fatma aliye etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
fatma aliye etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

5 Nisan 2018 Perşembe

Memleketim Kadınlarının İzini Sürmek...


Mart ayı Toplumsal Tarih dergisinde Var İle Yok Arasında Bir Entellektüel Osmanlı Kadını Hatice Zinnur (1883-1923) yazısıyla dikkatimi çeken Senem Timuroğlu'nun izini sürmeye başladım.  Özyeğin Üniversitesi Sosyal Bilimler Fakültesi'nde hocalık yapmakta olan Senem Timuroğlu doktora çalışmalarını Ankara Üniversitesi'nde, Toplumsal Cinsiyet ve Kadın Çalışmaları programında ve Sorbonne Paris IV Üniversitesi'nde Fransız Edebiyatı ve Karşılaştırmalı Edebiyat bölümünde tamamlamış. 

Osmanlı döneminde Avrupa'yı gezen kadın seyyahlarımız olduğunu, inanın bu yazıyı okumadan önce bilmiyordum. 2. Abdülhamid döneminde, 1908 devriminden önce, haremden kaçan  Osmanlı kadınlarımız varmış öyle mi? Ne yalan söyleyeyim, çok sevindim.  

Bir Fransız gazeteci olan Marie Lera Osmanlı kadınları hakkında araştırma yapmak için İstanbul'a gelmiş. O zamanlar İstanbul'da yaşamakta olan Pierre Loti'nin tavsiyesiyle, Nuri bey'in evinde kalmış. Hariciye Başkatibi olan Nuri Bey'in dört kızından biriymiş Hatice Zinnur. Pierre Loti'le birlikte Osmanlı kadınlarının özgürlük mücadelesi için işbirliği yapmışlar.  Fransız gazeteci Marie Lera, erkek takma adıyla (Marc Helys) diye  yazılar yayımlamış. Pierre Loti, 1906 yılında Zinnur'un adını Zeynep, Nuriye'nin adını Melek, Mach Helys'inkini Cenan olarak değiştirip, üç kadının yaşamlarını kurguladığı Les Desenchantees adlı roman yazar. Bu romanla mutsuz Osmanlı kadınlarının sesini Avrupa'da duyurur. Roman kahramanlarının gerçek kimlikleri Avrupa basınında merak konusu olur. Hatice Zinnur ve kardeşi Nuriye roman yayımlanmadan önce Avrupa'ya kaçmışlar.

Senem Timuroğlu, kadınların erkek tarihinde yer almasının zorluklarını anlattığı bu yazısında, bazı kadınların yaşamının diğerlerinden daha çok yazılmaya değer bulunduğunu anlatıyor.  Örneğin Ahmet Mithat, topluma olağanüstü bir kadını tanıtmak amacıyla 1895 yılında Fatma Aliye'nin biyografisini yayımlamış. Fatma Aliye ise aynı yıl "ünlü" Müslüman kadınların biyografisini yazmış.  "Bu makbul kadınlar, diğer kadınlara rol model olmaları için ön plana çıkarılmış gibidir." diyor Senem Timuroğlu.

Oysa Hatice Zinnur, kocasını hamile haliyle terk edip Avrupa'ya kaçmış. Doğurduğu kız çocuğunu kız kardeşine vermiş. Veremli olmasına rağmen Avrupa'yı tek başına gezmiş.  Yani iyi eş, iyi anne vasıflarına sahip olmayan, toplum normları tarafından "makbul" kabul edilmeyecek bir kadın figürü olarak görülmüş. Zinnur babasının kendileri yüzünden üzüntüden öldüğünü duyunca memlekete dönmüş. Kocası onu kabul etmemiş. Ailesinden eski itibarını görememiş. Kardeşi Mihrinur öldüğünde, gazeteye verilen ölüm ilanında aile fertleri arasında Zinnur'un adı anılmamış. Balkan Savaşı'nda Adapazarı'nda kurulan hastanede savaş yaralıları için hizmet etmiş.  Bir doktorla evlenmiş. Veremden ölmüş. Gazetecilerin yorumları arasında hiç kimse Zinnur'un 1913 yılında kitaplaştırılmış Avrupa izlenimlerinden, Avrupa gazetelerinde çıkan Osmanlı kadınlarının özgürlükleri üzerine yazdığı yazılardan, müzisyenliğinden söz etmemiş. 

Senem Timuroğlu, "Oysa Zinnur, Osmanlı kadınlarının tutsaklığını Avrupa'ya duyurmak gibi ciddi bir iş için Pierre Loti'ye işbirliği yapmış, kadınların özgürlüğü üzerine düşünen,  A Turkish Woman's  European Impressions adlı kitabında  Avrupalı kadınların özgürlük mücadelesini yakından gözlemlediğini görebildiğimiz entellektüel bir Osmanlı kadınıdır." diyor. İlginç bir yazı. Senem Timuroğlu'nun  diğer yazdıklarını merak ettim. İşte buyrunuz... K24'de yazdığı şu yazıya denk geldim. 

"Artık adını koyalım: Feminist edebiyatımızın köşe taşları. Sevim Burak, Leyla Erbil, Sevgi Soysal, Tezer Özlü'nün 1950-1970 arasında zamanın ruhunu sezgisel olarak yakalayarak dünyadaki feminist edebiyat ile eşzamanlı çok güçlü yapıtlar ortaya koyduklarını görüyoruz." diye başlayan yazısına gömüldüm.   BURADA


21 Mart 2018 Çarşamba

Zihnimde Cirit Atan Fikirlerin Verdiği Garip Telaş...


Kadın öğrencileri felsefeye çekme amacıyla, Oxford Üniversitesi Felsefe bölümü bir dizi değişiklikler yapmış. Feminist felsefeyle ilgili yeni bir lisans programı başlatmak için bu bölümde eğitim verecek yeni akademisyenler  görevlendirilmiş. Ne hoş! 

BBC Türk'te "Oxford Üniversitesi'nde feminist felsefe çalışmaları güçlendiriliyor" diye denk geldiğim başlık, acaba son aylarda okuduğum kitaplar sebebiyle mi dikkatimi çekti diye düşünmeden edemedim. 

Çünkü kadınlık vaziyetleri sahiden zihnimi epey meşgul ediyor. Daha önce kadın edebiyatçı, felsefeci, bilim insanı, sanatçı niye erkeklere oranla daha az diye düşünürdüm.  Şimdi diyorum ki, var olanları neden bilmiyoruz?  Mesela lise yıllarımda, edebiyat  kitaplarında niye kadın edebiyatçılar yoktu? Sadece Halide Edip  Adıvar geliyor aklıma... Oysa yeni yeni öğreniyorum ki, mesela Fatma Aliye Hanım(1862-1936),  Ahmet Mithat Efendi(1844-1912) ile birlikte çalışmış. Romanlar yazmış. Ahmet Mithat'ın adını biliyorken, niye Fatma Aliye'nin adını ve eserlerini bilmiyoruz? Gene ellinin üstünde  romanlar yazan, Nazım Hikmet(1902-1963), Ahmet Hamdi Tanpınar(1901-1962), Sabahattin Ali(1907-1948), Orhan Kemal(1914-1970)'le dergi çıkarmış, Ahmet Haşim'in (1884-1933)  yere göğe sığdıramadığı şahane bir kadın yazarımız varmış. Suat Derviş (1903-1972) Niye öğretilmedi? 

Bunları okudukça  anlıyorum ki,  kadın yazarların büyük mücadele vererek  yazdıkları pek çok eser var. Serpil Çakır'ın Osmanlı Kadın Hareketleri adlı araştırma kitabını okuyorum. Bence çok kıymetli bir kitap. Bin bir baskıya  rağmen kitaplar, dergiler çıkaran  kadın yazarlarımızın sayısı azımsanmayacak kadar çok olduğunu öğreniyorum. Niye bilmiyoruz? Kimler kadın yazarları gölgede bırakmak istemiş? Bu vaziyet bir tür cinsiyet ayıklaması mı?

Zihnimde cirit atan fikirlerin verdiği garip telaş... Okuyorum... 



Not- 1. Meşrutiyet Dönemi’nde modern kadını imgesini yansıtan Namık İsmail’in “Sedirde Uzanan Kadın” tablosu –1917

BBC Türk'teki haber BURADA.


10 Mart 2018 Cumartesi

Mart Ayı Okumalarım / Memleketimin Öncü Kadın Yazarlarına Selam Çakış



 Fatma Aliye 1862-1936 


 Halide Edip Adıvar 1884-1964 


 Suat Derviş 1903 - 1972 



Leyla Erbil 1931 - 2013 



                                                       Sevgi Soysal 1936-1976




                                                                   Tezer Özlü 1943 - 1986



 NOT - Adını burada anmadığım  memleketimin diğer  öncü kadın yazarları affetsinler beni, çünkü her birinin hakkı var üzerimde... Cümlesine selam çakmak niyetiyle bu mart bu kadın yazarları ve bu  kitaplarını okumaya niyetlendim. Yattıkları yer nur dolsun. İyi ki benim  coğrafyamda doğmuşlar. İyi ki yaşadıkları tüm zorluklara rağmen yazmışlar.