15 Kasım 2019 Cuma

ANLATICI


Halil Gökhan hakkında Hayal Kahvem'e  yazdığım ilk yazı, tesadüfen denk gelip okuduğum Erkekler Cennetinde Son Tango adlı kitabıyla ilgiliydi.  link

Yazar, o kitapta  diyordu ki: "Bu kitabın sonunu sakın kimseye söyleme! Eğer söylemezsen kitap sana büyük iyilikler yapacak. Özellikle başkalarının bilmemesi gereken, sadece senin bilebileceğin şeyleri söylemediğin için seni koruyacak."  Kitaplara inanırım.

O yazımda dilim döndüğü, elim yettiğince romanın konusunu izaha girişmiştim. Lakin söz dinlemiş, kitabın sonunu kimseye söylememiştim. Sonrasında Halil Gökhan'ın tüm kitaplarını okuduğum gibi, sosyal medyada takip eder oldum. Vee zaman su gibi akıp gitti. 

Bugün...
Haftanın son çalışma günümün son saatleriydi.  Feci bir hafta geçirmiştim.  Sıkıntı üstüne sıkıntı. Dert üstüne dert. Aksilikler havada uçuşuyor, sorunların ardı arkası kesilmiyordu. Elbette muazzam gayretler sarf ederek çoğunu halletmiştim. Lakin harap haldeydim.  Yeminle... "Ben yoruldum hayat, gelme üstüme. Diz çöktüm dünyanın namert yüzüne. Gözümden gönlümden düşen düşene...."  vaziyetindeydim.  

Ofisteki odamda, dirseklerim masamda,  ellerim yanaklarımda, dış dünyayla tüm rabıtamı kesmek niyetiyle öyleecee sus pus oturuyordum.  Taaaa ki,  masamda  duran kargo paketini  açana kadar!

Bir vakitler sosyal medyada Anlatıcı adlı bir derginin tanıtımına denk gelmiştim. , "Anlatıcı, anlatanlar, anlatmayı sevenler ve dinlemekten, okumaktan büyük haz alanlar için ne sihirli kelimedir." diye başlayan yazılar ilgimi çekmişti. Derginin  e-öykü yayını olacağı gibi, abonelik durumunda basılı formuna erişmek mümkün olacaktı. 

Derhal iletisim@kafekultur.com'a , e-posta atarak kişisel bilgilerimi gönderip, aboneliğe başlatacak işlemlerle ilgili bilgi almıştım.  ANLATICI öykü dergisinin 9 sayı yıllık abonelik bedeli 129.-TL idi. Havalemi yapıp abone olmuştum. Unutmuşum.

Halil Gökhan'ın yayınevi olan Kafekültür Yayınları'nın ilk profesyonel, satışlı "e-dergi"si Anlatıcı'nın abone olduğum için  basılmış formu işte  tam da bugün o bedbin anımda elime gelmişti. Derginin  kapağını uzun uzun seyrettim. Sonra gözümü kapattım. Bir sayfayı araladım. Baktım. Yusuf Eradam'ın Terapi Bebekleri adlı öyküsü. 

"Her şeyden önce kendimizi düşünmekten, kendimizi korumaktan vazgeçtiğimiz zaman, işte o zaman gerçekten de kahramanca bir bilinç dönüşümünden geçeriz." Joseph Campbell'in cümleleriyle başlamış.  Öyküyü bir solukta okudum. İyi geldi.  Şifalandığımı  hissettim.

Halil Gökhan'ın ilk okuduğum kitabının sonunu kimseye söylemediğim için kitap bana iyilik etti, beni korudu diye hayal ettim. Gelmişimi, geçmişimi, geleceğimi düşünmekten vazgeçtim. Tüm merakımla Anlatıcı'daki diğer öyküleri okumaya devam ettim. 

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder