27 Şubat 2011 Pazar

TÖHAF Bir Rüya Gördüm. Hayırdır İnşallah!


Bugün tam bir tembellik halindeydim. Gelsin çaylar gitsin kahveler vaziyetinde yani. Tam Yazıyor'da Halil Gökhan'ın Sadık Yemni'yle söyleşisini okuyordum. Dergi kucağımda koltukta kıvrılıp uyumuşum. Bak şimdi. Hayırdır inşallah. Gene tuhaf bir rüya gördüm. Rüya bu ya... Bale kıyafetleri içindeyim. Biliyorum. Gülüyorsun. "Bu tombik halinle nasıl balerin olabilirsin?" diyorsun. Haklısın. Ama rüya bu. Gerçek değil ki.  Rüyalarda insan ne olacağını nereden bilebilir, öyle değil mi?


Rüyamda... Balerin seçimleri varmış güya. Adaylardan biri benmişim. Ne tuhaf bir durum! Çünkü  ömrümde bir kere  bile  balerin olmayı aklımdan geçirmedim. Tamam. Annem balerin olmamı çok isterdi. Ve beni  küçükken bale kurslarına yazdırırdı sürekli. Zaten o vakitler bizim şehirde bir tane bale kursu vardı.  Bale hocası değiştikçe annem gene denerdi. Her biri "sizin  paranıza bizim vaktimize yazık" demişler; ısrarcı oldukça  anneme söylenmişlerdi. Annemin hayal kırıklıklarını unutmam mümkün değil. Çocukluğumdan beri annemin istediği gibi zarif biri olamadım ne yazık ki. Canı tez bir yapım olduğu için hep haldur huldur biriydim. Değişmedim. Halen öyleyim. Kendimi rüyamda balerin olarak görünce, annem aklıma geldi. Kendimden korktum ama keşke annem göreydi bari  bu halimi diye düşündüm. Üzüldüm.


Rüyamda ben balerin kıyafetleri içindeydim ya... Bil bakalım kim vardı karşımda?   Bir Rüya İçin Ağıt (Requiem for a Dream) adlı filmi duymuşsundur. Seyredeni sarsan silkeleyen bir filmdir. Güreşçi  (The Wrestler) adlı filmi duydun mu peki?  Ya   o destansı anlatımıyla Kaynak (The Fountain) adlı filmi... Allahım Yarabbim... İşte bu güzelim filmlerin yönetmeni Darren Aronofsky  karşımda değil miydi? Ne kadar şaşırdığımı anlatamam. Görmeliydin beni. Üstelik bana: "Siyah Kuğu adlı  filmimin baş balerini olarak  seni seçtim" demesin mi?  Aaa! Bunu duyunca  olduğum yerde donakaldım tabii.  Akabinde "Yoo. Yapamam. Kabul edemem böyle bir teklifi." diye cevap verdim.  "Ne yani, sen şimdi beni reddediyorsun, Oskar alacağı kesin olan bir rolü kabul etmiyorsun öyle mi?"  dedi.
 


Tam o anda içimdeki iki "ben" çarpışmaya başladılar her zamanki gibi. Karanlık tarafımla aydınlık tarafım ak ve siyah kuğu misali dövüşüyorlardı sürekli.  Gözlerini kan bürümüş  içimin siyah kuğusu basbas bağırarak "Deli misin, hayatının teklifini redediyorsun! Zafer bizim olacak! Tüm rakiplerimizi yok edeceğiz, mükemmele ulaşarak zirveye yerleşeceğiz!" diyordu. Haklı mıydı acaba? Bari içimin siyah yanını rüyalarımda  dinlesem mi? diye içimin ak yanıyla düşündüm. Tam Darren Aronofsky'nin Siyah Kuğu filminde baş balerin olmayı kabul edecektim ki bir şey aklıma geldi. İyi ama ben ömrümde bir kez bile balerin olmayı ne gerçek hayatımda düşünmüştüm ne de hayal etmiştim. Balerin olmak asla bana göre bir şey değildi.




İnanamıyorum kendime. Rüyamda ne dedim biliyor musun ünlü yönetmen Darren Aronofsky'e? "Sizin filmlerinizi gerçekten çok severim. İlla  bu yılın Oskar'a aday olacak filmlerinden birinde oynayacaksam... Kusura bakmayın ama... Coen kardeşlerin yönettiği İz Peşinde (True Grit) adlı filminde  memnuniyetle oynayabilirim. İnanın o filmdeki kızın rolü bana daha uygun. Çünkü ben bale bilmem. Fakat çizgi roman okuru olduğum için ormanda at sürebilir ve dövüşebilirim. Sonra İz Peşinde de Jeff Bridges var. Of! Nasıl hayranım kendisine. Ben Oskar moskar istemem. Jeff Bridges'la bir filmde oynamak var ya bana fazla fazla yeter. Lütfen gücenmeyin olur mu? Ben bir koşu Coen Kardeşler'le görüşmeye gidivereyim.." diyordum ki  yerimden zıplayarak uyandım.   Filmlerini sevdiğim yönetmenin teklifini kırmadan redetmek için sanırım büyük  bir gayret sarfetmişim. Uyandığımda ter içindeydim. Söyler misin  bu rüya nedir şimdi? Bu rüyalarımı sana değil de, başkalarına anlatsam bana deli demezler mi peki?
 

Uyumadan önce Yazıyor'u okuyordum ya dergi  kucağımda öylece kalmış. Uyku mahmuru derginin  açık sayfasına baktım. En son Halil Gökhan'ın Sadık Yemni'yle yaptığı söyleşini okuyordum. Göz attım son okuduğum cümlelere... Sadık Yemni  TÖHAF'tan bahsediyordu gene. TÖHAF'ı sular seller gibi bilirim. Benim gibi hayalperest biri  okur da böyle bir şeyi, atlamaz mı üzerine? Sadık Yemni'nin külliyatını okumuş biriyim. Bak şimdi... TÖHAF,  Tam Özerk Hayal Film şirketi anlamına geliyor.  Sadık Yemni'ye göre her insanın beyni oksijenle çalışan bir film stüdyosudur sanki. Ve her birimiz beynimizin içinde istediğimiz filmi çevirebiliriz. Bana göre çok haklı. Tam benlik vaziyet bu yani. Ne diyebilirim? Şahane!  Okuduğumuz ve seyrettiğimiz filmlerden nebileyim yaşamdaki bir şeyden  etkilenip, beynimizin içinde istediğimiz gibi filmler çekebiliriz. Beyin görsellikle ne kadar idman yaparsa filmmatik kaslar o kadar fazla çoğalıyormuş, anlatabiliyor muyum? Zaten sinemada seyrettiklerimiz öncelikle yönetmenin beyninin içinde çevrilen filmler değil mi?  Sadık Yemni diyor ki "Belki bütün filmler çoktan çekilip gösterilmiştir ve biz de darmadağın olmuş bir akaşik arşivden görsel parçacıklar nasiplenen irili ufaklı kargacıklarızdır." Kimbilir? Kim böyle bir şey olamaz diyebilir? Beynin bilinmez yönleri daha bilinir oldukça... İnanıyorum... Gelecek zamanlarda... Rüyalarımızda gördüklerimizi ekranlarda seyreder duruma geleceğiz. Belki gerçekten  seyrettiğimde tam bir sinemasal şölen yaşadığım Siyah Kuğu  adlı filmi benimle çevirmek istedi Darren Aronofsky... Ben de bu teklifini kabul etmedim de... Natalie Portman oynadı benim yerime demek ki. Ve Oskar alacak... Helali hoş olsun vallahi... Balerin olmak bana uymazdı ne yalan söyleyeyim. Şeyy... Ben... İzin verirsen eğer... Usta oyuncu Jeff Bridges'le  İz Üstünde adlı filmi çevirebilir miyim? Gülme...  Ne var? Tabi ki TÖHAF yöntemiyle... Yaa.. Bizim köyde vaziyetim böyleyken böyle.

4 yorum:

  1. seninkinin tersine ben de küçükken balerin olmak isterdim,dansederdim ama annem kızardı.şimdi kızım için isterdim ama o istemiyor.ne karmaşık bir dünya :((

    YanıtlaSil
  2. Kim ne isterse o olsun diyeceğim:)) Olamayan için TÖHAF var. Olmak istediği rolde filmi kendi çevirsin:))

    YanıtlaSil
  3. Harika bir fikir töhaf la film çevirmek. Ama bazen yetmiyor. O zaman bizim UÖÖHAFA la çalışmanı öneririrm . UÖÖHAFA ın açılımı ''Ultra Ötesi Özerk Hayal film Atmosferi'' anlamında. Sevgilerimle :))

    YanıtlaSil
  4. Selam Diloş... Özledim yorumlarını:) Biz senle bi film çevirmeyeli çoook oldu... UÖÖHAFA'yı öğretiver bir ara bana:) Sevgiler bizden:))

    YanıtlaSil