23 Nisan 2010 Cuma

Türkülerin Menziline İlk Giriş

Hani anlatıyordum ya... Evet, bu yaştan sonra heves edip bağlama kursuna gitmeye niyetlenmiştim. Bir önceki yazımda benim onu değil, bağlamamın beni nasıl seçtiğinden uzun uzun bahsetmiştim. Tamam… Sonra… Adına Gönül koyduğum bağlamamı attım omuzuma… Düştüm yola… Nereye mi? Sorulur mu? Tabi ki bağlama kursuna. Koşturdum. Koşturdum. Sınıfın tam kapısına vardığımda nefes nefese kalmıştım. Çok geç kalmıştım çook. Herkes sınıfa girmiş, sınıfın kapısı çoktan kapatılmıştı. Bir süre kapının önünde beklemiştim. Orada.. O kapının önünde… Vazgeçip vazgeçmeme konusunda kendimle epeyce mücadele vermiştim. Aslında çok utanıyordum biliyor musun? Hem bu yaştan sonra bağlama çalmaya heves etmek utandırıyordu beni. Hem de düşününce, Karacaoğlan’dan Aşık Veysel’e, Özay Gönlüm’den Neşet Ertaş’a veya Musa Eroğlu’na kadar pek çok bağlama çalan erkek geliyordu gelmesine aklıma ama bir tane bile bağlama çalan kadını gözümün önüne getiremiyordum. Ayrıca daha ilk dersten çok geç kalmıştım. Kendimi o kadar mahcup hissediyordum ki anlatamam. Çok! Bazen içimde iki tane ben taşıdığımı düşünüyorum biliyor musun? Bir tarafım “Utanma, aç kapıyı, gir içeri!” diyordu. Diğer tarafım ise “Ne işin var bağlama kursunda kadın? Dön git işine!”diyordu. Ben birini dinledim. Cesaretimi toplayıp içeriye girdim. O ne? Gözlerime inanamadım. Tamam. Sınıfta kızlı erkekli kursiyerler vardı ama… Asıl güzel olan neydi biliyor musun? Bağlama öğretmeni bir kadındı. Mehtap Hoca! Heyy! Ben sınıfa girdiğimde bağlamayla bir türkü çalıp söylüyordu. Ellerimi amen yapar gibi göğsümün önünde birleştirdim. Sessizce “özür dilerim.” dedim. “Dert etme” der gibi başını salladı. Yerime geçtim. Oturdum. Allahım Mehtap Hoca nasıl güzel bir türküyü çalıp söylüyordu anlatamam! Dinledikçe tüylerim diken diken olmuştu. Hem bağlamanın sesi hem de türkünün nağmesi çok etkilemişti beni. "Lambada titreyen alev üşüyor... Aşk kağıda yazılmıyor Mihriban... " Vay canına sayın seyirciler!.. Nasıl damardan bir türküydü bu böyle. Dinledikçe resmen içimi acıtıyordu. Aynı şeker kırığı gibi... "Tabiblerde ilaç yoktur yarama... Aşk deyince ötesini arama... Her nesnenin bir bitimi var ama... Aşka hudut çizilmiyor Mihriban..." Yeminle şeker kırığının dile batması gibi bu türkü yüreğime batıyordu. Acıtıyordu. Ama türküyü dinledikçe... dinledikçe... Şeker eriyor... eriyor... Türkünün bitimiyle acı sona eriyordu. Bu türkü insana aynen böyle bir his geçiriyordu. Eğildim elimdeki bağlamamın kulağına… Dedim ki usulca “İyi ki vazgeçip dönmemişiz gerisin geriye Gönül! İyi ki! Türkülerin meziline girelim bir hele… Bakalım ne hisler öğreneceğiz türkülerle!” Yaa, böyleyken böyle işte.

8 yorum:

  1. kaç defa başlamayı düşündüm. ama her defasında lanet olasi bir "bu yaştan sonra" cümlesiyle kırıldı sevkim.
    çok sevindim sizin adınıza..türküler..

    hani diyor ya şair;
    seni de beni de türküler yaktı
    türkülü gözlerin ıslak ıslaktı
    diye..

    özeldir türküler.. sırrı kimseyle paylaşılmayacak kadar özel..

    YanıtlaSil
  2. Müzik insanların yaşamını zenginleştiriyor, kendimizi iyi hissettiriyor bizi birbirimize yaklaştırıyor değil mi? Ne güzel; nice sazlı müzikli günler dilerim.

    YanıtlaSil
  3. Keşke vazgeçmeseydiniz Üryan.. Keşke..
    Bakın beni örnek alın kendinize, başlayın ne olacak ki.. Haydi.. Başlayın...Türkülerin menzilinde dolaşmak ise harikulade...Yeminle harikulade...

    YanıtlaSil
  4. Teşekür ederim Ali Zafer, sahiden müzik özel bir lisan.. Başlı başına özel bir dünya, çok özel bir dil..

    YanıtlaSil
  5. Yaşasın müzik Profösör! Ve bizim müziğimiz de tabi ki:)

    YanıtlaSil
  6. Bir zamanlar ben de özenmiştim. Gitar kursuna yazılmak istedim. Aama parmaklarım okadar tombuldu ki bir türlü tellerden ses çıkaramadım.
    Zaten ben şişman, gitar şişman.
    İtişip kakışan iki tombul gibi sandalyede alt alta üst üste bir mücadeledir gitti.
    Anladım ki müzik aletleri bana karşı.
    Böylece şarkı söylemeye yöneldim. Ama arabamla giderken .. bir başıma iken. İyi oluyor. Parmakların tombul..sesin çatal diyen yok yanımda. Tavsiye ederim.

    YanıtlaSil
  7. Eğer bu yorumu yazan benim tanıdığım Mahmure ise:) Rastık çekerek Mahmure.. Yastık dikerek Mahmure.. Yaşar yuvada kuş gibi.. Sek sek sekerek Mahmure:) Netice itibariyle.. Nağme yapma Mahmure... Benim bildiğim Mahmure.. Saz da çalar.. Gitar da çalar o tombul parmaklariyle:)

    YanıtlaSil