10 Şubat 2010 Çarşamba

Zagor'la Türkülerin Menzilinde Dolanma Durumları

Zagor'u bilmeyen var mıdır? Zagor çocukluğumda en sevdiğim çizgi roman kahramanlarından biriydi. O zamanlar ailem, çizgi roman okumama izin vermezdi. Abim alıp okurdu. Ben elime alınca kıyamet kopardı. Zaten meşrebim yasaklanan her şeyi daha fazla merak etmeye meyilliydi. Ben de ders çalışıyorum diye kitabımın arasına koyup, gizli gizli okurdum. Sanki çizgi roman okumakta ne varsa? Kız kısmı böyle kitaplar okur muymuş... Çizgi roman yerine resimli Ayşegül dizileri ne güne duruyormuş... Ayşegül tatlı bir kızdı aslında. Ama uymuyordu ki benim yapıma. Öyle sinir olurdum ki anlatamam... Ayşegül Ormanda, Ayşegül Lunapark'ta, Ayşegül Hasta... Hele bir tanesi vardı ki, annem hep önüme sürerdi. Hangisi mi? Ayşegül Evde tabi.. Bak şimdi... Ayşegül'ün annesi gezmeye gider. Ayşegül de, annesi gelene kadar bulaşıkları yıkar, evi süpürür, temizler. Vay canına sayın seyirciler. Şimdi şimdi anlıyorum. Sanırım annem Ayşegül'ü okuyayım da örnek alayım istiyordu. Hatta bana Ayşegül'ün giysilerinden de dikiyordu. Hiç sevmezdim ki o hanım hanımcık giysileri... Bile isteye kirletirdim. Ayşegül'le hiç işim olmazdı hiiç! Hiç kafama denk değildi resimli Ayşegül dizileri.

Şimdiki gibi binbir çeşit ve renkli olmasa da benim çocukluğumda da muhtelif çizgi romanlar vardı. Tommiks vardı. Teksas vardı. Swing vardı... Hatırlasana... Çelik Blek vardı. Yooo... Olmaz... Ben illa Zagor'un yolunu gözlerdim. Baltalı İlah!.. Zagor'un iştahlı mı iştahlı, şişko mu şişko, korkak mı korkak Çiko diye bir kankası vardı. İşi gücü Zagor'un başına bela açmaktı.

Hey gidi günler hey!.. Neyse... Aradan yıllar geçti. Artık Zagor'u takip etmeyi bırakmıştım bırakmasına ama eski sevgim yüreğimde küllenmiş kalmış demek ki... Günlerden bir gün Tersninja'nın sağ üst köşesinde Zagor'un Sözü Bu! diye bir blog adı görünce nasıl sevindiğimi anlatamam. Hemen ziyaret edip, bloğun yazılarında bir süre dolandım durdum. Sanki uzun zamandır görmediğim bir arkadaşıma kavuşmuştum. İşte o günden sonra ara ara bakar oldum Zagor'un Sözü Bu! adlı bloğa. Blog sahibi Sıtkı Sıyrıl'dı. Bana göre "Zagor'un sözü bu!"nun bloglar arasındaki yeri çok özeldi. Tüm blogda Sıtkı Sıyrıl'ın sadece Zagor'la ilgili esprili yazıları vardı. İşte bu yazılar arasında Zagor'un Duman Mesajları ve Tamtam Mesajları diye iki yazı okumuştum.

Sıtkı Sıyrıl'ın anlattığı, zamanında Kızılderililer tarafından kullanılan ama Zagor'un da zaman zaman kullandığı duman mesajlaşmasını, bir ara okadar çok okumuştum ki ezberlemişim. Biriyle haberleşmek istersem, önce bir tepeye çıkıp ateş yakacağım. Gökyüzüne yükselen dumanı bir örtü ile yönlendirip kesik kesik duman işaretleri yani puf elde edeceğim. Her bir pufun bir anlamı vardı tabi. Bir puf “dikkat!” , iki puf “Her şey yolunda” üç puf ise “Tehlike - SOS - Yardım çağırın” anlamına geliyordu. O kadar eğlenceli anlatıyordu ki Sıtkı Sıyrıl bu haberleşme durumunu, mutlaka Zagor'un Sözü Bu! bloğuna bakıp orijinalinden okumalısın.

Peki Tamtam Mesajlaşması nasıl yapılıyordu? Bak şimdi... Tıpkı cep telefonu gibi elimizin altında bulundurmamız gereken demirbaşlar şunlar... Hakiki meşeden içi boş kütük parçası ve gene meşeden mamul iki adet tokmak.. O kadar!.. Hem bunu kullanırsak ne iletişim vergisi var ne de herhangi bir ücret... Ne güzel!.. Peki nasıl mesajlaşacağız bu durumda? Tamtam mesajlarında geçerli bir alfabesi yok ki. Alfabe müziğin ta kendisi, o yörenin türküleri.. Şahane değil mi? Arkadaşıma gitmek istiyorum sözgelimi... Hemen alıyorum tamtamımı elime... Bil bakalım hangi türküyü tamtamlıyorum? Mesela şunu..."Oyaaaa! Gelemezsen haber veeeer... Ben sana geleceğiiiim!" Ya da yağmur başladı bizim köyde... Haber gönderiyorum İzmit'teki benim kardeşe... "Yağmur yağdı kaççç kaç kaç!.. Şemsiyeni aççç aç aç!" Çok keyifli vallahi. Bu akşam yemeğe çağırmak istiyorum mesela seni... Hemen alacağım elime meşeden mamul tokmakları... Vuracağım içi boş meşe kütüğe... Bak şöyle... "Bir fırın yaptırdııım... Doldurdum ekmekleriii, Gel beraber yiyeliiimm, Yaptırdım börekleriiii" Ne güzel değil mi? Diyelim ki bizim köyde yangın var.. Başlıyorum tamtamları çalmaya... Hangi türküyü çalıyorum öyle mi? Aaa! Sorulur mu? "Yangın var, yangın var, ben yanıyorum! Yetişin a dostlar tutuşuyoruuuummm!" tabii ki!.
http://sitkisiyril.blogspot.com/2008/05/zagorun-tamtam-mesajlar.html

NOT: Zagorun Sözü Bu

10 yorum:

  1. Hey gidi Zagor hey... Unutulur mu hiç? Hele Çiko? Pardon, tam ismiyle Felipe Ceyatano Lopez Martinez Gonzales Çiko :) Ne çok okurdum zamanında. Bir onu bir de Çelik Blek'i. Blek favorimdi aslında. Profesör Oklitus ve Rodi ile olan maceraları daha cazip geliyordu o zamanlar. Ama Zagor da vazgeçilmezdi benim için. Ve Kaptan Swing, ve Kızılmaske ve Mister No ve Teks ve... :)

    YanıtlaSil
  2. Beni zaman tüneline soktun gene,ayşegüller serisi banada alınırdı ve çok hoşuma giderdi demekki ruhuma uyarmış:=)..her eve bir erkek kardeş lazım,bende ağbimin tommiks teksaslarını ders kitaplarımın arasına koyar okurdum,annnem arada kapıyı aralar aferim kızım ne güzel ders çalışıyorsun der,takdirlerini alırdım ( seneler sonra anneme bunları itiraf ettiğimde ,koca kadın olmuşum azar işittim:))).aa tabi bide killing okurdum( ruhumun derinliklerinde buda varmış demekki:))bu kitabı okuduktan sonrada korkar ,yatarken koridorun ışığını açık tutardım,annem-babam da aa kızım evimiz güvenli, ailecek biraradayız ne var korkacak der ,bir türlü anne anneee killing var diyemezdim...off ya nerden geldi şimdi aklıma bu,akşam koridorun ışığını açıkmı bıraksam acaba?....

    YanıtlaSil
  3. Vildancığım insanın abisi olunca böyle oluyor işte. (Örnek bak abi)
    Eminim sen onun oyuncak arabalarına.. ateş saçan teneke tabancalarına da musallat olmuşsundur :) Hadi bi anlat ne olursun
    sevgiler :)

    YanıtlaSil
  4. Dostca, şimdi düşündüm de abimin tabancası yoktu galiba. Abim acayip yakışılıydı. Tarık Akan'ın İzmit şubesiydi. Öyle tabancalarla falan işi yoktu yani... Benim kız arkadaşlarımdan bile abime aşık olanlar çoktu. Hala yakışıklıdır bakma... Canım ya... Ne kavga ederdik biliyor musun? Cadının tekiydim. Hatta kendime keçi bile diyebilirim. Bir kere hiç unutmam, odamın duvarına çivi çakıyorum. Artık kimin posterini asacaksam:) Bir türlü girmiyor çivi. Abim de yan odada ders çalışıyor. O kadar çok güm güm yaptım ki, "çakma şunu artık" diye seslendiğini duydum. Ben çakmaya devam ettim. Bir- iki- "bırak kızım çakmayı.. kafam kazan gibi oldu yaa!" dediğini duydum. Çivi de artık girmek üzere.. İki tane daha vursam tamam. Bir vurdum.. Güm... İk vurdum güm... Abim odasından fırladığı gibi, hışımla benim odaya geldi. Üfff! Öyle kızmış ki anlatam. Fırladım odadan. Onun odasına geçtim. Odanın kapısını kapadım. Kapıda dikdörtgen şeklinde cam vardı. Abim peşimden odaya girmek için kolunu cama çarpınca cam şangıırrr kırılmadı mı? Kırılan cam abimin kolundaki damara girmedi mi? Eyvaahhh! Damardan fıskıye gibi kan fışkırıyor. Nasıl ama anlatamam sana... Resmen fıskıye... Felaket yani. Hemen annem kolunu sıkıca bir eşarpla bağladı. Hastaneye gittiler. Üç dikiş atılmıştı. Canım abicim ya!
    Ondan sonra bakar mısın bana.. Hem suçluyum hem güçlüyüm... Gene kızıp üzerime gelirse: "Bak tekin değilim. Bana elini sürdüğün anda başına bir şey gelebilir. Karışmam!" deyip kıkır kıkır gülerdim.. Abim de gülerdi tabi.. Hey gidi günler.. Olan annelere oluyor tabi bu durumda. Anneler üzülüyor. Yoksa ne olacak kardeşler kavga edip biraz sonra birlikte oynuyorlar:) Bana bir laf at.. On laf işit Dostça... Böyleyken böyle işte:)

    YanıtlaSil
  5. Oya, bugün bir toplantıdaydım. Karşımda ciddi ciddi insanlar. Bir ara telefonumda senin yukarıda yazdığın yorumu gördüm. Okuyunca kendimi gülmemek için zor tuttum. Allah iyiliğini versin.. Ne tatlı yazmışsın. Killing okuyordun öyle mi? Hem Ayşegül... Hem Killing..
    Vay canına sayın seyirciler. Gelemezsen haber ver, ben sana geleyim... Bir Ayşegül ve Killing geyiği çevirelim olur mu? Vallahi öldüm gülmekten Oya:))Çok yaşa!

    YanıtlaSil
  6. Mit, siz burada bizim gibi dinazorların arasında kaldınız:) Artık idare ediverin.. Siz şanslı nesilsiniz. Okuduğunuz önünüzde, okumadığınız arkanızda... Nereye kafamızı çevirsek çizgi roman, haftalık mizah dergileri. Ama biz de şanslıydık. Gırgır çocuklarıydık çünkü:) Ne günlerdi!

    YanıtlaSil
  7. Redkiti de unutmayalım lütfenn atı düldül ve köpeği rintintin :)
    Dişlerinin arasında bir dal ile gün batımına yürüyen yalnız kovboy.

    YanıtlaSil
  8. Hey gidi eski günler.Biriktirilmiş harçlıkla aileden gizlice alınan okununca arkadaşlarla takas edilen çizgi romanlar.
    Zagor güzeldi ama asıl keyiflisi Yüzbaşı Tommiks'ti bana göre

    YanıtlaSil
  9. eskiden teksas zagor swing okurdum yeniden ah bir çocuk olsaydım

    YanıtlaSil
  10. Hey, Adsız... Zagor okumak için çocuk olmak mı gerekiyor:) Yooo... Yanılıyorsunuz yetişkinler de okuyor. Okuyun sizde:)

    YanıtlaSil