13 Ağustos 2011 Cumartesi

Yağmuru Dansa Kaldırmak Mı? Ben Mi? Asla!!!


Zor bela uyumuştum.. Rüya görüyordum. Rüya hissederek yaptığım tek şeydir. Su gibi her kalıba sokabiliyor her şekli aldırabiliyorum. Huzur duyduğum tek zaman dilimi. Rüya denizinin pürüzsüz yüzeyinde kulaç atıyordum ki  o lanet sesle uyandım. Öfkeyle yorganı kafama çektim. Ana rahmindeki çocuk şekline soktuğum bedenimi  ölüymüşcesine yatağa gömdüm. Nafile! Çatıya çarpan su damlalarının çıkardığı gürültü,  beynimi bir grayder gibi oyuyordu. İki büklüm kaldım yatakta bir süre... Durmak bilmiyordu. Hiddetle üzerimdeki yorganı fırlattım. Yatağın kenarına oturdum. Dağın tepesinden kendini boşluğa atan şelale gibi  ayaklarımı yere bıraktım. İki elimle kulaklarıma sıkıca bastırdım. Dirseklerimle bacaklarıma abanarak öne doğru kapandım. Gözlerimi öyle sıkıyordum ki, hiç kullanılmamış keskin bir jileti göz çizgilerimde dolandırsam, kirpiklerim jileti tarak zannedebilirlerdi. Beynimin içindeki gümbürtünün acısını bastıracak hiçbir acı aklıma gelmiyordu çünkü. Yağmur sesinden uyuyamayan adamın atom bombasını icat ettiğini aklımdan geçirdim. “Ben uyuyamıyorsam kimse uyumasın… Bombalarım insanların tepesine yağmur gibi yağsın.” diye düşünmüştü belki. Ancak bu delirtici ses  insana çılgınca bir şey yaptırabilirdi. Yağmur sesinin bazı insanlarda nasıl romantik çağrışımlar uyandırdığına asla kafam basmaz. En haz etmediğim tipler, ağızlarında sakız gibi "yağmura bayılırım, yağmuru dansa kaldırırım.”  cinsinden laflar geveleyenlerdir. Ölüm gerçeğini bile bile bu lakırdıları edenler  bu dünyaya ait olamazlar bence. Olmamalıdırlar. Uzaylılarmış gibi bakarım  suratlarına. Bakışlarımın tonlar çeken ağırlıyla bir böcek gibi ezmek isterim her birini. En azılı paranoyaklarla yarışacak kadar kışkırtır yağmur sesi beni. Yağmuru dansa kaldırmak mı? Bu cümle beynimin içinde havai fişek tesiri yaptı. Binbir renkte çakan ışık sadece saç tellerimi değil, bedenimindeki en küçücük tüyü bile ayağa dikmeye yetti. Yatağın ucundan yukarıya hiddetle doğruldum. Çıplak ayaklarımla taşlara basa basa… Yüreğimin öfkesini coştura coştura… Yumruk yaptığım ellerimi havaya savura savura… Sanki o ses bana meydan okuyormuş gibi… Hatta o ses beni savaşa çağırıyormuş gibi.. Nasıl çılgınca bir telaşla balkon camının önüne koştum anlatamam. Duyduğum ses doğruymuş. Camlardan sicim gibi yağmur akıyordu. İyice baktım...  Farklıydı... Gök kusuyormuş gibi... Dünyanın kötülüklerine tükürüyormuş gibi yağmur yağıyordu. Çarpıldım bu manzaraya… Çıplak ayaklarımla balkona çıktım. Yerde biriken sulara bastım. Daha fazla dayanamadım. Dizlerimin üzerinde kendimi yere attım.  Ben… Ne yaptım biliyor musun? “Biriniz isterse yağmuru dansa kaldırsın!” diye içimin bile en duyamayacağı sesle fısıldadım.. "Biriniz akşam olsun yeniden…"  Ben.. Ben ise… Gece gece… Avazım çıktığı kadar bağıra bağıra ağladım… Çok fazla kirlettik dünyayı.. Şimdi kusmak lazım.


NOT: Aşağıda yazdığım yazının tersini yazmayı denedim.  Bu kez yağmur sevmeyen biri olduğumu hayal ettim...


18 yorum:

  1. siz yağmuru sevmiyorum derken,seviyorum diyorsunuz:)

    YanıtlaSil
  2. Hımm.. Yağmuru çok seviyorum ya... Kötü yazmaya kalksam bile beceremiyorum galiba:)
    Teşekkür ederim Tolga...

    YanıtlaSil
  3. İlhan İrem şarkısı çınladı kulaklarımda bilmem hatırladınız mı şarkıyı:)

    YanıtlaSil
  4. çok iyi beceriyorsunuz yazmayı bence.
    sizi okumaktan zevk alıyorum:)
    sevgiyle.

    YanıtlaSil
  5. Çok ilginç olmuş. Farklılık yaratmışsın. Biraz Şarkıcı teomanımtrak bir psikoloji olmuş. Bayıldımmm.

    YanıtlaSil
  6. Iki yaziyi art arda okuyunca zitliklarin uyumu, birlikteligi gibi hos bir tat kaldi aklimda, kuruyla yasi, geceyle gunduzu yazilariyla sevdiren Hayal Kahvem,yureginize saglik:)

    YanıtlaSil
  7. :)
    yolların birinde karşılaşmak gibi.
    benim tüm derdim, yağmurla karşılıklı kahve içebilmek.
    anakara'dan selam olsun.

    YanıtlaSil
  8. Selam Bolat, İlhan İrem şarkılarını severek dinlerdim bir zamanlar. Bu yazı hangi şarkıyı çınlattı kulaklarınızda inanın bilemedim:) Demek ki ilhan irem'i epeyce ihmal etmişim. Merak ettim...

    YanıtlaSil
  9. Sağolun Tolga, beni yüreklendriyorsunuz:) Du bakalım, böyle öfkeli yazı yazmak sanki hoşuma gitti. Arada denemektir niyetim.

    YanıtlaSil
  10. Selam Dilek, Teomanımtrak bir yazı oldu öyle mi?
    Hımm... Ben Teoman'ın şarkı sözlerine bir göz gezdireyim. Çünkü galiba hep sevindirik değil arada böyle öfkeli yazı yazmak istiyorum.

    YanıtlaSil
  11. Selam Sisi, beğenmene sevindim. Yazı çeşitleri denemek hoş oluyormuş. Ben de sevdim:)

    YanıtlaSil
  12. Kahvenin seki makbuldür. Benim için de kahvenin seki makbudur:) Tanıştığımıza sevindim. Yağmur sevilmez mi hiç? Hastasıyım yağmurun... Canım gibi severim:))

    YanıtlaSil
  13. bizde çok sevindik tanıştığımıza, yağmurla beraber :)

    YanıtlaSil
  14. Heeyy!!
    balkonda yalınayak,dizlerinin üstünde duran kız.!!
    Benimle dans edermisin?

    YanıtlaSil
  15. Çok naziksiniz Casswa.. Teşekkür ederim.

    YanıtlaSil
  16. İşte tam benlik bir yazı. Harika bir anlatım.
    Demek kirpiklerin keskin jilete banamısın demez tarak kabul eder ha..
    Ahh müslüm baba nerdesin. Gel birlikte kendimizi jiletleyelim.
    Pek özendim hayatın en kuyusuna düşüp sonra tavanına kafamı vurmaya.
    Tutmayın beni ölesim var.

    YanıtlaSil
  17. Mahmure, aman diyeyim.. Alt tarafı deneme bir yazı bu.. Böyle etkileyici yazıyorsam vay halime:))

    YanıtlaSil