Vay arkadaş! Günler akıp gitmiş. Hayal Kahvem'e tek satır yazmamışım.
Yazmadım ama yeminle boş geçirmedim. Her şeyin vakti zamanı vardır demezler mi? Şimdi bir şey yazmak için olabilecek en güzel anmış mesela. Olamaz mı? Eee. Neler neler yaptım, bir özet geçeyim öyleyse:)
Bir yıl sonra ilk kez sinemaya gittim.
Contemporary İstanbul Uluslararası Çağdaş Sanat Fuarı'nı gezdim.
Yen açıldığını öğrendiğim Hasanpaşa- Kadıköy'deki Gazhane Müzesini gezdim.
Bahçesinde iki küçük kafe var. Gazhane'nin ilginç binaları gölgesinde kahvaltı yapıp, kahve içmeye gidilebilir.
Ünsal Ünlü'nün "Nazım" başlıklı videosunda işitip merak ettiğim,
Sibel Oral'ın "İşitiyor musun Memet ?" adlı anlatı kitabını okudum.
Nazım Hikmet'in oğlu Memet... Ben de seslendim.
"İşitiyor musun Memet? Seni anlıyorum." dedim.
Sabah 6.30'da Kadıköy'de dolandım.
Allahım Kadıköy bomboştu.
Simit, peynir, çay ve sessizzz, ıssızz Kadıköy. Bayıldım.
Karaköy motoruna bindiğimde, halen ay vardı gökyüzünde😅
Akşam 6.30'da Karaköy'den döndüm.
Sana dün bir gemiden baktım aziz İstanbul. 😊
Galata'ya selam çaktım. Kendisine harbiden aşığım.
Soldaki Kafka'nın sigorta kurumunda çalışırken hazırladığı, iş kazalarını önlemek için alınacak tedbirler raporuymuş. Sigortacıyım. Neden?
Kafka da zamanında sigortacılık yapmış ya, elbette o sebepten:)
Kafka'nın ofis yazılarını bir kitapta toplamışlar. Türkçeleştirilmemiş.
İngilizce çevirisini sipariş ettim.
Kim bilir, belki ben Türkçeleştiririm diye hayal ettim.😅