9 Mart 2010 Salı

Herşeyin "Görünüşe Göresi" yada "Bana Göresi" Üzerine Hasbihal

Ben var ya bazen tam manasıyla bakar kör olduğumu düşünüyorum. Bazen yol kenarlarında ya da bazı yabani otların fazlaca bittiği yerlerde, ateşe verirler de yakarlar ya hani otları, mutlaka görmüşsündür. Ben çok gördüm. Ne yapıyorlar? O alanı açmak için, bir tırpanla ya da bir makineyle biçeceklerine, ateşe verip o yabani otlardan akıllarısıra kolaylıkla kurtuluyorlar. Böyle yabani otları ateşe verme durumunu gördüğümde, çıkan dumanın havayı kirleteceğinden rahatsız oluyordum ya da yangından sonra o alanın kapkara kalmasından hoşlanmıyordum o kadar. Cık cık cık deyip başımı çeviriyordum. Her şeyin bir “görünüşe göresi” yada “bana göresi” vardı aslında. Görünüşe göre yada bana göre olan biten bu kadardı.

Oysa acılar içinde bir kara duman sarıyordu ortalığı da yanan alan üzüntüden karalar bağlıyordu. Bakıyorum da görmüyordum ki olan biteni. Aklıma bile gelmiyordu o alev alev alanda yaşayan börtü böcek ve hayvanat ne oluyordu ki? Havada bir inleme yada bir ağlama dalgalanıyordu aslında kara kara.. Gitgide ürpertici bir koku sarıyordu ortamı. İyice dinlesek duyabilirdik bence o alandaki sadece otların değil, tüm börtü böceğin ve hayvanatın acıyla çığlık attıklarını. Hızlı koşabilen hayvanlar kaçabiliyorlarmış bazen bu yangınlardan da, en zor kaçanlar hangi hayvanlar oluyormuş biliyor musun? Kaplumbağlar! Kaplumbağalar sık sık çok derin uykuya dalarlarmış ya... Belki de bu yangına tam uykudayken yakalanıyorlar. Bir de bilirsin ya hani çok yavaş yürüyebiliyorlar… Yabani otlarla birlikte o alandaki tüm börtü böcek ve hayvanat da canlı canlı yanıp ölüyorlar. Ne feci bir şey değil mi bu? Böyle bir şey hiç düşünmüş müydün? Ben orman yangınlarında düşünüyordum aslında ama yabani otları yaktıklarında hayvanlar hiç aklıma gelmiyordu ne yalan söyleyeyim. Hani herşeyin bir "görünüşe göresi" yada "bana göresi" durumu var ya.. Çok merak ediyorum bu durumun sana göre nedir görünüşe göresi?..

6 yorum:

  1. Haydaaa..atilla mayda.
    Aklımda olmayan şeyi nerden de buldun çıkardın artaya koydun şimdi. Buyurun burdan yakın bakalım. Töğbe yani. Düşünmeyeceksin bu kadar derin. Didiklemeyeceksin. Eşelenip deşelenince ahan da böyle durduk yerde dert sahibi olursun. İyi tarafından bak bir de. Mesela ben şöyle düşünürüm.
    Aaa. anız yakıyorlar. Çıtır çıtır. bayılırım ateşi yanarken seyretmeye. Sanki ben de o anda bir alev olup salını salını veririm diğer alevlerin aralarında. Sonra kıvılcım olur atlayıveririrm hop hop diğer kuru dallara. tekrar tutuşur alevleşir devleşirim. Bir söndürülmek keyfimi kaçırır o anda.
    Sonra burnuma gelen o ot kokusu varya eski bir dost gibidir. içime çekerim doyasıya.
    Bana odunla ısıtılan banyoları hatırlatır. Çocukluğuma dönerim annem başımdan aşağı sıcak sular döküyor. elinde bir kalıp ev sabunu. En hasından kostik kokuyor. Buhardan gözgözü görmüyor. Be bağırıyorum..annem azarlıyor. Ama hoş bir hatıra yıllar geçmiş..ne odunlu termosifon kalmış..ne anne baba :(.
    Birden acıktığımı hissediyorum. Çıtır çıtır yanan çalılarmı desem aralarındaki anlamlandıramadığım bir kokumu**.. mangal hayal ediyorum. Pirzolalar kızarıyor, yağları korların üzerine damlayıp dumana dönüşüyor..biber patlıcanlar közleniyor.
    <ben bunları düşünürken yol akıp gidiyor şimdi bir ayçiçekleri tarlasının yanından geçmekteyiz.
    Ne hoş yolculuk bu böyle...:)))
    gözlerim kapanıyor..
    devamında yol boyu uyuyorum.

    YanıtlaSil
  2. Çok merak ediyordum, bu durumun neydi sana göre görünüşe göresi Dilekcim:)Vay canına sayın seyirciler... Demek ki böyleyken böyle öyle mi? Pes vallahi:)

    YanıtlaSil
  3. Nerden çıktı bu şimdi yavvv:)

    ben yanan bir yer gördüğümde elbette senin gibi kafasını bi yana çevirip "cık,cık" çekenlerdenim...ama aynı zamanda dünya şeye söylenen fazlasıyla detaya inen...uyuduğu(ya da yavaş olduğu ) için kaçamayan hayvanlar, karbondioksitleşen hava, 1 yıl verimsizleştirdii kara toprak, ozon tabakası, insanlara verdiği eksi ciğer zararı, çocukların geleceğinden çaldıkları v.s. v.s....hehe liste uzun yani...

    YanıtlaSil
  4. Merhaba Palyözi, bu yazıyı geçen sene yazmıştım. Dün Adapazarı'na doğru gidiyordum ki yol kenarlarını gene ateşe vermişlerdi. Eskiden cık cık cık yapıyordum ya... Bu kez yapamadım. Arabayı kenar çektim. Dedim ki:
    "Siz ne yaptığınızı sanıyorsunuz. Burada ne kadar çok hayvan vardır kimbilir? İlla burayı ateşe vermeniz şart mı? Buradaki otları kesin ya da yolun kardeşim, yazık değil mi börtü böceğe! Yakmayın! Yakmayın!" diye bağırdım. Adamlar meczup görmüş gibi bana baktılar. Sonra birbirlerine bakıp kıh k
    ıh kıh güldüler.
    Evet.. Evet... Bana güldüler. Ben de daha önce yazdığım bu yazıyı tekrar Hayal Kahvem'e koydum.Ne kadar doğal ve normal geliyor çevremizde böyle ateşle çalıların yakılması değil mi? Değil işte... Orda başka canlılar var.

    YanıtlaSil
  5. Korkmayın korkmayın..Benim az önce yazdığım ekilmeden önce ot bürümüş tarla idi. Onunda otlarını tırpanla keser, tırmıkla ortada yığın yapar öyle yakarlar. 10 dakikada biter gider.
    Tarla zararlıları da yok olur. Tarla ekildikten sonra ürünlerin sağlıklı gelişmeleri için tarla zararlıları ve asalaklar için ilaçlama yapılır zaman zaman.
    Ölçü kaçırılmadığı takdirde bu gerekli birşeydir zannımca.

    YanıtlaSil
  6. Siz hiç bir ormanın pisipisine yandığını gördünüzmü.
    -Alo ihbar hattımı?
    -evet
    -Kaz dağlarında yangın başladı
    -nerden biliyorsunuz
    -karşı sahildeyim.Görüyorum. Duman var.Vadide.
    -siz onun yangın olup olmadığını karşıdan bakmakla anlayamazsınız. Hem bizim gözcülerimiz var. Yangın olsaydı onlar haber verirlerdi.
    -Ben yinede bir vatandaş olarak görevimi yapıyorum ve size ihbar ediyorum. yeri tam olarak şu..şu..şu. Kapattım teli.

    İftar yemeğine davetliyim. Gittim ama yolda söyleniyorum
    -Kaba adam nolacak teşekkür edip ilgileniyoruz diyeceğine ne dedi bana ama bir benmiyim mutlaka başka vatandaşlarda arıyordur hattı.
    gece yarısı döndüm eve. Karşı sahile baktığımda Aman allahım sönmek yerine daha da büyümüş ve alevler geniş bir alana yayılmış.
    Hemen dürbünü alıp baktım o çam agaçlarının kozalaklarının havai fişek gibi patlayıp sağa sola saçılması, ağaçtan ağaca geçen alevler görülüyordu.
    Sanki ağaçların yanarken çatırtıları, devrilirken iniltileri ormanın gerçekten de uğultuları kulağıma geliyordu. Bütün gece döne döne yandılar. Sabaha kadar uyuyamadım. Sonuçta yangın söndürülmüştü ama hektarlarca alan ölmüştü. Egenin ciğerlerinin benim gördüğüm bir lobu alınmıştı. Çok üzülmüştüm. Sadece yangınmı. Maden tetkik arama adı altında benim gidip görmediğim bazı bölgelerinde çeşitli zararlı yöntemler bir kanser gibi o dokuları sarmakta imiş.
    Sonumuz hayrolsun

    YanıtlaSil