarına....... Cem Yılmaz görse ne derdi...... "Haaaadiii leeen!".... Yaa.. Böyleyken böyle işte.. Kusura bakma!

2 yorum:

  1. bu yazıyı yazdım ya.. epey bi tereddütle yayınladım biliyor musunuz? hımm.. şimdi iyi ki yazmışım dedim.. çünkü profösör'den yeni bir kelime öğrendim. eyvahh, dedim bu yorumu görünce.. Profösör ne demek istedi acaba? Sonra baktım sanal ansiklopediye.. Fuzuli'den..
    "aşk imiş her ne var ise alemde / ilim bir kıyl-ü kâl imiş ancak" diye bir söz vardı..

    dedikodu demekmiş..

    bu yazıyı yazarken amacım neydi? sahiden gazetedeki yazıyı okuduğumda, hemen aklıma Cem Yılmaz'ın bu anlatısı geldi..niye yazdım? edebiyatsız bir yazı.. görüldüğü gibi.. boş lakırtı.. kıyl-ü kâl.. yaa.. böyle bir şey işte.
    teşekkür ederim profösör.

    YanıtlaSil