14 Haziran 2015 Pazar

Aşk Vurgunu Bir Yazar Ve Bir Aşkın Tarihi


Türk edebiyatının ilk psikolojik romanı kabul edildiğini bildiğim için satın aldığım, yıllardır kitaplığımda okumamı beklemekte olan  Eylül romanından değil de  Bir Aşkın Tarihi adlı kitabıyla    Mehmet Rauf'un yazdıklarını  nihayet okumaya başladım.

Kitap, Bir Aşkın Tarihi, Menekşe, Böğürtlen ve Bir Zambağın Hikayesi bölümlerinden oluşuyordu.  Az önce bitti.

Yazar,  Bir Aşkın Tarihi'nde   sahiden  biteviye aşk terennüm edip, kavuşmasız, sarılmasız sevdaları anlatırken son bölümünde birdenbire erotik hatta pornografik anlatıma geçti. Sanırım yazarın yaşadığı ve kitabın geçtiği zaman psikolojimi etkiledi... Arada durup, "Nasıl yani?" "Yok artık daha neler!" "Binlerce kasırga aşkına!" diye mırıldana mırıldana okudum.

Servet i Fünun edebiyatının en önemli romancılarından kabul edilen, 1835 ile 1931 yılları arasına yaşamış olan  Mehmet Rauf, o tarihlerde  böyle bir öykü nasıl yazmış, nasıl yayımlanmış inanın şaştım kaldım.

Selim İleri'nin, Mehmet Rauf için "Aşk Vurgunu Bir Yazar" dediğini yeni öğrendim. Mutlaka akademisyenler Mehmet Rauf ve   yazdıkları üzerine araştırma yapmışlardır diye düşünüyorum. Neler  yazdıklarını çok merak ediyorum.  

Sanırım  Türk edebiyatının ilk psikolojik romanına geçme vaktim artık geldi. Du bakalım...  Bu şaşkınlıkla  ara vermeden Eylül'ü okumaya  niyetliyim.



11 yorum:

  1. Servet-i Fünun Edebiyatı yüzünü tamamen Avrupai tarza çevirdiği için maksatları Batılı tarzda roman yazmak olmuştur . Her yönüyle ve Şiddetle Batılı Roman Tarzını benimsemiş uygulamaya çalışmışlardır . Bu Yüzden Tanzimat'ta beraber Başlayan Batılılaşma hareketleri Fünun'cularda çok daha aşırı bir seviyeye ulaşılır . Mehmet Rauf'un cinselliği böylesine aleni anlatması batılılaşma temayülünün ve Avrupai bakışın rahatlığındandır.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Delal, keşke okuldayken derslerle daha çok ilgilenseymişim. O zamanlar böyle Servet-i Fünun, Edebiyat ı Ceride tadında kelimeler bile tüylerimi diken diken ederdi. Ezbere boğdular, lezzetini aşılamadılar. Eğitim sistemi edebiyatı asla sevdirmedi. Çok can sıkıcıydı tabii:)

      Senin yorumun da öğretmen edasında olmuş biliyor musun:) Olsun varsın. Artık bu kelimeler beni korkutmuyor. Bilakis iyiden iyiye ilgimi cezbediyor.

      Haklısın. Düşünsene 1900 lü yılların başındayız. Memlekette çeviriler başlamış. Edebiyata ilgisi olanlar Avrupa dan gelen kitapları ya çeviriyorlar ya da çevirilerini okuyorlar. Elbette etkileniyorlar.

      Servet-i Fünun edebiyatı yazarları eserlerini verirken, yüksek zümreye, aydın kesime hitap etmeyi amaçlamışlar. Mesela karamsarlık hepsinin belirgin yanıymış. Eserlerinde işledikleri temalar ise realiteden kaçış, hayat-hakikat tezatı, karamsarlık, tabiat ve kadınlarmış.

      Sanırım, Mehmet Rauf kitaplarında daha çok kadın erkek ilişkileri ve aşkı işlemiş. Oldukça cüretkar öyküler yazmış. O dönem için başka örneği var mı bilmem?

      Sil
  2. Ben bu tarz kitaplar okuyamıyorum :( Çok üzücü ama bir türlü olmuyor işte.
    Yarım bırakmayı da sevmediğimden hiç başlamıyorum :(

    Okuyan görünce de pek mutlu oluyorum :) İyi okumalar, bol keyifler

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Pembe Deniz, bu tarz kitaplar derken, eski zamanlarda yazılan kitaplardan mı bahsediyorsun?
      Eğer öyleyse, korkmadan denemeni öneriyorum. Sıkıldığın zaman yarım bırak, dert değil. Ama dene lütfen...
      İlla dimağında enfes tatlar bırakacak yazarlara denk geleceksin. Eminim:)

      Sil
  3. Servet-i Fünûn döneminin en önemli yazarlarından biri olan Mehmet Rauf'un biyografisinden özel hayatında çapkın bir zat olduğu anlaşılmakta. Bu nedenle ve Avrupai bakışın (Fransız ekolüyle) etkisi ile olsa gerek cinsellik içerikli romanlar yazma modasını başlatmış Bir Aşkın Tarihi kitabıyla .....
    Paris'e gittiğim zaman Seine nehri üzerindeki köprülerde dururum saatlerce. Özellikle1900'lü yıllarda Paris'e seyahat eden ve uzun süre oralarda yaşayan türk yazarı, ressamı, erkekleri, kadınları düşünürüm. Onları derinden etkileyen Fransız kültürünün izlerini duyumsamaya çalışırım.....

    YanıtlaSil
  4. Keşke 1900 lü yıllarda Paris'te yaşayan Türk yazarlarımızla ilgili bir yazı yazsan da okusak Hayalcinin Arkadaşı:)

    Halihazırda Mehmet Rauf'un Eylül'ünü de bitirmiş bulunmaktayım. Bayıldım:) Yazarın hayatını ve hakkında yapılan akademik araştırmaları çok merak ediyorum. Ne diyorum biliyor musun, keşke karşılaştırmalı edebiyat okusaymışım:)

    YanıtlaSil
  5. Bak bu konuda bende aynı fikirdeyim seninle.....
    Lisede okurken aklımdan geçmişti edebiyat fakültesine gitmek, malumunuz mahalle baskısı neticesinde bu mümkün olmadı.
    Fakat sayende karşılaştırmalı edebiyatın şahaneliğini keşfettim. Yazarla empati yapmak, bilimsel analizlerle yeni çıkarımları keşfetmek çok etkileyici.....

    YanıtlaSil
  6. Edebiyat müthişmiş sahiden Hayalcinin Arkadaşı. Hele okuduğum kitapların akademik çözümlemerini okumayı alışkanlık edinmeye başladım. Bambaşka mecralara sürüklüyor... Şaşırtıyor... Hatta okuduğum kitaba tekrar göz atma hevesi veriyor.
    Seviniyorum.

    YanıtlaSil
  7. Hayal kahvem Ayıptır söylemesi benim branşım Türk dili ve Edebiyatı dilim direk Mehmet kaplan'ın tanımlamalarına gidiyor :)) müfredat Edebiyatıyla edebiyatı sevmek çok mümkün olmuyor zaten bunu aşan hocalar çok az . Keşke başka türlü olsa ve tüylerimiz diken diken olmasa:) Mehmet Rauf'un Fransız bir yazardan çevirdiği tiyatro eseri var fakat Osmanlıca henüz çevrilmedi bu sene çevrilecek arkadaşlar Tarafından. 19. Yüzyılda böylesi konuların işlenmiş olması bazen ilginç gelebiliyor evet :)

    YanıtlaSil
  8. Delal... Edebiyatçısın öyle mi? Binlerce kasırga aşkına! Sahi mi:)

    YanıtlaSil
  9. Evet sevgili hayal kahvem :))

    YanıtlaSil