2 Aralık 2009 Çarşamba

Bağlamanın Sesi Gizlenenleri Ortaya Çıkarır mı Sahi?

Volkan Konak konserinden sonra, Neşet Ertaş'ın "Gönül Dağı" şarkısını daha sık dinlemeye başlayınca, Neşet Ertaş'ın babasıyla ilgili duyduğum bir hikaye aklıma geldi. Hikaye 20. yüzyılın başlarında geçiyor. Ve biliyoruz ki ""Dünyalılar hiçbir yüzyılda 20.yüzyılda çektiği kadar acı çekmedi." 20. yüzyılın ilk yarısı tamamen savaşlarla geçmişti. Gene savaş yıllarındayız. Memleketimizdeyiz. Anadolu'dayız. Savaşın bin bir türlü hallerinden biri olan, savaştan kaçan, savaş cephelerinden dağların karanlıklarına gizlenen asker kaçaklarının durumunu hayal ediyoruz. Nasıl da korkuyorlar. Kendilerini aramaya çıkan askeri birliklere yakalanmamak için oldukları yerde sessizce bekliyorlar. Neşet Ertaş’ın ailesi Kırşehir'li. Bu bölgedeki dağlarda asker kaçakları olduğu duyulmuşsa, askeri birlikler dosdoğru Neşet Ertaş'ın babasının dayısı olan Bulduk Usta'ya giderlermiş. "Haydi bakalım, al bağlamanı gel bizimle," derlermiş. Dağda görünmez bir köşeye otuttururlarmış Bulduk Usta'yı. Otutturduktan sonra da, vurup sazın tellerine türkü söylemesini isterlermiş. Bulduk Usta'nın öyle olağanüstü, öyle yürek titreten bir sesi varmış ki, sazını çalıp türkü söylemeye başladığında, dağ taş türkü olurmuş. Bu sesin güzelliğine kimse dayanamazmış. Bu sesin güzelliğine dayanamayan asker kaçakları da adeta hipnotize olmuşcasına yerlerinden çıkar, gizlenmeyi unutur, birer birer Bulduk Usta'nın bulunduğu yere doğru yürümeye başlarlarmış. Eee... Yürümeye başlayınca da tek tek yakalanırlarmış.

Bulduk Usta, Neşet Ertaş'ın babasının dayısı. Neşet Ertaş da memleketimizin en değerli bağlama ustası, türkü derleyicisi ve en güzel, en kendine has türkü söyleyen sanatçılarından biri. Ben de son günlerde, özellikle Gönül Dağı'nı dinliyorum ya Neşet Ertaş'tan döne döne... Gönül Dağı'nı döne döne dinledikçe, yüreğimi titretiyor bağlamanın sesi. Bu durumda içimdeki kuytuda gizli kalmış, yıllardır saklanmış bağlama çalma hevesi yavaş yavaş ortaya çıkmaya başlamadı mı şimdi? Eyvah!.. Bu yaştan sonra saz çalmaya heves edersem sözgelimi? 40 dan sonra saz çalan... Evet... Yaşı kemale eren bir kişi... Saz çalmaya heves ederse.... Ne oluyordu? Bir şey oluyordu vallahi? Ağzım varmıyor söylemeye... Heves ettim.. Heves ettim işte... Ne olacak? Gitarla iki parça çalabiliyorum. Bağlamayla da iki türkü çalabilsem... Niye?... Niye teneşir paklasın ki beni?

2 yorum:

  1. öğrenmenin yaşı olmaz vildan hn.sokrates'la ilgili öyküyü çok severim.şimdi tam hatırlamıyorum,ama sokrates idam edileceği günü beklerekn hapiste yanına bir müzisyen koyuyorlar o da ondan kendisine o müzik aletini çalmayı öğretmesini istiyor.eşi zaten öleceksin niye öğrenmeye çalışıyorsun diyor.sokrates'ın cevabı "maksat öğrenmek değil,öğrenmenin zevkine varmak" .sizin gibi iyi bir anlatıcı değilim belki ,ama paylaşmak istedim.bence mutlaka bağlama çalmayı öğrenin.sevgiler.

    YanıtlaSil
  2. Bu ne güzel bir yorum Sevgili Kara Kitap,
    Hem anlattığınız hem de desteklediğiniz için çok teşekkür ederim.Benden de size sevgiler...

    YanıtlaSil