kısır etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
kısır etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

20 Temmuz 2015 Pazartesi

Istırabı Zevk Edindim. Pancarlı Kısır Pişirdim.

"Pancar sebzelerin en keskinidir. Turp, elbette ki daha ateşlidir, ama turpun ateşi soğuk bir ateştir. Hoşnutsuzluğun ateşidir, yoksa ihtirasın değil. Domates, doğrusu şehvetlidir. Fakat onda da bir su altı akıntısı halinde uçarılığı, havailiği sezersiniz hep. Pancarlar ise korkunç ciddidir.  

Pancar aslında melankolik bir sebzedir. Istırap çekmeye onun kadar isteklisi yoktur. Örneğin insan şalgamı ne kadar sıksa kanatamaz... 

Pancar tıpkı suç yerine geri dönen katile benzer.  Vişnenin havuçla işi bittiğinde ortaya çıkan şeydir pancar. Sonbahar mehtabının kuşaklar önceki, sakallı-bıyıklı, çoktan gömülmüş atasıdır. Fosilleşmesine ramak kalmış! 

Eski bir Ukrayna atasözü vardır: "Pancarla başlayan hikaye şeytanla biter." 

Eh, o riski göze almak zorundayız artık."

Tim Robbins'in Parfümün Dansı adlı kitabının girişinde  yazan pancarla ilgili yukarıdaki cümleler aklıma gelince, eh, ben de o riski göze alayım dedim. Ve sabah işe gelmeden  pancarlı kısır pişiriverdim.  Denemeyen varsa, hararetle tavsiye ederim. 

Yok katile benzer, yok melankoliktir, yok ıstırap çekmeye meyillidir  gibi sözler etseler  bile, hiiiiiiç aldırmam. İşte az önce hepiciğini yedim bitirdim. Pancarlı kısır, hele buzdolabında soğutup yerseniz, lezzeti fevkaladenin fevkinde bir yaz yemeğidir.  Bakın buraya yazıyorum:  Pancarlısına kefilim:)

18 Mart 2010 Perşembe

Hızlı Kısır Yapmak...



Bu akşam kısır yapmak istedim. Oy oy oy! Şöyle bol limonlu, bol sumaklı,baharatlı ve nar ekşili şahane bir kısır. Bezgin bezgin oturmadım. Üşenmedim. Biri yapsa da getirse diye beklemedim, ahlamadım, oflamadım, dayanamadım, kalktım, yüreğimin götürdüğü, nefsimin buyurduğu yere gittim. Nereye mi? Tabi ki sevgili mutfağıma! "Merhaba!" dedim ve girdim. Baktım benim erzak dolabıma. Dedim ki ona: "Selam! Eğer varsa biraz kısırlık bulgurun alabilir miyim acaba?" Bu benim erzak dolabım var ya okadar şekerdir ki tipi. İki camı var üst tarafında, iki incecik tülle gizli. Neden? Çünkü, büyüklerimden öyle öğrendim ben. Dolabın içinde ne kadar erzağım var kimseye gösteremem. Olmaz! Alan var, alamayan var. Bizde adet böyle. Sahip olduklarını sergilemeyeceksin marifet gibi herkese!.. Çok ayıp!


Hemen bulguru yıkadım bol suda. Tabi ki tanelerini şefkatle okşaya okşaya. Hemen aldım yıkadıktan sonra bir kaba. Üzerine birer yemek kaşığı domates ve biber salçası ekledim. Karıştırdım hepsini hemhal oldular.Üzerlerine döktüm kaynar suyu. Bulgur sever çünkü sıcak suyu. Bu onun banyo sefası salça kardeşleriyle birlikte. Kapattım kapağını ve bıraktım yalnız başına salçalı bulguru, şöyle bir rahatlasın, kendini bıraksın diye. Hemen dört beş sap yeşil soğan ve maydanoz doğradım ince ince. Bir limon sıktım. Bulgura baktım. Çekmiş suyunu. Toz karabiber, kırmızı biber, nane, tuz... Amma illa sumak.. illa sumak... Sumaksız kısır asla düşünemem. Limon ve halis zeytinyağı mutlaka. Bu akşam canım nar ekşili kısır istedi. Nar ekşisi de ekledim. Hepsini şöyle bir harmanladım sevgiyle. En son incecik kıyılmış maydanoz ve yeşil soğanları ekledim. Bir daha kaşıkla çevirdim karıştırdım hepsini. Hani benim salatamın özelliği neydi? En son karıştırmalı deli gibi biri. Öyle karştırdım ben de. İçindekiler iç içe geçtiler. Lezzetler birbirleriyle dans ettiler. Aman Allahım bu güzellik ne? Bir kaşık aldım ağzıma çaktırmadan. Off! Lezzeti fevkaladenin fevkinde!...

NOT: Şimdi ben hızlıca kısır yaptım. Hem yedim hem de bloğuma yazdım. Ayıp olmadı değil mi? Canı çeken var, çekmeyen var! Hımm! Bilmiyorum ki!

15 Mart 2009 Pazar

Hızlı Kısır

Bu akşam kısır yapmak istedim.Of of of! Şöyle bol limonlu, bol sumaklı,baharatlı ve nar ekşili şahane bir kısır. Bezgin bezgin oturmadım, üşenmedim,biri yapsa da getirse diye beklemedim, ahlamadım, oflamadım, dayanamadım,kalktım, yüreğimin götürdüğü, nefsimin buyurduğu yere gittim. Nereye mi? Tabi ki sevgili mutfağıma! "Merhaba!" dedim ve girdim. Baktım benim erzak dolabıma. Dedim ki ona: "Selam, eğer varsa biraz kısırlık bulgur alabilir miyim acaba?" Bu benim erzak dolabım var ya, okadar şekerdir ki tipi. İki camı var üst tarafında, iki incecik tülle gizli. Neden? Çünkü, büyüklerimden öyle öğrendim ben. Dolabın içinde ne kadar erzağım var kimseye gösteremem. Olmaz! Alan var,alamayan var. Bizde adet böyle. Sahip olduklarını sergilemeyeceksin, marifet gibi herkese!.. Çok ayıp!


Hemen bulguru yıkadım bol suda. Tabi ki tanelerini şefkatle okşaya okşaya. Hemen aldım bir kaba, yıkadıktan sonra. Üzerine birer yemek kaşığı domates ve biber salçası ekledim. Karıştırdım hepsini hemhal oldular birlikte.Üzerlerine döktüm kaynar suyu. Bulgur sever sıcak suyu. Bu onun banyo sefası salça kardeşleriyle birlikte. Üstüne kapattım kapağını ve bıraktım yalnız başına salçalı bulguru. Şöyle bir rahatlasın,kendini bıraksın diye. Hemen dörtbeş sap yeşil soğan ve maydanoz doğradım ince ince. Bir limon sıktım. Bulgura baktım. Çekmiş suyunu. Toz karabiber, kırmızı biber, fesleğen,tuz... Amma illa sumak.. illa sumak... Sumaksız kısır asla düşünemem. Limon ve halis zeytinyağı mutlaka. Bu akşam canım nar ekşili kısır istedi. Nar ekşisi de ekledim. Hepsini şöyle bir harmanladım sevgiyle. En son incecik kıyılmış maydanoz ve yeşil soğanları ekledim. Bir daha kaşıkla çevirdim karıştırdım hepsini. Hani benim salatamın özelliği neydi? En son karıştırmalı deli gibi biri. Öyle karştırdım ben de. Tüm içindekiler iç içe girdiler. Lezzetler birbirleriyle dans ettiler. Aman Allahım bu güzellik ne? Bir kaşık aldım ağzıma çaktırmadan. Off! Lezzeti fevkaladenin fevkinde!...

NOT: Şimdi ben hızlıca kısır yaptım.Hem yedim hem de bloğuma yazdım. Ayıp olmadı değil mi? Canı çeken var, çekmeyen var! Hımm! Bilmiyorum ki!