İstanbul Kültür ve Sanat Vakfı (İKSV) konferans salonunun giriş kapısının önünde duran uzun boylu görevli, içeriye girmek istediğimi görünce, elindeki listeyi gösterdi ve kibarca sordu:
- Adınız?
- ????
Be.. Benim mi? İnanmıyorum! Rezervasyon mu yaptırmam gerekiyordu?
Alt dudağımın aşağıya sarktığını, çenemin titrediğini hissettim. Zaten nefes nefeseydim. İstanbul Modern'den yokuş tırmanıp İstiklal Caddesi'ne çıkmış, kimbilir kaç kişiye sora sora İKSV'na kadar koşar adım yürümüştüm. Ubor Metenga Buluşmaları'nın başlamasına on dakika kalmıştı. Felek gene yapacağını yapmış, hayalimi gerçekleştireceğim programı hazırlamıştı. Öğlen üzeri Kavacık'taki yeni müşterimle görüşmemi tamamlamıştım. İstanbul Film Festival'i için düşündüğüm biletleri satın almıştım. Dayanamamış İstanbul Modern'deki Van Gogh gösterisine gene girmiştim. Sanki Teras Kafe'de oturmuş, Ren Nehri'nde Yıldızlı Bir Gece geçirmiş, Van Gogh'un 1889 yılında yaptığı bu tabloların eşsiz renkleri ve etkileyici aryaların eşliğinde kendimi yıldızların altında dolaşır varsaymıştım. "Yıldızları ve göklerdeki sonsuzluğu farkedin. O zaman hayat neredeyse büyülü görünüyor." diyen Van Gogh'u dinledim. Sahiden hayat büyüleyiciydi. Başım dönüyordu. Gene sarhoş olup çıkmıştım. Hazır denk düşüp İstanbul'dayken, Tomris Uyar için yapılan buluşmaya gitmeye niyetlendim. O niyetle şimdi İKSV'deydim. İyi ama, kapının önündeki görevlinin elinde tuttuğu uzun listede adım yoktu işte... Sanırım vaziyetim yüzümden ayan beyan okunuyordu. Korkudan büyümüş gözlerle kimbilir görevlinin gözlerine nasıl bakıyordum ki...
-Beş dakika bekleyin. Eğer boş sandalye kalırsa girersiniz merak etmeyin, dedi.
Utanmasam sevinçten boynuna sarılabilirdim. Sanırım bu düşüncem gene yüzümde ayan beyan belirdi. Kapıdaki görevli, herhangi bir yanlış anlaşılacak duruma sebebiyet vermemek için bir adım geri çekildi. Olduğum yerde mıh gibi çakılı bekledim. Beş dakika kala:
Utanmasam sevinçten boynuna sarılabilirdim. Sanırım bu düşüncem gene yüzümde ayan beyan belirdi. Kapıdaki görevli, herhangi bir yanlış anlaşılacak duruma sebebiyet vermemek için bir adım geri çekildi. Olduğum yerde mıh gibi çakılı bekledim. Beş dakika kala:
-Buyrun, dedi. İçeriye girdim. Alt salon tıklım tıklım doluydu. Üst kattaki küçük balkona çıktım. Bir sandalye buldum. Oturdum. Bir edebiyat yıldızını anma şölenindeydim. Sahiden hayat büyüleyiciydi. Allahım, çok teşekkür ederim.
NOT: "Uzanıp Kendi Yanaklarımdan Öpüyorum." Turgut Uyar'ın dizesidir.