İçinden tren geçen her şeyi severim. Bu filmin posterine tav oldum. Hem içinden tren geçiyor hem korku filmi... Hımm... Seyredeyim bari. Du bi:)
Hocasıyla betimleme yapılabilecek baleyi de seçmişler. Adolphe Adam'ın Giselle adlı balesiymiş. Sesli Betimleme Derneği'ne yazmış. Maalesef işleri yoğunmuş. Bu bireysel bir talep olduğu için, böyle bir talebe ayıracakları vakit de insan da yokmuş. Esra benden bahsetmiş. Esra'yla sinemaya giderdik. Burada anlatmıştım. Kafa kafaya verirdik. Filmleri fısıltıyla betimlerdim. Esra Erasmus bursuyla Almanya'ya gitti. Mektuplaşıyoruz şimdi. Esra, baleyi benim betimleyebileceğimi söylemiş. "Yapar mısınız?" dedi.
Durur muyum? Hiç ikiletmedim. Heyecanla cevapladım. "Betimlerim tabii. Ne olacak ki? Memnuniyetle yaparım." dedim. Adı Bahar... Kendisini henüz görmedim. Ve fakat adının güzelliğini sesinde taşıdığına kefilim. Hafifçe öksürdü. "Jizel balesinin linkini göndereyim. İsterseniz izleyin fikriniz olsun. Öyle konuşalım." dedi. Ne olacaktı ki? Filmleri nasıl betimleyerek anlatıyorsam, Bahar'ın istediği baleyi de betimleyiverirdim.
Yooo... Sakın vazgeçtiğimi sanmayın. Kollarımı sıvadım. Çalışmaya başladım. Bahar'la güçlerimizi birleştireceğiz. Bale betimlemeyi becereceğiz:)
Sipariş ettiğim kitaplarım az önce geldi. Ofisteki odamda, sağ duvara dayalı dolabın üstündeki mevcut kitaplarımı iyice sıkıştırdım. Bazılarını eve götürmek niyetiyle yanıma aldım. Yeni gelen kitapları kargo kutusundan çıkardım. Özenle üst üste koydum. İşte fotoğraf çektim. Şimdi yan duvara tekrar baktım. Burası sigortacı değil de sinemacı ofisine benziyor. Gelenler acaba ne düşünüyor? Komik valla... Ne yapabilirim? Ben de böyle sigortacı tipiyim:)