28 Mart 2012 Çarşamba

"Uzanıp Kendi Yanaklarımdan Öpüyorum."

 


İstanbul Kültür ve Sanat Vakfı (İKSV) konferans salonunun giriş kapısının önünde duran uzun boylu görevli, içeriye girmek istediğimi görünce, elindeki listeyi gösterdi ve kibarca sordu:

- Adınız?
- ????
  Be.. Benim mi? İnanmıyorum! Rezervasyon mu yaptırmam gerekiyordu?

Alt dudağımın aşağıya sarktığını, çenemin titrediğini hissettim. Zaten nefes nefeseydim. İstanbul Modern'den yokuş tırmanıp İstiklal Caddesi'ne çıkmış, kimbilir kaç kişiye sora sora İKSV'na kadar koşar adım yürümüştüm. Ubor Metenga Buluşmaları'nın başlamasına on dakika kalmıştı. Felek gene yapacağını yapmış, hayalimi gerçekleştireceğim programı hazırlamıştı. Öğlen üzeri Kavacık'taki yeni müşterimle görüşmemi tamamlamıştım. İstanbul Film Festival'i için düşündüğüm biletleri satın almıştım. Dayanamamış İstanbul Modern'deki Van Gogh gösterisine gene girmiştim. Sanki Teras Kafe'de oturmuş, Ren Nehri'nde Yıldızlı Bir Gece geçirmiş, Van Gogh'un 1889 yılında yaptığı bu tabloların eşsiz renkleri ve etkileyici aryaların eşliğinde kendimi yıldızların altında dolaşır varsaymıştım. "Yıldızları ve göklerdeki sonsuzluğu farkedin. O zaman hayat neredeyse büyülü görünüyor." diyen Van Gogh'u dinledim. Sahiden hayat büyüleyiciydi.  Başım dönüyordu. Gene sarhoş olup çıkmıştım. Hazır denk düşüp İstanbul'dayken, Tomris Uyar için yapılan buluşmaya gitmeye niyetlendim. O niyetle şimdi İKSV'deydim. İyi ama, kapının önündeki görevlinin elinde tuttuğu uzun listede adım yoktu işte... Sanırım vaziyetim yüzümden ayan beyan okunuyordu. Korkudan büyümüş gözlerle kimbilir  görevlinin gözlerine nasıl bakıyordum ki...
-Beş dakika bekleyin. Eğer boş sandalye kalırsa girersiniz merak etmeyin, dedi.
Utanmasam sevinçten boynuna sarılabilirdim. Sanırım bu düşüncem gene yüzümde ayan beyan belirdi. Kapıdaki görevli, herhangi bir yanlış anlaşılacak duruma sebebiyet vermemek için bir adım geri çekildi. Olduğum yerde mıh gibi çakılı bekledim. Beş dakika kala:
-Buyrun, dedi. İçeriye girdim. Alt salon tıklım tıklım doluydu. Üst kattaki küçük balkona çıktım. Bir sandalye buldum. Oturdum. Bir edebiyat yıldızını anma şölenindeydim. Sahiden hayat büyüleyiciydi. Allahım, çok teşekkür ederim.





NOT: "Uzanıp Kendi Yanaklarımdan Öpüyorum." Turgut Uyar'ın dizesidir.

30 yorum:

  1. -Be.. Benim mi? İnanmıyorum! Rezervasyon mu yaptırmam gerekiyordu?
    haha cok hos :D

    sevgiler Esra
    My Beautyworld

    YanıtlaSil
  2. Önümüzdeki yıl, kısmetse; ömür yeter şartlar da izin verirse.. bir öykü bir yazarı Kedi'de de yapacağız. Var öyle bir niyetimiz. Ha, bizde rezervasyon yok. Erken gelen yer kapar, geç kalan ayakta dinler. Bir de.. herkesin söyleyecek sözü var deyip, hadi buyrun söyleyin, diyoruz.:)

    YanıtlaSil
  3. Anlaşılacağı üzere şaşkının tekiyim ben Esra:)

    YanıtlaSil
  4. Selam Avram, felek bir kıyak daha yapar, gelirim belki:))
    Kim bilebilir?

    Hemen İzmir'den müşteri bulmak için kolları sıvamalıyım demek ki:))İş sebebiyle diye İstanbul'a gittiğim gibi gene iş sebebiyle İzmir'e gidiş... Sonraaa.. Ver elini Kedi Kitapevi:) Du bakalım... Ne diyordum...

    "hayal et, olur elbet!"

    YanıtlaSil
  5. Valla sen geleceksen, "Zagor üzerine güzellemeler" konulu bir söyleşi bile düzenleriz.:)))
    Müşteri kısmın karışamam ama du' bakalım, neler çıkacak öyle bir yazıdan.:))

    YanıtlaSil
  6. "Zagor üzerine güzellemeler" konulu bir söyleşi mi? Sülalemin bütün bıyıkları adına Avram, uçar gelirim:)

    Zagor posteri arıyorum. Acaba var mı sizin oralarda:)

    YanıtlaSil
  7. Bir an ya giremzese diye çok korktum...

    Nasıldı?

    Anlat hadi.

    YanıtlaSil
  8. Cok guzel anlamışsin var ya,sanki o an gözlerimin onundeydi:)

    YanıtlaSil
  9. Çok güzel yazmışsın. Ne kadar mutlu olduğun anlatımından belli.

    Kapıdaki uzun boylu görevliler her zmaan bu kadar anlayışlı olmayabiliyor. Çok şanslısın.. :)

    YanıtlaSil
  10. doğu Batı dergisinin posterleri var ama... Bi sorayım.:)

    YanıtlaSil
  11. İnanmıyorum ya, ben bunun için mail attım ve bana rezerv için yerimiz kalmamıştı diye geri mail attılar.
    Bilseydim kapıdan bacadan bi şekilde girildiğini giderdim.
    O kadar üzüldüm ki anlatamam: (

    Turgut Uyar'ın yada ikinci yenilerin bendeki yeri bir başkadır.

    "öldüğü gün
    hepimizi işten attılar." denilen bir adam için ne debilebilir/ne hissedilir ki...

    Bir de "kendi kendime seni çok seviyorum" yazar büyük saatin kapak sayfasında...

    YanıtlaSil
  12. Bu kadar hayat dolu bu kadar heyecanlı insan:) saygı ile selamlıyor ve seni kıskanıyorum, keşke ben de senin gibi vakit ayırabilseydim bu toplantıya :(

    YanıtlaSil
  13. Mekanınızda sıcacık bir "Hayal Kahvesi" içtim..Çok güzeldi..Teşekkürler:)

    YanıtlaSil
  14. Heeyyyyy... beni aradın o sergiden :))) demek sonrasında İKSV vardı..
    Ben de vardım, ben de vardım orda işteeeeeee :))

    YanıtlaSil
  15. Aaa! Sahi mi Momentos, neden seni aradığımda söylemedin:)

    YanıtlaSil
  16. Selam Sessiz Prenses, afiyet olsun.
    Sevindim:)

    YanıtlaSil
  17. Bolat, hiç gideceğim gibi görünmüyordu biliyor musunuz? Bir an program değişti. İstanbul'a gitmem gerkti. Ve kader ağlarını ördü:))

    YanıtlaSil
  18. Of, annemahsustan, çok üzüldüm şimdi!
    Neyse, dert etmeyin. Bir sonrakine diyelim kısmetse:)

    YanıtlaSil
  19. Sorarsanız sevinirim Avram:)

    YanıtlaSil
  20. Selam Vladimir, ben nasıl korktum anlatamam:) Neyse... Girebildim çok şükür.

    YanıtlaSil
  21. 1'i yok mu, benim karşıma çıkan kapıdaki görevliler hep iyidirler:)
    Sahiden!

    YanıtlaSil
  22. Gülümse, yazıyla gözünüzde canladırdıysam, ne mutlu bana:)

    YanıtlaSil
  23. güzel yüzüne kimse dayanamaz zaten hayal kahvem !

    YanıtlaSil
  24. Estağfurullah Buket, nerdeee:)

    YanıtlaSil
  25. Hayır, yanlış anlattım.. demek istediğim; senin hepimize anlattığın bu günde ben de varmışım farkında olmadan.. yani Van Gogh sergisindeyken beni aradın ya telaş telaş.. :)) işte tüm bu anlatılan günün bir yerinde nokta kadar olsa bile aslında ben de varmışım, benimle de paylaşmışsın demek istedim. :)))

    YanıtlaSil
  26. Yooo Momentos, benim anlamam kıt:)
    Bende ordaydım demişsin ya sahiden İKSV'daydın sandım. Öyle olsun istedim. Keşke olsaydın. Ama haklısın. İstanbul'daki her koşuşturmamda hep aklımdasın-ız:)

    YanıtlaSil
  27. Bu da demek oluyor anlık düşüncelerin olumsuzlukları 5 dk da yitiriliyormuş. Görevliyi bu davranışından ötürü kutluyorum. Toplumda öyle bir yargı varki ismin yoksa sen yoksun. Halbuki topluma acık faaliyetlerin bir çoğu sümen alti gibi davrandırılıyor. Böyle kapı görevlileri çok lazım. Pazı oldukça hoş olmuş kutlar ve başarılar dilerim...

    YanıtlaSil
  28. Valla Şirin demi, bu gece kafam durgun gene:) Ne pazısı kuzum:))

    O değil de,İKSV'de salonun girişindeki görevli hem kibar hem çok güler yüzlü biriydi. Evet kesinlikle öyleydi:)

    YanıtlaSil
  29. Turgut Uyar kesin başının etini de yemiştir o zaman :) ihih.:)ihi..ihi..ihi'!

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Mahmure, Turgut Uyar başımın etini yesin varsın:) Hep gül e mi:))

      Sil