14 Şubat 2012 Salı

Marifet Gözle Değil, Marifet Yürekle Görmekte!

Ayaktakiler: Elif, Meltem, Elif, Nurşah
Oturanlar: Raci, Sinan, Pınar, Zeliha

Nanananooommm! Kocaeli Altınokta Körler Derneği'nden sevgiler. Bu akşam iş çıkışı atladığım gibi arabama marş marş İzmit'e gittim.  Arabamı park ettim. Fethiye Caddesinin hemen alt köşesindeki Belediye Hanı'nın 5. katındaki altınokta körler derneğine gitmek için yürümeye başladım. Baktım beyaz bastonlu bir bey de yürüyüş yolunda... Göremiyor belli. Bastonuyla yolunu bulmaya çalışarak ilerliyor. Eskiden olsa, nasıl tepki alacağımı bilemediğim için, çekinirdim,  yanına gidip soramazdım. Aslında sormalıymışız. Gittim yanına. Bir arkadaşımmış gibi "Koluma girmek ister misiniz?" dedim. Durdu. "Nereye gidiyorsunuz?" diye sordum. "Fethiye Caddesine doğru gidiyorum." dedi. "Ben de o yöne gidiyorum. Buyrun." dedim. Kolumu uzattım. Koluma girdi. Görmeyen biriyle yürürken onun bizim kolumuza girmesi ve bizim ondan bir adım önde yürümemiz gerekiyor.  "Bakın ben hızlı yürürüm. Karışmam sonra." dedim. Güldü. "Ben eski atletizmciyim." dedi. Güldüm. Birlikte güle konuşa yürüdük. Altınokta Körler Derneği'nin olduğu binanın aynı katında bir de Görme Engelliler Spor Klübü var. Oraya gidiyormuş. Asansörden indikten sonra ayrıldık.


Bu akşam Kocaeli Altınokta Körler Derneği'nin gören gözü, eli, kulağı, sekreteri, herşeyi Meltem'in doğum günü partisi vardı. Nasıl şahane bir insan Meltem anlatamam... Melek görmek istiyorsak Meltem'e bakabiliriz. Bir tek kanatları eksik o kadar. İlk fotoğrafta, mavi kazaklı derneğin başkanı Pınar Çatalkaya. 16 yaşında bir hastalık sebebiyle göremez olmuş. Hayata asılmaya devam etmiş. Üniversitede okuyor, kütüphanede çalışıyor, Kocaeli Altınokta Körler Derneği'nin başkanlığını yapıyor, tango kursuna gidiyor. Müthiş biri. İlk fotoğrafta görüldüğü gibi, Kocaeli Altınokta Körler Derneği görenlerin ve görmeyenlerin rahatça bir arada oldukları bir mekan. Derneğin bu kadar sosyal olmasında başta Pınar olmak üzere, ona destek olan Sinan'ın, Engin'in, Esra'nın, Meltem'in büyük payı var. Bu dernek görmeyenlerin önündeki engelleri kaldırmak, hayatlarını kolaylaştırmak, kitap okumaktan, baston kullanmaya, bilgisayar öğrenmekten, görme engelli çocuklara sahip ailelere eğitim vermeye, iş edinmelerinden, evlenmelerine  kadar pek çok konuyu amaçlayarak çalışmak gayretinde.


Tamam. İtiraf ediyorum, evlenmek konusunu ben şimdi derneğin amaçları arasına kattım:) Geçen hafta Kocaeli Altınokta Körler Derneği'ne gittiğimde  Pınar başkan'ın annesi Sibel Hanım'da oradaydı. Onun evlilik hikayesini dinledim. Müthişti. Sibel önce görüyormuş. Sonra ergenlik yaşında geçirdiği bir hastalıktan sonra tamamen göremez olmuş. İstanbul'lu bir ailenin kızı. Bir gün arkadaşının doğum gününe gidiyor. İzmir'li, İstanbul Teknik Üniversitesi Kimya Mühendisliği'ni kazanan bir genç  o gün bu kör kızı görüyor ve feci aşık oluyor. Kızın peşini hiç bırakmıyor. Kız defalarca çocuğu redediyor. "Ben görmüyorum, sen görüyorsun. Olmaz. Yapamayız." diyor demesine ama genç  ısrar ediyor. Önce birlikte gezmeye, dolaşmaya başlıyorlar. Aradan yıllar geçiyor. Kopamıyorlar. Üniversite dört yılda bitmeyip altı yıla uzayınca İzmirli aile durumu öğreniyor. İzmir'den atlayıp İstanbul'a geliyorlar.  Evini boşaltıp, çocuğu aldıkları gibi İzmir'e götürüyorlar. O vakitler şimdiki gibi cep telefonları yok tabii. Telefonla konuşabilmek için numaraların aradaki santrale verildiği dönemler. Çocuktan günlerce haber çıkmayınca kız çok merak ediyor. Kimse çocuğun nereye gittiğini bilmiyor. Kız deli gibi oluyor... Neyse... Fazla uzatmak istemiyorum. Genç nasıl yapıyorsa yapıyor. İstanbul'a geliyor. Kızla gizli nikah yapıyorlar. Tekrar İzmir'e dönüyor. Bir süre sonra okulunu bitiriyor. Yedeksubay olunca karısıyla birlikte Antalya'ya askerliğini yapmaya gidiyorlar. Bu arada Sibel Hanım Pınar'a hamile kalıyor. Gencin ailesi oğullarının görmeyen bir kızla evlenmesini asla kabullenmiyorlar. Çocuklarını hiç arayıp sormuyorlar. Bu arada mutlu çiftin ilk çocukları doğuyor. Ve Sibel Hanım bakıcısız, yapayalnız büyütmüş iki çocuğunu da... Bu aşk hikayesini anlatırken, Sibel Hanım'a o kadar çok soru sordum ki anlatamam. Hiç görmeyen biri yardım almadan nasıl  çocuk bakar, hareketli bir çocuğu nasıl takip eder, nasıl eğitir, yemek nasıl yapar, sürekli başını, kolunu hareket ettiren bebeklere nasıl yemek yedirir, ev nasıl temizlenir, ütü nasıl yapılır? İnanılacak gibi gelmiyor tabii. Gören gözler bakıcısız çocuk büyütemezken, Sibel Hanım iki şahane çocuk büyütmüş hiç göremeyen gözleriyle... Ve 40 yıllık evliliği geride bırakmışlar. Kocasının halen kendisine çok aşık olduğunu söylüyor. Allahım, ben aslında ne anlatacaktım acaba? Konu kendiliğinden  bu mecrada aktııı gittiii... Heyyy!.. Sevgiler günü ya hani... Sevgili dediğin böyle olur işte!  40 yıl süren aşk... Müthiş değil mi?

26 yorum:

  1. Nede güzel yapmışsınız, iyi ki gitmişsiniz :)

    YanıtlaSil
  2. Bende ilk aşık olduğum kişinin sağır ve dilsiz olduğunu çok sonra fark etmiştim.

    Ve şimdi işaret dili biliyorum. Onun için öğrenmiştim. Hala arkadaşım ama hiç sevgili olmadık.

    Onun için işaret dili öğrenmek hayatta bana çok yardımı oldu. Ailemde kimse sağır ve dilsiz değilken bu dili niye bildiğimi kimseye söylemedim.

    Ama onun için bir yazı yazdım. Eğer okuma istersen.

    kimim demek istemiyorum :D

    YanıtlaSil
  3. yazıyı okuyunca direk aklıma al pacino'nun oscar aldığı scent of a woman (kadın kokusu) filmi geldi :)

    YanıtlaSil
  4. Bu güne çok güzel gitti bu yazı.
    saatşu anda 23:30.
    Günü bu hikaye ile tamamlamak şahane.
    Ellerine ve yüreğine sağlık Vildancığım.

    YanıtlaSil
  5. çok iyi etmişsin gitmekle ve öyle bir aşk hikayesini anlatmışsın ki.. tam da 14 şubat için olmuş.. kalemine..yüreğine sağlık..

    YanıtlaSil
  6. Güzel bir hikaye. Adamın ailesini hiç anlamıyorum yani. Hani hayatı zor geçecek diye üzülürsün, o kadar. Bu kadar direnmeye ne gerek var.

    YanıtlaSil
  7. ne kadar güzel bir bilglendirme.yine ne güzel bir anlatım :)

    sevgiler...

    YanıtlaSil
  8. Yüreği ile görebilmek,öylesine güzeldi,teşekkürler Hayal kahvesi,sevgiyle kal...

    YanıtlaSil
  9. Günümüzün aşıklarına anlatmak lazım bu tür hikayeleri...

    Etkileyici...

    YanıtlaSil
  10. Ne yapıp edip konuyu sevgililer gününe köprülemişsin ya, bravo diyorum :))) bu hikaye gibi daha neler vardır kimbilir HayalKahvem.. geldiğimde beni de götürür müsün oraya? Şiir dinletisi yaparız belki :)
    Eline sağlık, sevgiler,

    YanıtlaSil
  11. Selam Bolat, Altınokta Körler derneği ikinci evim:)) Hepsini çok seviyorum. Çoook!

    YanıtlaSil
  12. Selam Adsız, tanıdım sizi:) Ve okudum ilgili yazınızı. Ne iyi yapıp öğrenmişsiniz. Keşke sevildiğini bileydi diye düşünüyorum.

    Dün gece Paris, Je t'aime'yi seyrettim. Filmin bir bölümünde görmeyen bir çocukla gören bir oyuncunun aşkı film ediliyordu. Daha önce de seyretmiştim bu filmi. Hiç aklımda kalmamış bu bölüm biliyor musunuz? Şimdi görmeyenleri daha iyi tanıyorum ya filmin en çok bu bölümüne bayıldım.
    Çok güzeldi. Tavsiye ederim.
    Durumunuzu benimle paylaştığınız için teşekkür ederim.
    Sevgiler.

    YanıtlaSil
  13. Selam Met, Of... Kadın Kokusu var ya... O filme bayılırım. Tekrar tekrar seyredebilirim. New büyük oyuncudur Al Pacino... Şahane oynamıştır. Teşekkürler Met:)

    YanıtlaSil
  14. Selam Dostça, valla haklısın galiba. Sevgililer Günü diye yer gök inliyor. Çoğu palavra aşklar olmasın inşallah:) Bu ise gerçek aşk işte.
    Var mı böylesi! Sağolasın.

    YanıtlaSil
  15. Selam Dayatılanla Yaşamak, ben her hafta Altınokta Körler Derneğine gidiyorum. Herkesin kendi çevresindeki altınokta derneklerini bulup gidip tanışmalarını çok ama çok istiyorum:) Sevgiler.

    YanıtlaSil
  16. Selam Şule, aslında yazı çok uzamasın diye konuyu kısa kestim. Ama ne olmuş sonra biliyor musunuz?
    Çocuğun annesi hastalanmış ve Sibel Hanım elleriyle bakmış kayınvaldesine:) Kimin kime muhtaç olacağını kim bilebilir? Ne oldum dememeli ne olacağım demeli öyle değil mi? Çok hoş ve bir o kadar da hüzünlü bir aşk hikayesi.
    Mutlu son çok şükür:))
    Sevgiler.

    YanıtlaSil
  17. Selam Ceren, müthiş gerçekten:)
    Sevgiler.

    YanıtlaSil
  18. Selam Okuryazar Naneşekeri, teşekkür ederim:) Sağolun.

    YanıtlaSil
  19. Selam Neyire, siz de sevgiyle kalın:)
    Sağolun.

    YanıtlaSil
  20. Selam Annemahsustan, çok etkileyici bir hikaye sahiden:) Hem de gerçek hikaye... Teşekkür ederim.

    YanıtlaSil
  21. Selam Momentos, şahane bir fikir!
    Tez zamanda gerçekleştirelim bunu. Dernekte şahane bir şiir dinletisi yapalım. Tamam. Hemen kolları sıvamalısın:)) Sağolasın.

    YanıtlaSil
  22. Selam Güven, çok hoş dernekleşmek. Ve dernek yoluyla engelleri ortadan kaldırabilemek. Sağolun.

    YanıtlaSil
  23. Selam Don Kişot Mu olmalı, insan karşısında kendini görür derler. Siz kendi yüreğinizi görmüş olmalısınız:)
    Sağolun.

    YanıtlaSil