"-Yerini bilmediğin bir yere nasıl gideceksin?
İnsan olan kişi asla kaybolmaz... Barış içinde olan kişi yolunu kaybetmez...
Yürümek yeterli, sadece yürümek... Devet edilenler yolu bulacaktır...
Herkez yolunu bulmak için en değerli hediyesini kullanır.
Herkezin yolu ayrıdır!
Bazıları denizi aşar gelir, bazıları dağları...
Yürümek yeterli, sadece yürümek... Devet edilenler yolu bulacaktır...
Herkez yolunu bulmak için en değerli hediyesini kullanır.
Herkezin yolu ayrıdır!
Bazıları denizi aşar gelir, bazıları dağları...
-Biz çölü aşıyoruz değil mi?
Nefesini yürümek için sakla!"
Nefesini yürümek için sakla!"
"Ey gün, doğ artık, zerrecikler dans ediyor.
Ruhlar dans ediyor, çoşkunlukla üstesinden gel!
Kulağına, onların danslarının nereye götürdüğünü fısıldayacağım.
Çöldeki ve havadaki bütün zerrecikler,
İyi bilin, onlar deli görünürler.
Her zerrecik, mutlu ya da mutsuz,
Güneşe hayran kalırlar ki, hiçbir şey söylenemez."
"Bu dünyadaki insanlar mum ateşi önündeki üç kelebek gibidir.
İlki ateşe yaklaşmış ve demiş ki:
-Ben aşkı biliyorum.
İkincisi ateşe dokunmuş ve demiş ki:
-Aşkın ateşinin nasıl yaktığını biliyorum.
Üçüncü kendini ateşin ortasına atarak yanarak kül olmuş.
Demişler ki:
-Gerçek aşkı sadece o bilir!"
Az önce bir Tunus filmi, Bab' Aziz'i seyrettim. Film bitti. Bir baktım ki o ne? Aman Allahım, ben çölde değil miyim? Sonra mı? Du bi... Film iyice çarptı, salladı, silkeledi beni... Daha kendime gelemedim. Sadece filmin bazı muhabbetlerini önsöz olarak yazabildim.