ateşli sabır etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
ateşli sabır etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

8 Eylül 2011 Perşembe

Hayırdır İnşallah! Bir Rüya Gördüm...3-



Dün hep yollardaydım. O kadar bitkindi ki vaziyetim, akşam eve gitmeden önce sahildeki bankta oturmak istedim. Eski huyumdur kendimi bildim bileli denize bakmayı severim. Arabamı çektim sahile. Banka oturdum. Denizin mutedil dalgaları sahili sessizce dövüyordu. Sanırım denizin tek müşterisi bendim. Baktım etrafıma.  Esen sonbahar rüzgârında in cin top oynuyordu. Dalmışım. Hayırdır inşallah bir rüya gördüm.  Bir ömürde bir hayatla yetinmek istemeyen bünyem gene bir kıyak yapmıştı bana. Bambaşka bir meslek icra etmekteydim ben rüyamda. Bil bakalım bu kez neydim? İnan aklına gelmez. İnternet ve kargo çıkalı o kadar az denk geliyoruz ki bu insanlara... Benim de hiç aklımda yoktu inan. Amaaa... Akıl sır ermiyor ki benim hayal dünyama... Ben... Bu kez... Postacıydım. Düşünebiliyor musun, posta çantam sırtımda gene yollarda koşturuyordum. İyi ama karşımda biri vardı. Onunla ayak üstü muhabbet ediyordum.  Kim bu adam diye tüm duyu organlarımın radarlarını dibine kadar açıp derinden  baktım. Şaşırdım kaldım. Muhabbet ettiğim kişi 1904 doğumlu Şili'li ünlü  şair Pablo Neruda değil miydi? Yok artık? Pablo Neruda 1973'ün gene böyle bir eylül ayında 69 yaşındayken ölmemiş miydi? Ama anlatıyorum sana. Rüya bu! Gerçek değil ki! Bak şimdi. Şöyle bir muhabbet geçiyordu aramızda. Ben Neruda'ya mahcup mahcup diyordum ki: 
"Ah ben de ozan olmak isterdim."
"Yavrucuğum Şili'de herkes ozandır zaten. Postacılığı sürdürmen daha ilginç. Hiç değilse çok yol yürür ve şişmanlamazsın. Şili'deki tüm ozanlar davul gibi."
"Demek istiyorum ki, ozan olsaydım söylemek istediğim her şeyi söyleyebilirdim." 
 "Ne söylemek istiyorsun peki?"
"İşte asıl sorun bu ya. Ozan olmadığım için söyleyemiyorum." 
"Sahili izleyerek körfeze git ve bu arada denizin dalgalanışını gözleyerek metaforlar üretmeye çalış. 
Metafor kelimesini duyunca, gözlerimi koca koca açıp Neruda'ya şaşkın şaşkın baktım... Şair halime güldü. Bir şiiriyle sözlerini sürdürdü:
"Burada, adada ne çok deniz - Her an kendinden doğuyor. Diyor ki, evet, diyor ki hayır, hayır - Evet diyor maviler içinde, köpükler içinde, hızlı hızlı - Diyor ki hayır hayır - Sakin duramıyor hiç bir zaman - Sürekli çarparak bir kayaya, ama başaramayarak onu inandırmayı - Benim adım deniz diyor - Böylece yedi yeşil diliyle, yedi denizden ona doğru koşuyor - Onu öpücüklere boğuyor ıslatıyor - Adını yineleyerek göğsünü dövüyor."
Bu şiiri işitince ben... Postacı ben... "Garip" diye fısıldadım. Garip olan şiir değildi tabii... Garip olan şiiri dinlerken işittiklerimdi. Dedim ki: 
"Siz bu şiiri okurken sözcükler bir oraya bir buraya gidip geliyordu sanki. Tıpkı deniz gibi gidip geliyordu sanki." Neruda bu şiiri okurken başka bir rüyada bulmuştum çünkü kendimi. Onun sözcükleriyle sallanan bir gemi gibi duymuştum kendimi sanki. Şair eğildi usulca kulağıma: 
"İşte bir metofor yaptın" dedi. Gözlerimi araladım. İşte oturduğum o bankta ben bu yazıyı yazdım.



NOT: Koyultulmuş cümleleri Pablo Neruda ile Postacı Mario Jimenes'in konuşmalarından alıntıladım. 

Video ise "allende'nin devrilmesinden sonra pinochet tarafından tutuklanarak cezaevi olarak kullanılan stadyuma tıkılmış, gitar çalıp şarkı söylemeye devam ettiği için önce elleri kesilen ve sonra da işkence ile öldürülen şahane şili'li şarkıcı victor jara" (eksisözluk) nın preguntitas sobra dios adlı şarkısıdır. (Ölüm: Eylül  1973 - Yaş: 42)