13 Aralık 2011 Salı

Bizim Büyük Çaresizliğimize Karşın, Yemeğin Mutlulukla İlgisi Olmalı.

Yalanım yok. İştahlı biriyim. Sadece yemeğe değil, şu fani dünyanın merak ettiğim her şeyine fena halde iştahlanabilirim. Hele kitaplar ve yemekler bir araya gelmişlerse... Veeee... Bir yemek kitabında değil, bir romanda, bir öyküde veya  bir şiirde yemekle ilgili cümleler geçiyorsa hele... Heyy! Değmeyin keyfime...  Sevinçten çıldırabilirim. O kitabı döne döne okuyabilirim. Bu akşam işten eve biraz erken döndüm. Yemek pişirecektim ama yemek pişirmeyi gene oyuna dönüştürmeye karar verdim. Neden biliyor musun? Bugün bir arkadaşımla ofiste  kahve içiyorduk. Bir ara söz döndü dolaştı  akşama ne pişirelim'e geldi. Arkadaşım dudağını sarkıttı. Kirpiklerini kırpıştırdı. Gözlerini devirdi... "Yemek pişirirken geçen zamanıma acıyorum." dedi. Nasıl üzüldüm anlatamam. Cemal Süreya'nın iki dizelik bir şiiri vardır ya hani... "Yemek için ne düşünürsünüz bilmem. Ama kahvaltının mutlulukla bir ilgisi olmalı." der. Bilirsin, şair sözünü her daim hakikat bellerim ben... Hakikaten kahvaltının  mutlulukla bir ilgisi olmalı. Sadece kahvaltının değil tüm yemeklerin mutlulukla bir ilgisi olmalı, öyle değil mi? Arkadaşıma "Sen hiç Barış Bıçakçı kitabı okudun mu? diye sordum.  "Sorulur mu?" dedi. "Bizim Büyük Çaresizliğimiz'i bir solukta daha yeni bitirdim yuttum."  "Ne iyi!... O halde Bizim Büyük Çaresizliğimiz'in  bir yemek kitabı ayarında olduğunu farketmişsindir." dedim. Yüzüme şaşkınlıkla baktı. "Yemek kitabı mı? Şaşırdın mı sen... O kitap hüzünlü aşk öyküsüdür." dedi.  Güldüm. "Bu akşam bize gelsene." dedim. "Sana Barış Bıçakçı usulü yemek yapmayı göstereceğim." Burun büktü. "Bu akşam televizyonda benim dizilerim var. Kaçıramam." dedi. Gelmedi. Televizyonda dizi seyrederken geçirdiği zamana değil, yemek pişirirken geçirdiği zamana üzüle üzüle evine gitti.


İşten dönüşte kapıdan girdiğim gibi mantomu  evin girişindeki hole attım. Sonra koşar adım kitapların yanına vardım.  Barış Bıçakçı'nın aklımdaki kitabını rafından kaptım. Bizim Büyük Çaresizliğimiz'de yemek geçen cümlelerin yanına kocaman bir Y harfi yazdığım için, gördüğüm tüm Y harfli paragrafları aceleyle taradım.  Buldum.  46. sayfa... İşte bu sayfada yazan "Barış Bıçakçı usulü fırında patates" yaptım. Şöyle:  

"Halka halka doğranmış patatesler ve soğanlar tepsiye, bir sıra patates bir sıra soğan olacak biçimde dizilir, üzerlerine tuz, kimyon, karabiber, kekik ve kırmızıbiber katılmış salçalı su dökülür, ince tereyağ dilimleri yerleştirilir ve fırına verilir. Pişirilince afiyetle yenilir." 

İşte bu tarifin aynısını yaptım. Tepsiyi fırından çıkardığımda, kitabın 100. sayfasında dediği gibi "Güzel bir koku kaplamıştı mutfağı."  Hemen  beyaz porselen bir tabağa Barış Bıcakçı Usulü pişirdiğim yemekten  üç kaşık koydum. Mutfaktaki masanın başındaki sandalyeye oturdum. Çatalımı tabağa daldırdım. Tam ağzıma atacaktım ki önce iyice kokladım. Hımmm... Miss! Hemen ağzıma attım... Heyy! Nefis!.. Biliyoruz ki yaşam sonsuz değil. Ölümlüyüz hepimiz. Bir gün her şey sona erecek. Kitabın adı gibi bu durum bizim en büyük çaresizliğimiz elbet... İşte bu çaresizlik içinde filmler ve kitaplar bir illüzyon geçirirler. Hayatı eşsiz kılmayı becerirler. Barış Bıçakçı'nın Bizim Büyük Çaresizliğimiz adlı romanından öğrenerek pişirdiğim yemeği az önce yedim ya... Bir kez daha anlamıştım... Hayatta bütün tatlar ekşi ya da acı değildi. Hayat tekrarlanan küçük keyiflerin bileşkesiydi.  "Yemek güzel olmuş mu?" sorusunun şahaneliğiydi...  Ya da "Eline sağlık" demenin harikuladeliği... Hayatın rutuninde  farkına pek varamadığımız, masada geçirilen saatlerin o muhteşem güzelliğiydi sanki. Lezzetli bir yemek yemenin o tarifsiz hazzıydı belki...  Ve sonuncusu ama en önemlisi... Yemek üstüne ne düşünülür  bilmem ama... Sadece kahvaltının değil yemek pişirmenin ve yemenin mutlulukla  kesinlikle bir ilgisi olmalı. 



23 yorum:

  1. O kadar güzel anlatmışsınız ki yemeğin mutlulukla ilgili bileşkesini,mutlulukla okudum o yemekten de canım çekti...en kısa zamanda uygulayacağım.
    Bir de dizi izlerken geçen zamana değil de yemek yaparkenkine acıyor cümlesi harika!
    Bu arada o kitap listemde mutlaka okuyacağım.
    Mutluluğa afiyet olsun:))

    YanıtlaSil
  2. bence Barış Bıçakçı da yemek yapmaktan keyif alıyor, sinek ısırıklarının müellifinde de mutfaktan çıkmıyor. Çilek reçelini bir tarifi var,köpüklerine kadar...

    YanıtlaSil
  3. Harika bir yazı bu. Ve tabii ki katılıyorum. Yemek pişirmek ve yemenin kesinlikle mutlulukla bir ilgisi var. Hatta sadece güzel bir yemek kitabını karıştırmak, farklı bir tarifle karşılaşmak bile depresif bir anımda beni tamamen iyileştirmeye yeter. Ama herkes böyle düşünmeyebiliyor işte...

    YanıtlaSil
  4. Yemenin içmenin ve her güzel eylemin mutlulukla doğrudan ilişkisi var. Her şey birbiriyle ilişkili ve ilgilidir.

    Biraz da gülelim:))

    Labirentte kaybolan bir fareyim.
    Kaybolmuş sefil biçareyim.
    Kobayın olayım ey kedi!
    Fareler içinde bi taneyim.

    "P"

    YanıtlaSil
  5. hahaha :D bencede mutlulukla ilgisi var. aslında yemek yapmaktan anlamam, tarif bilmem ama kendi uydurduğum tarifler her zaman müthiş olur :) ayrıca yemek yemek var yaa herşeyden biraz biraz tatmak.. bu işte mükemmel bir his :)
    sevgiyle..

    YanıtlaSil
  6. Okunacaklar listeme ekledim.Ne güzel anlatmışsın.Bazen bakmakla görmek arasında büyük uçurumlar olabiliyor.Afiyet olsun o kokuyu şu an miss gibi hissedebiliyorum.Barış Bıçakcı usulü hemde:)

    YanıtlaSil
  7. yemek yemek mutluluktur,o yemeğin uzerıne kaşar rendeleseydın dahada lezzetlı olurdu dene bence :)

    YanıtlaSil
  8. Ne güzel yazmışsınız, ne güzel anlatmışsınız... Fırında patatesin kokusu buraya kadar geldi:) Ben de çocukken okuduğum Kemalettin Tuğcu'nun kitaplarındaki yemek betimlemelerine bayılırdım. Öyle bir anlatırdı ki salçalı makarna, et suyuna yapılmış tirit bana bir ziyafet gibi görünürdü.

    YanıtlaSil
  9. Yazdıklarınız, okuduğumuz o satırlardan daha az değil...İçli, anlaşılmı, sevgiye uzanmış ve yakalamış. Bu kokunun mutlulukla kesinlikle ilgisi var, yemek bahane...
    sevgilerimle...

    YanıtlaSil
  10. Yemek yemenin heleki dediğiniz gibi kahvaltının kesin mutlulukla
    ilgisi olduğuna katılıyorum.
    Yalnız bu mutlulukların alınan kilolarla birlikte mutsuzluğa dönüşmesinden korkuyorum:(

    YanıtlaSil
  11. İş arkadaşınıza pes doğrusu diyorum bu dizi manyağı olan insanları da anlamıyorum .Artık hayatlarını diziye göre yönlendiriyorlar. yok bugün şu dizim var gelmem ,yok sen gelme .Hepimizin vardır bir izlediği dizi ama bu kadarda abartmamak lazım. Barış Bıçakçı 'nın kitabını bende en kısa zaman da okuyacağım . sevgiyle kalın

    YanıtlaSil
  12. filmini izlemiştim.
    Kitabını okumadım.Okumayı çok istiyorum ama.
    Çok keyifle okudum.
    akşam yemeği belli oldu:)

    YanıtlaSil
  13. ratatuy'da da yemek yorumcusu ivo "yemeyi ssevdiğim için yerim,yemiş olmak için yemem" diyor ya.ben de o cümleye bayılıyorum. karnımızı doyurmak için bir hap çıksa artık diyen insanlara da şaşıyorum. yemenin ve hazırlayıp yedirmenin mutlulukla kesinlikle ilgisi var.

    yazı yine çok güzel, şiir gibi akıyor.

    YanıtlaSil
  14. Filmi izledim, kitabı okumamıştım. Onu da mı listeye alayım yani Hayal Kahvem?

    Bir de annem bir kadını öveceği zaman "yemeği yenir" der. Bu "temiz, özenli, eli lezzetli, hoş sohbet" demek...

    YanıtlaSil
  15. yemenin stres ile de ilgili olduğu durumlar var...

    yemek yaşamsal..üzerine durup düşünmenin gerekli olduğu bir şey.

    YanıtlaSil
  16. Ne güzel anlatmışsın kendinle birlikte kitabı. insanları izlemeyi severim. Mutlumu mutsuzmu
    kibirlimi özentimi ezikmi anlarım.
    Sanki yüzlerinden girer ruhlarından çıkarım.
    Bugünlerde benim gibi insanları izlemeyi seven insanların algılama yöntemlerini, kabiliyetlerini merak eder oldum. Anladım ki ben bu onuda epeyce geriyim. Bunu geliştirebilirsem yani kendimi tam olarak onların yerine koymayı becerebilirsem ve tasvir edilen ambiyansta bulabilirsem daha sonra kimbilir hangi mucizevi haller içinde bulunurum merak ediyorum.
    Bu konuda arkadaşımı çok başarılı buluyorum aksettirmedeki başarısını hayranlıkla kutluyorum. :)

    YanıtlaSil
  17. Selamlar, bütün gün arazideydim:) Ancak bilgisayar başına oturdum. Ne güzel yorumlar yazmışsınız. İnanın duygulandım. Her birinize çok teşekkür ediyorum. Sevgiler:)

    YanıtlaSil
  18. Yazınızı keyifle okudum gerçekten.Kesinlikle katılıyorum ki;yemek yemenin mutlulukla bir ilgisi olmalı...Yemek yapmayı da yemeyi de ve yeni tatları da severim.Sadece iş temposu içinde yemek yapmak için bazen sabrım ve zamanım azalıyor sanırım, o kadar.Yemek ve kitap birlikteliğine bayıldım.Kitaplar da ayrı bir dünyadır çünkü benim için.Kalemine bereket...

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Sağolun Bahar Nefesi, geç kalmışım cevaplamak için. Kusuruma bakmayın:))

      Sil
  19. Allahım, okurken fena oluyorum!
    Yemek tarifli kitapları seviyorsan, "Yalnız Havyarla Yaşanmaz"ı tavsiye ederim. Biraz eskidir, ama bulunabilir herhalde.
    Senin arkadaşının problemi yemeği sevmemekte. Dizi olmasa başka bir şey bulurdu yerine. Ne güzellikler kaçırıyor, farkında değil.
    Fırında patates istiyorum ben!

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Şule, şimdi benim canım da fırında patates istedi iyi mi:))

      Sil
  20. Ben pirinçli kabak yemeğini mutlaka deneyeceğim :)) Biraz sarımsak, nane ama mutlaka biber salçası :))

    YanıtlaSil
  21. Tamam:)) Ben denedim, çaresizce güzel oluyor:))

    YanıtlaSil