Hiç aklında yokken bir şey olur ya…
Hiç beklemediğin bir anda, hayat sana usulca bir hediye uzatır.
Sıradan, telaşsız bir gündü. Yoldan geçerken gözüm bir afişe takıldı.
Pulp Fiction.
Benim çok sevdiğim… ama sinemada hiç izleyemediğim filmi...
Önce bir duraksadım.
Afişe biraz daha yaklaştım.
Yok canım, dedim içimden.
Ama evet… gerçekten oradaydı.
30 yıllık film, bizim şehrin sinemasında oynuyordu.
O kadar şaşırdım ki… inanamayıp içeriye girip sordum.
Ve cevap netti: Evet, gösterimde.
Bir şey oldu o an.
İçimde hafif bir titreme, bir heyecan, bir tuhaflık…
Sanki evren bana küçük, tatlı bir sürpriz hazırlamış gibiydi.
Bir armağan gibi.
Bir ikram gibi.
Durup dururken.
Hiç aklımda yokken.
Bir filmi bu kadar çok sevmiş, ama asla sinemada izleme şansı bulamamıştım.
Şimdi, tam karşımdaydı.
İşte bu his…
Hiç aklımda yokken denk geldiğim,
Bu tuhaf, sıcak, içimi hafif ürperten, için için neşe veren bir sürpriz...
Bunun bir adı var mı?
Veya başka dillerde karşılığı?
Belki saudade derler buna — geçmişte olup bitmiş ama hala derinlerde hissettiğim bir şey. Sanırım bu kelime tam uymadı... Saudade aşk üzerine derin duygusal durumu anlatıyor olmalı.
Belki Japonların natsukashii'si gibi — tatlı bir nostalji.
Belki de hayatın, küçük bir tebessümle bana, benden sana hediye, demesidir. Olabilir mi?
Türkçe'de karşılığı var mı peki?
Biletimi aldım. Kırmızı koltuklardan birine oturdum. Sinemanın ışıkları karardı. Film başladı. Hayatın gelmişini geçmişini unuttum. Beyaz perdenin o muazzam illüzyonuyla usulca filmin mecrasına aktım.
Bayıldım, ne güzel anlatmışsınız. Bazen o hissi ben de yaşıyorum ve ne demek istediğinizi gayet iyi anlıyorum. Ve bunu böyle bir yerden ele alıp o anın tadını çıkarmanız ne hoş ! Dilerim evrenin size hediye ettiği bu anlar çoğalsın :)
YanıtlaSilAnnabell, amiin:)
Sil