Tamam. İşlere ara verdim. Amaa... Yok. Bu molada kahve hüpletmek niyetinde hiiç değilim. Bu sabah ofise gelirken köyde yolun kenarındaki teyzelerden dut satın aldım. Sakın yolda rast gelip aldım sanmaaa... Yooo... Organize bir iş yaptım. Hiç yolumun üstünde değillerdi valla. Bile isteye oraya saptım. Canlarım ya... Oturmuşlar dizim dizim güneşin altında... Bahçelerinden topladıkları kiraz, erik, dut... Allah ne verdiyse satıyorlardı. "Selamün aleyküm teyze, dut kaça?" dedim. "Kutusu iki lira." dedi. "Bir kutu beyaz bir kutu kara dut verir misin?" dedim. Satın aldım ya şimdi kararlıyım. İllaki dut yiyeceğim. Canım sıkkın azıcık da... Dün ofisten çıkarken iş programıma bakmıştım. Bu hafta meğer ne çok işim varmış anlatamam. Hayaller her zaman gerçek olamıyor ne yazık ki. Veee... Ben bu hafta gene İstanbul'a gidemeyeceğim demek ki... Of! Feci bu durum... Feci... Canım sıkıldı tabiyatıyla. Suratımı fena hâlde astım. Sana bir şey söyleyeyim mi, ben bir süre hiç kimseyle konuşmak monuşmak istemiyorum tamam mı? Bu dünyanın gelmişine geçmişine dertlenmek istiyorum. Hiiç bulaşma bana... Hiiçç... Şimdi dut yiyeceğim. Efendime söyleyeyim, kararlıyım dut yemiş bülbüle döneceğim. Evet yapacağım! Dut kasesini büyük bir kararlılıkla elime aldım. Tam bir tane dutu ağzıma atıyordum ki kalakaldım. Bir dakika... Tamam. Bülbül dut yemiş. Bülbül dut yiyince dut yemiş bülbüle dönmüş dönmesineee... İyi deee... Ne olmuş ki bülbül dut yiyince? Allahım! Dutu geri bıraktım. Gözlerimi pörtletip dut kasesine bakakaldım. Aldı mı beni bir düşünce! Ne biliyorum? İyice şakıyordu belki bülbül dut yiyince... Allah saklasın! Ya öyleyse? Hemen deyimler sözlüğünü açtım. Buldum. Dut yemiş bülbüle dönmek... "Önce çok konuşurken artık sesi çıkmaz olmak, konuşkanlığını yitirmek." Oh! Çok şükür... Olmak istediğim vaziyet böyle bir şey işte. Konuşmak istesem bile kim ne derse desin ağzımdan ses çıkmayacak... Aynen böyle... Deyimler Sözlüğü Reşat Nuri Gültekin'in o güzeller güzeli Çalıkuşu adlı romanından şöyle bir örnek vermiş. "Sabahtan akşama kadar durmadan söylenen geveze Çalıkuşu, dut yemiş bülbüle dönmüştü." Tamam. Tam istediğim gibi... Doğruydu demek ki... Hemen bir dutu ağzıma attım. Nefis. Bir tane daha... Bir tane daha... Tam dut yemeğe dalmıştım ki telefonum çaldı. Korkarak açtım. Önce duraksadım. Amaa... Cevap vermem lazım.... Çünkü karşımdaki çok sevdiğim bir müşterim: "Aloo.. Aloo!" diyor. Güldüm kendime. Ayol ben bülbül müyüm ki dut yiyince dut yemiş bülbüle döneyim öyle değil mi? Koskoca müşteriye cevap verilmez mi? Hem de nasıl nazik, kibar ve ciddi biri... Bil bakalım neydi ağzımdan çıkan ilk kelime: "CİK!"
Yaaaa.... Böyeyken böyle:)