22 Nisan 2013 Pazartesi

Ve Modern Şiir Ve Kurtlarla Koşan Kadınlar Ve Mavi Sakal


Elimde Kurtlarla Koşan Kadınlar adlı bir kitap var. Bugünlerde kadın meselesiyle ilgili bir kitap okumaya ihtiyaç hissettim. Kısmetime bu kitap denk geldi. Galiba niye bu kitabı okumaya niyetlendiğimi anlatmadan, konuya gene bodoslama girdim.

Bak şimdi... Üşenmedim, gözümde büyütmedim, edebiyatçı mıyım, ne işim var Bilgi Üniversitesi'ndeki Modern Türkçe Şiire Yeniden Bakmak adlı programda demedim, tam  altı hafta, her cumartesi günü, İstanbul'a gittim. Ömrümde tek dize şiir yazmamış biriyim. Ama çok şükür şiirden etkilenen bir bünyeye sahibim. Şiirin menzilinde dolaşmayı çok seviyorum. Metin Üstündağ'ın söylediklerine aynen katılıyorum: "Şiir fesleğen çiçeği gibi. Geçerken eliniz değer, müthiş bir koku; genziniz bayram eder. Şiirin az okunması değil mesele, hayatımızdan iyice çekilmesi acı. Şiir sadece sözcüklerle yazılmaz. Bazen bir jest, bir mimik, bir ince marifet de şiir olabilir. Katır kutur bir hayat yaşıyoruz. Mizah ve şiir bu hayatı biraz inceltmeye çalışıyor." Şiirin hayatımın içinde olmasına ihtiyacım var. Şiirsiz bir hayat yavan geliyor bana... Şiirle ruhumun beslendiğini hissediyorum.

Edebiyatçı olmasam, şiir yazmasam bile, madem Orhan Kahyaoğlu böyle bir şiir programını, akademik bir ortam içerisinde koordine etmiş, üstelik ücretsiz, kaçırır mıyım? Elbette güle oynaya gittim. Her hafta, her bir anlatıcıyı tüm merakımla dinledim. Nefis bir programdı. Emeği geçenlere çok teşekkür ederim. İyi ama... Son haftaya kadar tek kadın şair adı geçmedi. Ne fena!.. İlk kez 1970-80 arası şiirde, çok şükür Gülten Akın devreye girdi. Onca sene niye hiç kadın şair çıkmamış memleketimde peki? Erkeklerin yazdığı her şiir,  kadın duygularına tercüman olabilir mi? Önümüzdeki hafta 1980 sonrası şiirde ise anılacak pek çok kadın şair olacak elbette... Yeterli mi? Bu vaziyete fena halde dertlendim. Neyse işte... Kurtlarla Koşan Kadınlar'ı okumak iyi gelecek bana... Öyle düşündüm. Çünkü bilindiği gibi insanlık tarihi boyunca bastırılmış, örselenmiş kadınların durumunu sosyal, kültürel ve ekonomik açıdan ele alan çok sayıda inceleme var. Kurtlarla Koşan Kadınlar bence farklı bir kitap. Yazarı Dr. Clarissa Estes bir şair, psikanalist ve geleneksel öykü derleyicisi. Kitabın arka sayfa açıklamasında kitapla ve yazarla ilgili şöyle bir açıklama var: "19. yüzyılla birlikte insanlığın doğadan kopuşu ve duygulara yer vermeyen kapitalist bir endüstri çarkının içinde kayboluşundan yola çıkarak, kadınların yapması gereken ilk şeyin içlerindeki doğal sesi keşfetmek olduğunu söylüyor ve kadınların içlerinde yatan sınırsız güç ve yaratıcılığın, kurtların doğal yabanılığında yattığı savını ileri sürüyor. Kadınların çoğu zaman farkında olmadan içselleştirmek zorunda bırakıldıkları eziklik ve yetersizlik duygusuna, bastırılmış cinsel güdülerine çok değişik bir malzemeden yaklaşıyor. Masallar! İnsanlığın ortak bilinçaltının aynaları olduğunu düşündüğü masallar aracılığıyla kadın psişesinin derinliklerine iniyor ve bir çok açmazdan kurtulmalarına yardımcı olacak masal tadında terapiler uyguluyor."

Ne yalan söyleyeyim,  farklı kültürlerden derlenen masallar üzerinden, kadim kadın meselesi hakkında yazılanları okumanın bana iyi geleceğine, bir nevi ruhsal vitamin işlevi göreceğine inanıyorum. Bu kitap bir solukta bitirilebilecek kitaplardan asla değil. Zihnimi silkeleye silkeleye, iyice sindire sindire okumaya niyetliyim. İlk okumaya başladığım öykü Mavi Sakal... Az buçuk farklılık gösterse de dünyanın değişik coğrafyalarında hep bilinen Mavi Sakal masalını okuyunca, aklıma öncelikle Murathan Mungan'ın Yedi Kapılı Kırk Odası'nda anlattığı Mavi Sakal novellası geldi. Elimdeki kitabı bıraktım. Nedense Murathan Mungan anlatımıyla Mavi Sakal masalını tekrar okumaya heves ettim. Sonra.... Gecikmeden Kurtlarla Koşan Kadınlar arasına katılıvereceğim.

Görüyor musun? Şiir programına gittim. Program koordinatörü böyle bir sonuç düşünmüş müydü bilmem ama...  Kurtlarla Koşan Kadınlar'a katılmak üzereyim:)

Du bi... İyisi mi önce Mavi Sakal'dan bir şarkı dinleyeyim:)

"Neden soruyorsun
Nereye gideyim
İki yol var demiştim
Hangisini seçeyim
Korkma bebeğim hepsinin sonu aynı
Çok yukarlarda biri mumları yaktı "


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder