bir acıya kiracı etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
bir acıya kiracı etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

14 Temmuz 2013 Pazar

Edebi Bilmeceler



1- ".... deyimleşecek kadar ağır bir acı....  -ölen ne yapmış olursa olsun ve nasıl ölmüş olursa olsun- kayıtsız kalmak zordur.... Başka bir acıyla kıyas edilmez..... kıyıcıdır, sırasız ölümdür, insana bahtsızlık gibi değil de zulûm gibi, haksızlık gibi gelir....  Ölenin kimliği, neden ve niçin öldüğünden bağımsız olarak, karşısında kayıtsız kalınamayacak bir acıdır ve bu kayıtsızlık "başarılabiliyorsa", orada meselelerin insanî yanına bakma yeteneği dumura uğramış demektir."

Yazar hangi acıyı anlatıyor olabilir?





 
2- "O, gerçekte, eşyayı ve insanı, vücudu ve ruhu birden diriltmeye başlar. Onun esas diriltmeye yöneldiği ruhtur. O, hep ruhu diriltmeye çalışır. Ruha atılan diriliş oradan vücuda sıçrar, vücudu da diriltir. Ruh ve vücudun yeni bir diriliş yoluna girişi, insanın dirilişi demektir. İnsanın dirilişi zamanı dirileştirecektir. Zamanın dirilişi de evrenin dirilişine, evren tasarımımızın değişimine yol açacaktır.Sonra, evrenin, eşyanın tazelenmesinden geriye doğru sıçrayan diriliş, vücut canlanışında, sıhhatli bir dalgalanma yapacak, ordan tekrar ruha geçecektir."

Yazar neyi anlatıyor olabilir? 



1- "Pazarları el ele uzun, sessiz yürüyüşler yapıyorlardı. Parklarda hâlâ bir çürük sümbül kokusu, gecikmiş bir koku vardı, ama daha şimdiden yanık yaprak kokusu da peşlerine takılmıştı..."

Anlatılanlar hangi mevsimde geçiyor olabilir?






2- "Soğuktum ve kaskatıydım.... , bir uçurumun üzerindeydim. Bir yakada ayakuçlarım gömülüydü diğer yakada ellerim; dişlerimi çatlatıp dağılan çamurlu toprağa sımsıkı geçirmiştim." 

Yazarın anlattığı  ne olabilir? 

 



5- "İnsan dediğin saçaktaki
      Güvercinin farkında olacak
      Ve bir çiçek açacak kendince
      Bu aşk var ya bu aşk
      Dikkat! 
     ............. ilk kurtarılacak." 

Şair'e göre aşk hangi afette ilk kurtarılması gerekendir?






1. Cevap- Evlat acısı - Tanıl Bora - Medeniyet Kaybı adlı kitabından. Sayfa. 182-183
2. Cevap- Oruç - Sezai Karakoç - Kıyamet Aşısı - Sayfa.90 
3. Cevap-  Kulaklarıyla - Carlos Fuentes - Körlerin Şarkısı - Sayfa.149
4. Cevap-  Köprü - Franz Kafka - Kovalı Süvari - Sayfa.19
5. Cevap- Yangında - Metin Altıok - Bir Acıya Kiracı - Sayfa.91

29 Aralık 2011 Perşembe

Bugün Bir Kelimeyi Hissettim... Süveyda


"Yeni bir sözcük öğrendim geçenlerde rastlantı sonucunda;
Eskiden yüreğin ortasında bulunduğu sanılan siyah nokta,
Yani mecazi anlamda bir gizli niyet, bir duygu ve düşün
Ve bitkibiliminde tohumun içindeki o itici güç sürgün.
Yoklayın kendinizi şimdi hepiniz sonra söyleyin bana;
Nedir yüreğinizdeki siyah nokta, gizli niyet: süveyda?"
Metin Altıok


Metin Altıok'un Bir Acıya Kiracı adlı şiir kitabının, Bir Yürek Dökümü adlı bölümünü  tam okumaya başlamıştım ki... İlk sayfasında bir şiire denk geldim. Şair, bir rastlantı sonucunda bir kelime öğrendiğinden sözediyordu. Altı satırlık şiir boyunca o kelimenin ne anlama geldiğini anlatıyordu. Söylenirken dudaktan dökülen melodisini nasıl sevdim anlatamam... Gerçekten harikulade bir kelime bu... Süveyda... Yüreğin ortasında olduğu farzedilen bir kara nokta... Gizlenen niyet, bir gizli düşünce, saklı bir duygu demekmiş aslında... Öyle bir anlam içeriyor ki bu kelime... Hani deniyor ya kalpteki kara nokta... Benim yüreğimde siyah nokta var mı? Eğer varsa, fena bir şeymiş gibi  bir his geçiriyor ilk duyana... İyi ama... Tohumu iten güç var ya hani... Sürgün olur sonunda... Süveyda öyle bir güç verirmiş insana... Ne tuhaf! Çok merak ediyorum. Nasıl bir şey acaba?  Diyor ki şair... "Yokla bakalım kendini... Var mı yüreğinde gizli niyet, siyah nokta?" Ben.. Benim mi? Yüreğimde siyah nokta öyle mi? Gizli düşüncem... Saklı bir duygum... Gizli bir niyetim... Allahım! Nedir yüreğimdeki siyah nokta? Süveyda! Hemen yoklamalıyım kendimi... Yüreğimin ortasına bakmayı denemeliyim. Görüyor musun, şairler durup dururken nasıl uğraşıyorlar okurun içini dışına çıkarmaya.. Nerden okudum bu şiiri şimdi? Olsun. Ben kimim? Yüreğimde neler var bilmediğim? Az sonra yüreğime doğru bir yolculuğa çıkacağım. Önce Metin Altıok'u dinleyeceğim. Kendimi yoklayacağım. Varsa eğer, kalbimdeki  kara noktayı bulmayı deneyeceğim. Çünkü çok mühim. Ben bugün bir kelimeyi hissettim.... Süveyda!
  

NOT: "Bugün bir kelimeyi hissettim."  Metin Üstündağ'ın cümlesidir.  




26 Ekim 2010 Salı

Bir Acıya Kiracı Bir Ozanı Hatırlamak...


Az önce elimdeki büyük iş bitti. Arkama yaslandım. Ofisteki odamda dolabın üzerindeki kitap ve dergilere gözüm gitti.  Karşıdan baktım önce. Sonra bir edebiyat dergisi elime geldi. Şöyle bir sayfalarını dalgalandırdım. Mustafa Şerif Onaran'ın Metin Altıok hakkında yazdığı bir deneme yazısı dikkatimi çekti. Oturdum okudum. Neler neler anlatıyor..  Metin Altıok felsefe eğitimi  görmüş. Bir yandan insanın yüceliğine inanan, öte yandan anlamsız çıkarlar uğruna yıpratılan insanın küçüklüğünü görünce, Metin Altıok'un acısı ve çelişkisini oluşturduğunu, bu yüzden Metin Altıok'un kendini alıştığı toplumda "Yerleşik Yabancı" olarak gördüğünü söylüyor yazar.  "Kiminin dikenleri vardır... Katlanamaz üstüne... Hep dikine durur... Delmemek için gövdesini... Kiminin yoktur bir tek kemiği... Doğrulamaz ayaklarının üstünde... Ona göre varsa yoksa kendisi... Dürülür ütülü bir mendil gibi... Ben eğilmem gündüz ama... Geceleri kanatırım kendimi" 

Yalnız bir ozandır Metin Altıok... İnsanın kendisiyle barışık olması çok kolay bir şey değildir.  Kendinle kavgalı olmak belki dönemini en iyi yorumlamak anlamına gelecektir diyor ve sonra Metin Altıok kendini kurtarabildi mi, diye soruyor Mustafa Şerif Onaran... Ardından şairin şu şiirini ekliyor: "Çekip tetiği sonunda kendimi vurdum... Ne av var artık, ne avcı... O yok, ben yokum... Sadece küf kokusu... Dehlizimde kayboldum."  Metin Altıok şiirlerini, belki de kayboluşun şiirleri olarak yorumlamak gerekecek diyor. 

Yazı Metin Altıok hakkında pek çok ayrıntı verirken, şairin şiirlerinde öyle  "uyarılar"a sözü getiriyor ki, aslında belki bunlar  alışılmış basma kalıp sözler... Ama okuyunca görüyoruz ki  her biri insanın acısını hafifleten, gülümseten dizeler... "1-İnsan dediğin saçaktaki... Güvercinin farkında olacak... Ve bir çiçek açacak kendince... Bu aşk var ya bu aşk... Dikkat! Yangında ilk kurtarılacak." "2- Sevmeye başlayınca birini... Kendimi yıkıp yeniden kurarım... Çünkü bu yeni bir aşktır... Ve temelindeki yerini mutlaka alacaktır...  Yabancılar için inşaata girmek... Tehlikeli ve yasaktır."  "3- Bir akşam tek başınıza... Bir otele gidersiniz... İçinizdeki yaralı bir aşkla... Ucuz bir otele ama temiz... Kıymetli eşyalarınızı... Müdüriyete teslim ediniz."
Kendini kanatan bir ozandır o!" diyor. "Toplumsal acıları kendinde sınayan, "kendinin avcısı" bir ozan. Kendisiyle baş edebilse gerçek dinginliğini bulabileceğini uman bir ozan" Bir şiirinden bazı dizele geçiyor  gene... "Ama insan sonludur aşk da... Kovalar sonunu kendi kendinin... Bana bir uçurum gerek şimdilerde... Yeterince dik ve derin... Bir çavlan istiyorum çünkü... Kırmak için kristalini hayatın ve şiirin."

"Birbirinden kopan insanların iki yabancı gibi, birbirinden uzak, yanyana yürümesi ne büyük yanlızlıktır!" diyor yazar ve sözü gene Metin Altınok'un dizelerine getiriyor: "Çıkıp yürümüştük kıyı boyu... Benim sıvası dökük yüzüm, senin çocuk gözlerinle... Oysa sen yürümeyi sevmezsin... Nasıl da değişmişti görünüşü... Yıllardır görmediğimiz kentin!.. Yürümüştük anısıyla eski cumbalı evlerin."

Sivas'ta Madımak Oteli'nde, 2 Temmuz 1993'te, 37 kişinin yakılarak öldürülmesi, en büyük utancımızdır tabii. İşte o gün ağır yaralanan ve komadan çıkamayarak ölenlerden biri şair  Metin Altıok'tu. "Borcu yok müruru zamana... Uğramış yüreğimin... Ne aşk, ne sevinç, ne kin... Reddi miras eylemiş... Beni varislerim... Alacağım da yok kimseden... Hep beraber şu beni... Gelin artık gömelim."  Ruhuna rahmet... Şairler ölürler mi ki? Yooo... Mümkün değil... İşte şiir kitapları elimizde... Bir Acıya Kiracı ozandır Metin Altıok bana göre...

Şimdi şuraya bir alıntı yazı yazmak içimden  geldi...  Kim söylemiş bilmiyorum ama diyor ki: ".... İnsan ölür, gövdesi yeniden toz olur, benzerlerinin hepsi toprağa döner yeniden ama kitap, anısının ağızdan ağıza iletilmesini sağlar. Bir kitap, sağlam bir evden yeğdir ya da Batı'da bir tapınaktan, bir kaleden yeğdir.... "Yaa, bende şimdi vaziyetler aynen  böyleyken böyledir.