16 Mart 2013 Cumartesi

Ruh İklimine Ayar Çekmek...


Bu akşam ofisten en son ben çıktım. Kötü bir gün geçirmiştim. Öyle asabım bozuktu ki anlatamam. Kambur üstüne  kambur, denir ya... O hesap... Gün boyu, ezilmiş, büzülmüş, iki duvara dizilmiştim. Niye acaba bütün insanları kardeşim, arkadaşım sanıyordum? Niye bütün kötülüklere şappadanak kanıyordum? Egom yer bezinden beterdi yani, öyle söyliyim... Kızgındım. Öfkeliydim. Kendimi yorgun, bitkin, beceriksiz, çaresiz, tam manasıyla zavallı hissediyordum. Feci! Tek kelimeyle feciydim. Ofisten çıkarken hem homur homur  homurdanarak, hem  ağlama hissiyle dopdolu olarak spora gittim. Evet...  Kimseye belli etmemeye çalışıyordum ama... Biri  dokunsa hemen hüngürdeyebilirdim. Aslında... Bakma... Her an spora gitmekten vazgeçecekmişim gibi bir halim vardı. Spora gideceğime... Arabanın vitesini boşa alsam... Şöölee, yokuş aşağı denize yuvarlansam... Vaziyetime direkman, damardan şifa olur, diye aklımdan geçirdim. Niyeyse aklımdan geçeni denemedim. Onun yerine arabamı spor salonunun önüne park ettim. Bir süre direksiyon başında bekledim. Sonra ne düşündüm bilmiyorum, hışımla yan koltuktaki spor çantamı kaptım. Arabadan çıktım. Yürümeye başladım. Yürürken kumandayı omuzumun üzerinden  geriye doğru uzattım. Kapıları bir düğme basımıyla kilitledim. Başımı ve gövdemi geri çevirmedim. Zira spora gitmekten her an vazgeçebilirdim. Azmettim. Kendimi spor salonunun kapısından içeriye zorla attım. 

Tam girdiğimde Tarkan’ın sesi geliyordu.  “Sen aşkı çiçek, böcek, güneş, bulut sanmışsıııın… Mevsimlerine göre uyuyup uyanmışsıııın… Sen artık benden sonra sevemezsin yanmışsıııın… Yüreğimden çıkardım, attığın kör kurşunuuuu.”  Gene geç kalmıştım. Üstelik üzerimde iş giysilerim vardı. Of! Müziğin hızlı ritmi daha kapıdan girişte yakalamıştı beni… Merdivenlerden alt salona inerken dans çoktan başlamıştı. Hemen üzerimdekileri çıkarıp, spor giysilerimi giydim. Ayağıma spor ayakkabılarımı geçirirken Tarkan’ın şarkısı devam ediyordu. Isınma hareketleri daima  bu şarkıyla yapılıyordu. Her seferinde, tam bu bölüme geldiğimizde, kendimi kaybedip, hem dans ediyor, hem de avaz avaz şarkıyı söylüyordum. Sanki az önceki bezgin bekir ben değildim. Hemen yerime geçtim. Hey! Büyük bir umursamazlıkla, minicik bile mahcubiyet hissetmeksizin, kendimi attım müziğin ve dansın kollarına…  Hemen… Anında… “Seni karanlıklara bırakmaaaak istemezdiiimmm… Anılarımı solmuş çiçeklerleeee süslemezdiiiim. Sen artık benden sonra sevemezsin yanmışsıııın… Yüreğimden çıkardım, attığın kör kurşunuuuu.” Şöyle gözucumla etrafıma baktım. “Köyümden insan manzaraları,” dedim kendi kendime. Kimimiz eczacı.. Kimimiz mühendis… Kimimiz sigortacı… Şinanay da yavrum şinanay…  İnan hilafım yok, yolda beni görsen var ya,  böyle dans ettiğime asla ihtimal veremezsin. Öyle süklüm püklüm biriyim. Diğerleri ise mazbut, kendi hallerinde kadınlarken,  ne oluyorsa oluyor müziğin illüzyonu  mu desem, gruptakilerin birbirlerine verdiği pozitif enerji sebebiyle mi bilmem, müthiş bir coşkuyla dans ediyoruz. Müzik bitince hatta, uuuuuvvv’lamalar, ıslıklar gırla gidiyor. Bir neşe bir neşe… Dünya mı batıyor? Ne gam! Ben var ya... O bir saat dünyanın gelmişini geçmişini boşveren bir hal üzerinde oluyorum. İyi de, spora gelirken dokunsan ağlayacak vaziyetteydim hani... Eee... Ne oldu şimdi? Halimi düşünebiliyor musun?  Tuhaf biri olduğumu hep söylüyorum. İyi amaa... Sürekli gamlı baykuş durumunda dolaşamam ya... Mümkünatı yok!.. İçim daralır. Kendimden sıkılırım valla... Derhal iç coğrafyamın meteorolojik vaziyetine sporla ve müzikle bir ayar çekip, anında müdahale ediyorum... "Sağlıklıysan, kafaya başka bir şey takmaya gerek yok," diye yüreğimi kaneviçe işler  gibi işliyorum. Ruhumun iklimini keyfime göre  hemen düzenliyorum. Egom tavan yapıyor. Gene kendimin baş artizi oluyorum. Spor salonundan çıkarken... "Bilimum zalimler, haydutlar, üçkağıtçılar, vicdansızlar, merhametsizler ve kötüler artık  gölgemden bile  titresinler!" diye bas bas bağırmak istiyorum. Arabaya binince kendime gülüyorum. Kendime çook gülüyorum.





NOT: Cennetteki Yabancılar adlı çizgi romanın karelerini kullandım.  

8 yorum:

  1. iyi bir prozac etkisi yapmış sen de ne güzel. herkesin bir afyonu var ya :)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Spor yapmak her derde deva Selnur. Mutluluk ilacı:)

      Sil
  2. Bir bezgin bekir de benim bu günlerde heyecanımı kaybettim bulanlara duyrulur:)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Oluyor bazan bezgin bekir vaziyetleri Bolat:) İlla ki bi yerlerde buluyorsun.
      Bana spor ve hayal kahvem iyi geliyor galiba:)

      Sil
  3. ----------Oooo-----
    -----------(----)------
    ------------\---(------
    -------------\_)------
    ----oooO----------
    ----(----)-----------
    -----)---/-------
    -----(_/--------
    Sayfada gezindim :)
    Anlatımının akıcılığına bayılıyorum :)
    Çıkan sonuca da %1000 katılıyorum.
    "Sağlıklıysan, kafaya başka bir şey takmaya gerek yok," ;)

    YanıtlaSil
  4. Ben İyisimi, nasıl yapıyorsunuz bunu:) Şahane olmuş! Çok teşekkürler.

    O değil de Ben İyisimi, Casswa nereye gitti? Çok merak ettim.

    YanıtlaSil