1 Şubat 2015 Pazar

Fakat Müzeyyen, Bu Kitap Sevdiğim Filmlerin Resmi Geçidi...


  


  

“Geri Grant amcamın, bir yandan esas kız Oldrey Hepburun’u, Cames Koburun kazması ve diğer katillerden korurken, öte yandan çeyrek milyon doları film boyunca arayıp, ta ki final sahnesinde, pul pazarını gezerken işe uyanması gibi, vaziyet netleşmişti. Aradıkları para evde, esrarengiz çantadan çıkan mektup zarfının üzerinde, pul biçiminde sıralanmış, aheste yatıyordu. Çeyrek milyon dolar, günlerce gözlerinin önünde durmuş, onlar geğik gibi bakmışlar ve bu arada  bir sürü adam papaz olmuş, sel gibi kan akmıştı.” (s.14)
  






 “Ufaklık yanıma geldikçe aklıma, Cak Nikolson denen koca ağızlı herifin, yeni romanını yazacak yazar rolünde, karısını ve çocuğunu alıp, dağ başında bir otele kışlık bakıcı olarak yerleştiği ve bir süre sonra kafayı yediği film geliyordu.  Filmin son sahnesinde, herifin film boyunca aynı kelimeyi on yedi bin kere yazmaktan başka bir bok yemediğini ve eline balta alıp, karısını ve çocuğunu kovaladığını görüyorduk.” (s.17)






"İçimden bir ses bana, Cak Lemon ve Sokak Kızı İrma diyordu. Cak denen herif, kerhane sokağına yeni atanmış kuş ve gerzek bir polis olarak, orospu İrma ile tanışıyor, kadına aşık oluyor, polis kimliğinin dışında başka ve gizli bir kimlik ile İrma’nın hayatına müşteri rolüyle giriyor ve kadının başka bir müşterisi olmasına izin vermeyecek ölçüde hayatını kaplamaya çalışıyordu. Müşteri rolüne para yetiştirebilmek için, mezbahadan tut, bilmem nereye kadar bir sürü işte çalışıyor ve İrma’nın koynuna girdiğinde, yastığa bir karış kala havada uyuyordu.” (s.18)






"Böyle olmasını istemezdim ama hep olurdu. Dünyanın bütün Kızılderilileri yenilir, Spartaküs kaybeder, gün batarken sararır, kuşa döner, Sadri Alışık denen hergele, her filminde ağlardı. O ağladıkça, ben de ağlardım. Nedenimi bilmez, ağlardım. Ağladıkça Sadri’ye kıl kapar gıcık olurdum. Üçüncü şahıs olarak kalışına, hep gidici kadınları sevişine, bu gidiciliklerin mecburiyet gibi duruşuna, Sadri’nin bu mecburiyetlere, giden kişinin özgürlüğü gibi bakıp, ona ihanet etmemek için kendine ihanet edişine….” (s.19)

GİZLİ NOT Cumartesi günü, "bi lodos lazım şimdi bana, bi kürek, bi kayık" tadındaydım. Kadıköy'den motora atladığım gibi, pıtı pıtı Eminönü'ne geçtim. Tramvaya bindim. Ver elini  dünyanın en güzel AVM'si... Neresi mi? Neresi olacak? Kapalıçarşı tabi! Size bir şey söyleyeyim mi, Kapalıçarşı tek kelimeyle gene büyüleyiciydi! Anlatacağım bir ara... Başka bir şey anlatmak istiyorum şimdi... 

Kapalıçarşı dönüşü, tabanvayla Eminönü'ne indim ki o ne? Deniz seferleri iptal edilmiş. Hoppala! Niye? Öğrendim. Lodos sebebindenmiş. Ah!.. "Bi lodos" istedim ya...  Demek felek ricamı kabul etmiş. Önce yüzümü gökyüzüne çevirdim, sağ elimi yüreğimin üzerine yerleştirdim. Sonra başımı öne eğdim. "Eyvallah" dedim. Kaderime gülümsedim. Ahaliye sordum. Eminönü'nden Taksim'e,  Taksim'den Kadıköy'e dolmuşlar varmış. Şahane! İlk dolmuşa atladım. Hemencik çantamdaki kitabı çıkardım. Okumaya başladım.


Sabah Kadıköy'de kitapçıda dolanırken bir kitap ilgimi çekmişti. Yazarı İlhami Algör'dü. Ömrümde işitmemiştim. Kapağında bir gözü  Sadri Alışık bakan bir kadın çizimi vardı ya, o göze ve hüzünlü çizime kapılıvermiştim. Satın alıvermiştim. Tek sayfasını aralamadan çantama atıvermiştim. Dolmuşa binince, hemen kitabı açtım. Okumaya başladım. Bu kitap, hikaye değil, adeta sevdiğim filmlerin resmi geçitiydi. Çok eğlendim. Eve gelince üşenmedim. Nanananoom... Buyrunuz... Filmlerle ilgili cümleleri tek tek bulup, çıkarıverdim.

Çok Gizli Not: Bir ara gene üşenmeyip, kitaptaki şarkı sözlerini de yazacağım:)
 

20 yorum:

  1. Çooook başarılı olmuşşşş! Bayıldım :)

    YanıtlaSil
  2. Yanıtlar
    1. Merak eden, alır okur di mi:)
      Okuyunca, zihnin arka sokaklarında kalmasın e mi?

      Yorumunuzu merak ediyorum çünkü:)

      Sil
  3. Eminönü, Kapalıçarşı kısacası tarihi yarımada gezemeye doyamadığım yerlerden biri :)
    Bu arada Audrey Hepburn'e nedense bir türlü ısınamadım ben :(

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Gamze, Kapalıçarşı'yla ilgili bir yazı yazma niyetim var.
      Fırsat bulabilirsem inşallah:)

      Audrey Hepburn'lu filmler şekerdir oysa... Niye ısınamadınız acaba:)

      Sil
  4. Hamiş (Ayşe Arman'dan esinlendim): Evimizin salonunda bulunan kitap tablamda (simitçi tablası gibi), başlayıp ta bitiremediğim, alıp ta henüz kapağını bile açamadığım onlarca kitap bekliyor. Akşam eve gelince yemek, aile ile sohbet filan derken kitapları 10-15 sayfa okuyunca uykum geliyor, neden acabaaaaaa.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Ankara Havası, yorumlar çakışmış sanırım. Simitçi tablası gibi kitapların beklemesi güzeldir, boşverin.
      İlla vakti zamanı vadır... Benim de beklemekte olan çoook kitabım var:)
      Kitap okunmadan, nesne olarak bile güzeldir. Varlıkları yeter. Gün ola harman ola... İlla bir gün ilgi çekerler:))

      Sil
  5. Bu kitabı okuyup da aynı yazarın "Albayım Beni Nezahat ile Evlendir" adlı romanını okumamak olmaz.

    YanıtlaSil
  6. Kitap içinde renkli ve farklı hayatlar barındırıyor gibi. Bu post da öyle olmuş. Devamını bekliyoruz :)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Evet Dilek, kitap içindeki şarkı sözleri de ayrı bir yazı konusu...

      Ayrıca, mekan İstanbul ve bir gün kitaptaki adreslerin izini süreceğim. Çok renkli bir kitap yani.
      Diline de bayıldım. Tam benlik:)

      Sil
  7. Sevgili Hayal Kahvem,
    Salondaki kitap tablamda (simitçi tablası gibi) başlayıp ta bitiremediğim veya satın alıp ta okumaya fırsat vermediğim onlarca kitap var. Seni çok kıskanıyorum bu yüzden......
    Arkadaşım lodos başlamadan bile havada rüzgar vardı mutlaka, Kadıköy'den Eminönü'ne kış günü motorla pıtı pıtı geçmek ciddi çılgınlık......,

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Çılgınlık ruhumda var Ankara Havası:)

      Bizim rüzgarla özel bir narenliğimiz var. Anlatılacak gibi değil.
      Sorular sorarım rüzgara... Bak, narenliğimiz aynen şu şarkı sözü gibidir:)

      "penceremin perdesini aralandıran rüzgar
      denizleri köpük köpük dalgalandran rüzgar
      gir içeri usul usul beni bu dertten kurtar
      gir içeri usul usul beni bu dertten kurtar
      yabancısın buralara nerelerden geliyorsun
      otur dnlen basucuma belliki çok yorulmussun
      bana esmeyi anlat,bana sevmeyi anlat
      bana esmeyi anlat ,esip gecmeyi anlat

      anlat ki çözülsün dilim, ben rüzgarım demeliyim
      rüzgarlığı anlat bana
      senin gibi esmeliyim"

      Böyleyken böyledir:))

      Sil
  8. Leman Sam'ı çok severim ama ben Candan hayranıyım.

    biliyorum sen bir meleksin 
    seni sevmem için gönderildin 
    biliyorum sen bir meleksin 
    son demlerimde çıkageldin 

    yüzümü güldürdün başımı döndürdün 
    acımı dindirdin yolumdan çevirdin 
    eğlendirdin sakinleştirdin 
    ehlileştirdin ve daha bir sürü şey.. 

    canım mısın sen benim misin 
    her şeyim misin sen 
    hoş geldin melek 
    sefalar getirdin 

    ya gelmeseydin yetişemeseydin 
    beni bulamasaydın ne yapardım 
    yarım kalırdım melek


    YanıtlaSil
  9. :) Tatlı kadınsın vesselam:))

    YanıtlaSil
  10. Çok sevindim yazılarınıza başladığınıza

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Teşekkür ederim Adsız.

      Keşke vakit bulup itinayla yazılar yazabilsem:)

      Sil
  11. Ah şu kitaplar ile ilgili yazılan yazılar, her zaman içerisinde merak. Acaba bu kitabı okuyabilecek miyim.. Sıraya aldım. :)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Küçücük kitap zaten Servet. Okuması kolay... Öne alıverin:)

      Sil