böyle buyurdu zerdüşt etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
böyle buyurdu zerdüşt etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

27 Mart 2013 Çarşamba

Ayna Ayna Söyle Bana, Kimim Ben?

 


"ama rastlayabileceğin en yaman düşman kendin olacaksın daima,
mağaralarda ve ormanlarda sen pusu kurarsın kendine.  "
friedrich nietzsche / böyle buyurdu zerdüşt

 
Bu sabah aynaya baktığımda yüzüm hiçç aşina gelmedi bana. Ne fena! İnanır mısın, aynadaki görüntümden korktum da,  avaz avaz "kimsin seeen?" diye bağıracaktım az kalsa. Başımı yana çevirdim. Sonra korkarak gene baktım aynadaki suratıma... Bu ben miydim? Bendim elbet... İyi de niye tanışık olmadığım birini görür gibiydim? Gözlerimi iyice açtım. Aynaya dikkatle baktım. Önce derin derin... Olmadı... Sonra geniş geniş... Hatta enine boyuna ve de çaprazlama baktım. Emindim.  Her zaman aynada gördüğüm ben değildim. Farklıydım. İyi  ama niye kendimi her zamankinden farklı görmekteydim? Düşündüm... Düşündüm... Bilemedim. Korktum. Ağlamama ramak kalmıştı. İnsanın kendini tanımaması ne feci!.. Acaba içimdeki zerdüşt mü böyle buyurmuştu ki? Bakar mısın, adeta en yaman düşmanım kendim olmuştum. Tamam... Mağarada ya da ormanda değildim. İşte burada... Banyoda.. Nietche'nin dediği gibi, ben mi kendi kendime pusu kurmuştum yoksa bilemedim. Of! Ne diyordum kuzum ben? Bu saçmalamalar okyanusunda bir kaç kulaç daha atarsam boğulacağımı hissettim. 

Birden yüzümüzde 44 kas olduğunu okuduğum yazı aklıma geldi. Gülümsedim. İlgimi çeken yüzdeki kas sayısı değildi elbette. Vücudumuzdaki kasların çoğunun kas kemiklerine bağlı olduğu için hareket alanı kısıtlıyken, yüzümüzdeki 44 kasın kemiğe bağlı olmaması ilgimi çekmişti. Böylece yüz kasları serbestçe hareket ediyordu. Yazıya göre bunun sonucunda, her bir insanın 60.000 kadar farklı yüz ifadesi olabiliyordu. Düşünsene, yeryüzünde ikizler de dahil kimsenin yüz ifadesi sahiden kimseye benzemiyordu. Demek ki herbirimizin 60.000 tane ayrı yüz ifadesi vardı. Benim bugün aynada rastladığım daha önce denk gelmediğim bir yüz ifademdi belki. Ne bileyim? 

Yooo... Aklıma gelen bu bilgi beni ikna etmeye yetmedi. Hemen suyu açtım. Yüzümü bastıra bastıra, ovuştura ovuştura, adeta zımparalaya zımparalaya iyice sabunladım. Su o aşina gelmeyen suratı silecek, aklımsıra aynada gene bildiğim beni görecektim. Suyu tekrar tekrar suratıma çarptım. Başımı aynaya doğru yavaş yavaş kaldırdım. Değişen bir şey olmadı. İdrak edemediğim bir şey dönüyordu ortada... Şaşkın haldeydim. Yüreğim fena halde darlandı. Tam vesvese içinde banyodan fırlıyordum ki kalakaldım. Uzman bir psikolog edasıyla tekrar aynaya baktım. 

Du bi...  Teşhisimi koymuştum. Senelerdir istiyordum ya...  Artık gönül gözüm açılmıştı demek ki. Ne biliyordum, şimdi aynada gördüğüm, gözümün gördüğü değil yüreğimin gördüğü en hakiki  bendim belki. Bilirsin... Acemi mankenler vardır ya, podyumda üstündekilerden çok kendilerini beğendirmeye kalkarlar hani.. O an içimde, nasıl bir pır pır sevinç belirdi anlatamam.  Mimikten mimiğe akortlayarak acemi bir manken edasıyla yüzümü seyrettim. Yooo... Olmadı...  Beğenmedim. Gözlerimde biriken damlalar bir göz kırpmamla, pıtır pıtır dökülecek diye gözüm açık aynaya bakıyordum ki, aynanın yanındaki rafta lens kutumu farkettim. Ne sersemim. Her sabah aynaya bakmadan gözüme geçirdiğim lensimi, bu sabah takmadan aynaya bakınca, demek ki beş numara miyop gözlerimle  kendimi göremedim:)

 2012

9 Eylül 2012 Pazar

Böyle Buyurdu İçimdeki Zerdüşt!

"ama rastlayabileceğin en yaman düşman kendin olacaksın daima, 
mağaralarda ve ormanlarda sen pusu kurarsın kendine.  "
friedrich nietzsche / böyle buyurdu zerdüşt


Bu sabah, aynaya baktığımda yüzüm hiçç aşina gelmedi bana. Ne fena! İnanır mısın, aynadaki görüntümden korktum da,  avaz avaz "kimsin sen?" diye bağıracaktım az kalsa. Başımı yana çevirdim. Sonra korkarak gene baktım aynaya... Bu ben miydim? Bendim elbet... İyi de niye tanışık olmadığım birini görür gibiydim? Gözlerimi iyice açtım. Suratımı aynada inceledim. Önce derin derin... Olmadı... Sonra geniş geniş... Hatta enine boyuna ve de çaprazlama baktım. Emindim.  Her zaman aynada gördüğüm ben değildim. Farklıydım. İyi  ama niye kendimi her zamankinden farklı görmekteydim? Düşündüm... Düşündüm... Bilemedim.  Ağlamama ramak kalmıştı. İnsanın kendini tanımaması ne feci!.. Acaba içimdeki zerdüşt mü böyle buyurmuştu ki? Bakar mısın, adeta en yaman düşmanım kendim olmuştum  da... Tamam... Mağarada ya da ormanda değildim ama... İşte burada... Banyoda.. Nietche'nin dediği gibi, ben mi kendi kendime pusu kurmuştum yoksa? Of! Ne diyordum kuzum ben? Bu saçmalamalar okyanusunda bir kaç kulaç daha atarsam boğulacağımı hissettim. Birden yüzümüzde 44 kas olduğunu okuduğum yazı aklıma geldi. Gülümsedim. İlgimi çeken yüzdeki kas sayısı değildi elbette. Vücudumuzdaki kasların çoğunun kas kemiklerine bağlı olduğu için hareket alanı kısıtlıyken, yüzümüzdeki 44 kasın kemiğe bağlı olmaması ilgimi çekmişti. Böylece yüz kasları serbestçe hareket ediyordu. Yazıya göre bunun sonucunda, her bir insanın 60.000 kadar farklı yüz ifadesi olabiliyordu. Düşünsene, yeryüzünde ikizler de dahil kimsenin yüz ifadesi sahiden kimseye benzemiyordu. Demek ki herbirimizin 60.000 tane ayrı yüz ifadesi vardı. Benim bugün aynada rastladığım daha önce denk gelmediğim bir yüz ifademdi belki. Ne bileyim? Yooo... Aklıma gelen bu bilgi beni ikna etmeye yetmedi. Hemen suyu açtım. Yüzümü bastıra bastıra, ovuştura ovuştura, adeta zımparalaya zımparalaya iyice sabunladım. Su o aşina gelmeyen suratı silecek, aklımsıra aynada gene bildiğim beni görecektim. Suyu tekrar tekrar suratıma çarptım. Başımı aynaya doğru yavaş yavaş kaldırdım. Değişen bir şey olmadı. İdrak edemediğim bir şey dönüyordu ortada... Şaşkın haldeydim. Yüreğim fena halde darlandı. Tam vesvese içinde banyodan fırlıyordum ki kalakaldım. Uzman bir psikolog edasıyla tekrar aynaya baktım. Du bi...  Teşhisimi koymuştum. Senelerdir istiyordum ya...  Artık gönül gözüm açılmıştı demek ki. Ne biliyordum, şimdi aynada gördüğüm, gözümün gördüğü değil yüreğimin gördüğü en hakiki  bendim belki. Bilirsin... Acemi mankenler vardır ya, podyumda üstündekilerden çok kendilerini beğendirmeye kalkarlar hani.. O an içimde, nasıl bir pır pır sevinç belirdi anlatamam.  Mimikten mimiğe akortlayarak acemi bir manken edasıyla yüzümü seyrettim. Yooo... Olmadı...  Beğenmedim. Gözlerimde biriken damlalar bir göz kırpmamla, pıtır pıtır dökülecek diye gözüm açık aynaya bakıyordum ki, aynanın yanındaki rafta lens kutumu farkettim. Ne sersemim. Her sabah aynaya bakmadan gözüme geçirdiğim lensimi, bu sabah takmadan aynaya bakınca, demek ki beş numara miyop gözlerimle  kendimi göremedim!