26 Temmuz 2011 Salı

Yerli Çizgi Romanda Kadın Kahramanların Vaziyetleri - Giriş Yazım

Memleketimdeki çizgi romanlarda ve karikatürlerdeki kadın vaziyetleri hakkında yazılmış bir kitap okumak çok istiyordum ki... Kitapçıda  Levent Cantek’in son kitabı Şehre Göçen Eşek – Popüler Kültür, Mizah ve Tarih adlı kitabına denk geldim. Durur muyum?  Elbette satın aldım.  Hemen okumaya başladım. Kitabın Yerli Çizgi Romanda Kadın: Cadılar ve Cariyeler adlı bölümünde Bayan Yıldız adıyla sunulan Flash Gordon’un kız arkadaşı Dale Arden için memleketimizin ilk kadın çizgi roman kahramanı denilebileceğini öğrendim.  Zerafet, fazilet, soylulukla tanımlanan,  anne/eş modeli bir kadın çizgi roman kahramanı… Türkleştirilirken Cumhuriyet beklentilerine uyarlanmış, kimi karelerde açık giysileri kapatılmış, evi geçindiren erkek ile evin bakımını üstlenen kadın biçimindeki geleneksel cinsiyet rollerini pekiştirmede işe yaramış ilk kadın çizgi roman kahramanımızmış Bayan Yıldız… 

 
Sonrasında Türkiye’deki nitelikli çizerler, gazetelerde  tefrika geleneği çerçevesinde çalışmalar yapmaya başlamışlar. Günümüz Türkiye’sinde  içim acıyarak söylemek istiyorum ki  hâlen her 5 kadından 1’i okuma yazma bilmiyor. O vakitler çok daha az kadın okur yazardı elbette. Hâl böyle olunca, gazetelere yapılan işlerde erkek okurlar hedeflenmiş. Levent Cantek bu kez Ratip Tahir Burak’ın “resimle roman” adını verdiği çalışmalarındaki kadın vaziyetlerini anlatıyordu kitabında…  Nasıl çizgi roman kadın tipleriymiş bu kadınlar? İtaatkâr, erkeği sevmesi ve memnun etmesi şart koşulmuş kadınlarmış.  Levent Cantek yazısının geri kalanında bu tip kadın çizgi roman tiplerine “cariyeler” diyordu artık. Çünkü  Levent Cantek’in yazısını okudukça görecektim ki yerli pek çok çizgi romanlarda “cariye” modeli kadın çizgi roman kahramanları epeyce yer alacaktı. Ratip Tahir Burak adını biliyordum. Daha önce Hayal Kahvem’e Bir Karikatüristin Hayatındaki Batık Tesadüfler diye bir yazı yazmıştım. Şöyle:


1904 doğumlu Ratip Tahir Burak, 1976'da vefat etmiş. Karikatürist ve çizgi roman ressamı diye tanıtılıyordu vikipedi'de. Heybeliada'daki Denizcilik Yüksek Okulu'nu bitirmiş, Gülcemal adlı gemide hem çalışmakta hem de resim ve karikatür çizmekteymiş. Çizimlerini gören yolculardan biri ki o yolcu Lozan Konferansı'ndan dönmekte olan İsmet İnönü'ymüş ve çalışmalarına Avrupa'da devam etmesini önermiş karikatürcümüze. Ve bundan sonra dört yıllık kaptanlık hayatından vazgeçen Ratip Tahir Burak'a Paris yolu açılmış. Memlekete döndüğünde ise Demokrat Parti iktidarını sert eleştiren çizimler yapınca yargılanmış ve Paşakapısı Cezaevi 16 ay kadar  Ratip Tahir Burak'ın yeni ikametgâhı olmuş. Buradaki gözlemlerini Hapishane Hatıraları adlı kitabında toplamış.



Sayısız kahramanlık çizgi romanları çizen, karikatür sanatımızın ustalarından Ratip Tahir Burak'ın hayatı ilginç tesadüfler de barındırmaktaydı. Mesela dört yıl çalıştığı gemi Gülcemal Gemanic markasıyla New York limanına bağlı bir kış gününde, kömür almak için günlerdir beklemekteymiş. Üzerindeki buz tabakası gemiyi ağırlaştırmış ve gemi  batmış. Ratip Tahir Burak'ın eskiden çalıştığı, hakkında şiirler ve türküler yazılan, resmiyle pulları süsleyen Gülcemal artık bir batıkmış. Bir ilginç durum daha öğrenmiştim. Amerika'dan dönerken, bindiği geminin  Atlas Okyanusu'nda batmasıyla ölen ünlü güreşçimiz Koca Yusuf'u  yaşıyorken çizen Ratip Tahir Burak'mış.  Bir karikatüristin hayatındaki iki batık durumu çok şaşırtmıştı beni ve "ne ilginç bir tesadüf değil mi?"  diye düşünmüştüm.


İşte Ratip Tahir Burak, gazete tefrikalarındaki Osmanlı ve Harem hikayelerinde şefkât, yumuşaklık ve nezaketle tanımlanabilecek kadın tiplemeleri çizmiş. Kimi zaman arabozucu, haset dolu, kindar kadınlara değinse de daima “cariyeler”den bahsettiğini, üst sınıflardan gelen veya güzellikleri nedeniyle sınıf atlayan, zenginlik ve ihtişamın ilgisini çeken kadınları anlattığını yazıyordu Levent Cantek. Hikayelerinde alt sınıftan gelen kadınlar evlenerek sınıf atlıyorlarmış. Kimi hikayelerinde erkeklere meydan okuyan kadınlar olsa da bunlar hep üst sınıftan gelen kadın tipleriymiş. Muhterem Nur benzeri masum, evcil ve şefkatli kadınlar… Suzan Avcı benzeri güzel ama meşum sosyete kadınlar/kızlar… 


Levent Cantek, o dönemdeki çizgi romanlar için ” Memleket üretimlerinde erkek kahramanların kapladığı yer o kadar geniştir ki kadınlara cariyeliğin dışında kalan rol pek yok gibidir desek yeridir.” diyor. İşte Levent Cantek memleketimdeki çizgi romanlarda kadın vaziyetlerine kitabında böyle giriş yapıyor. Bu tür araştırma kitapları çok önemli bence. Çizgi roman sevdalılarının ihtiyaç duyduklarında baş vuracağı bir kitap hazırladığı için Levent Cantek’e teşekkür etmem lâzım. Yazar, akabinde ve detayında Altan Erbulak’nın uçarı, hazcı, başına buyruk, romantizmin kadını gibi davranmayan, istediğini seçen yeni tip çizgi roman kadın modeline geçiş yapıyor. Bir ara anlatacağım. Memleketimdeki ilk çizgi romanlarda kadın halleri böyleyken böyleymiş işte… 
 

2 yorum:

  1. Merhabalar,

    Kadınların da insan olduğu ve fıtratları gereği erkeğe göre bazı farklılıklar gösterdiği hepimizin malümu. Ama her nedense, üzerinde yaşadığımız alemin ilk zamanları hakkında fazla bir bilgimiz olmamakla birlikte kadınlarımızın hep ikinci plana atıldığı da bir gerçek. Uzay çağı, milenyum falan derken, hala dünyanın her bölgesinde kadınlarımızın ezildiğini görmek bana acı ve ızdırap veriyor. Hani bir gazete yazarı vardı, her makalesinin altında günün sözü gibi eklerdi "Ne zaman adam oluruz?" şeklinde ve cevabıyla birlikte. Ben de aynı soruyu "Ne zaman adam oluruz?" diye soruyor ve cevabını da hemen yazıyor "kadınlarımıza insan gibi davrandığımız zaman..." diyorum.

    Selam ve dualarımla birlikte en Güzel'e emanet olun.

    YanıtlaSil
  2. Merhaba Yaz Blogcu,
    Güzel dualarınıza "Amin" demeliyim:) Teşekkür ederim.

    YanıtlaSil