16 Mayıs 2010 Pazar

Bağçeşme'de Bahar Temizliği...

Kardeşle sözleşmiştik. Pazar sabahı buluşacağız. Babayı alacağız. Niyet ettik bir kere... Baba ve kızları olarak bahar temizliği yapacağız. Bak şimdi... Annem ve babam beş sene önce ayrıldılar. Hani ölüm Allah'ın emri, şu ayrılık olmasa, denir ya... İşte bizimkilerin ayrılık sebebi, tamamen Allah'ın emri. Annem artık İzmit'in Bağçeşme denilen tepe bölgesinde yatıyor. Her bahar maaile, "Çapalar elimizde, uzun ip belimizde" diyerekten, kışın olumsuz şartlarından etkilenen aile büyüklerinin yataklarını toparlamaya Bağçeşme'ye gideriz. Sahiden mezarlar ne fena olmuşlar. En son bayramda uğramıştık. Anneler gününde kardeş ve ben yüzyüze gelmek, anne lafı etmek istemeyince, şimdi şenlik vardı işte. Kardeş kardeş anneme gittik. Annemin hemen yanında babannem ve büyükbabam yatıyor. Bak şimdi... Bağçeşme'ye yolun düşerse Ali'yi mutlaka bul olur mu? Babamın adaşı. Kabristanın tuvaletinde çalışıyor. Ali Bakırköy Hastanesi'nden 46 numaralı hastalıktan muztarip. Azıcık meczup bir çoçuk. "Ali 46 numaralı hastalık ne ki?" diye sorarsan cevabı bellidir: "Tehlikeli"... Ayda bir Bakırköy'e gidip doktoruna görünmesi ve ilaçlarını alması gerekiyor. Eğer almazsa var ya.. Offf! Sakın görünme gözüne... Fena bir hastalık bu, çok fena... Ama ilacını alıyorsa, tedavisine devam ediyorsa bir kuzu.. O kadar iyi biri anlatamam. Babası kan davası sebebiyle öldürülmüş. Naylon poşetin içinde babasının parçalanmış bedenini görünce ortaya çıkmış bu hastalık maalesef. Her insan bir hikaye demiyor muyuz? İşte Ali başlıbaşına bir hikaye... Neyse...

Ali'yi de kattık aramıza, hep birlikte mezarların üzerlerindeki yabani otları temizliyoruz, çöken toprakları kabartıyoruz. Bir yandan da muhabbet ediyoruz. Babam : "Kaçmak yok, topraktan geldik, toprağa gideceğiz!" dedi. Ali "He amca, hepimiz gireceğiz toprağın altına bir gün. Ben hiç korkmam. Şimdi aç şu toprağı gireyim içine dert etmem." diye devam etti. Hani Atilla Atalay Deliler Denizi öyküsünde der ya aynı o biçim " Harbiden sudan gelmişim ben, toprak ne ki? "dedim. Ali "Abla tövbe de!" dedi. "Hz. Adem topraktan yaratılmadı mı? Biz Hz. Adem'in çocuklarıyız!" dedi. Babam da tastikledi. "Ben Yunus Peygamber soyundan geliyorumdur belki." dedim. "Topraktan değil, sudan yaratılmış olamaz mıyım yani? Nereden bilebiliriz ki?" dedim. Güldüler. Kardeş "Ben de uzaydan geldim,"dedi. Güldük. Annem çok komik bir kadındı zaten. Mutlaka gülmüştür o da bizimle. Amaaa büyükbabam var ya, oy oy oy nasıl cabbar bir adamdı anlatamam. Titretirdi çocuklarını. Torunlarına asla kıyamazdı oysa... Adı Yanık Cemal! Ah, canım ya... Ne tatlılardı... Belki anlatırım bir başka sefer. Ne çektirdim benim şakalarımla babanemi... Annemi... Bir anlatsam organize işlerimi... Belki de ömürleri kısaldı benim yüzümden yaa... Olur mu olur valla... Off! Ne fena! Şakalarıma epeydir ara verdim zaten. En son yaptığım şaka ayağıma dolandı ve beni darmadağınık etti. O gün bugün... Olmuyor... Beceremiyorum artık. Her şey zamanında demek ki. Eyvah! Şakalar benden geçti mi ne? Yooo... Devam eden bazı numaralarım var ama... Yapıyorum bir kaç numara işte.. Söylemeyeyim şimdi yeri değil. Belki bir gün söylerim. Kimbilir? Neyse... Epeyce muhabbet ve uğraşıdan sonra bir baktık ki bizimkilerin yattıkları mekanlar cennete dönüşmemiş mi? Tamam, işimiz bitti. Anneme ve diğer yatan yakınlarımıza veda edip ve son dualarımızı edip şehre döndük. Bahar temizliğini tamamlamanın verdiği huzurla babayı evine bıraktık. Kardeşle kahve içmeye gittik. Annemin anılarıyla güldük. Öbür dünyaya gönderdiğimiz yakınlarımızı yadettik. Kardeşi evine bıraktığım gibi, tırnaklarımın içindeki topraklarla şeeyyye gittim. Şeeyee! Nereye mi? Nereye olacak? Kocaeli 2. Kitap Fuarına tabi ki! Gittim inan ki!

2 yorum:

  1. Vildancığım biz de ninemi ziyarete gittiğimizde annem çaktırmadan çiçeklerinin arasına bir dilim pasta babam da yine sözde bize göstermeden birtek sigara bırakırdı(severmiş-kurtlara kuşlara afiyet olsun-).
    En son içimizden ettiğimiz dualardan sonra babam kenarına oturur, annesinin küçükken kendisine söylediği şarkı ninni arası bir ezgiyi mırıldanır, bizde bitirmesini bekler..huzur içinde dönerdik.
    Amcamın vefat ettiği sene başucundaki taşı çatlamış bulduk. (ben bunları neden yazdım ki)
    Hepsine rahmet olsun.

    YanıtlaSil
  2. Hepsi rahmet istemiş Dilek... Ondan yazmış olmalısın. Allah rahmet eylesin.

    YanıtlaSil