23 Mart 2011 Çarşamba

Erkin Koray Şarkılarını En Son Ne Zaman Dinledin?


İki gündür Erkin Koray şarkılarına bir takıldım ki anlatamam. Of! Ne güzel sözler! Ve Yarabbim ne şahane  bir müzik bu. Of, nasıl özlemişim Erkin Koray'ın şarkılarını meğer. Şimdi... Şu anda.. Ne dinliyorum biliyor musun? "aşktan yana şansım yok.. ağlıyorum derdim çok.. aşkımı kaybetmişim.. sordum sordum bulan yok.. dün gece çok aradım.. aradım bulamadım... kör olası çöpçüler... aşkımı süpürmüşer.." Bu şarkıyı bilirsin değil  mi? Hemen dinlemelisin hemen... Of! Ne hoş bir şarkı bu sahiden! Kimbilir kaçıncı  kez dinliyorum. Döne döne... Ya Yalnızlar Rıhtımı... Hani var ya... "bir ben miyim perişan.. gecenin karanlığında.. yosun tuttu gözlerim.. yalnızlar rıhtımında..." Yeni  nesil bilir mi  Erkin Koray şarkılarını acaba? Ne büyük kayıp bilmiyorlarsa...Yooo.. Dinlemek beni kesmeyecek.. Şimdi birşeyler okumalıyım Erkin Koray hakkında... Ama sanal ansiklopediden okumasam keşke diye düşündüm. İyi de Erkin Koray hakkında şu anda hangi kitaptan birşeyler okuyabilecektim? Heyy! İşte o anda Cumhur Canbazoğlu'nun Kentin Türküsü adlı kitabı aklıma geldi. Evet. Hemen buldum  kitaplarımın arasından... İşte kitabın Anadolu Pop-Rock bölümünün Barış Manço'dan sonra gelen isim Erkin Koray. 108. sayfa. Hemen açtım ilgili sayfayı. Cumhur Canbazoğlu Erkin Koray hakkında beş sayfa yazı yazmış. Önce mutfağa gidip kahvemi aldım. Sonra Erkin Koray şarkılarını  tekrar dinlemeye başladım.  Hem okuyorum... Hem dinliyorum... Bu arada  keyifle kahvemi içiyorum.


Cumhur Canbazoğlu "Hep"kendini söyleyen" ozan" diye bir başlık atmış. 1941 doğumluymuş Erkin Koray. Şimdi 69 yaşında öyle mi? Vay canına sayın seyirciler. Yıllar böyle hızlı geçer mi? İnanamıyorum. Şimdi hangi şarkısını söylüyor biliyor musun?  "öyle bir geçer zaman ki.. dediğim aynı ile vaki.. birden dursun istersin seneler olunca mazi.. yollara bakarsın katı katı.. üzerine çekersin perde..  yoldan geçenler var  da.. her akşam gelenler nerde.. öyle bir geçer zaman ki.. "  Of! Ömrüne bereket... Çok yaşasın, çok söylesin Erkin Koray, e mi? Uzun uzun anlatmış Cumhur Canbazoğlu. Erkin Koray'ın eğitimini, askerliğini, müziğe nasıl başladığını, 1967 yılında sanatçıyı memleket çapında üne kavuşturan Kızları da Alın Askere adlı 45'liğini, müzikteki arayışlarını, Fransa'ya gidip gelişini, 1975 yılında Elektronik Türküler adlı ilk uzunçalar çıkardığını, halk müziğine yönelişini ve bu albümde ilk kez rock, beat, ve türküyü birleştirmeyi nasıl denediğiyle ilgili  yazdıklarını zevkle okuyorum. Bu arada gitar, bağlama ve vurmalıların sürüklediği, Nazım Hikmet'in sözleri ve bestesi Ruhi Su'ya ait olan Türkü diye bir parçadan söz etmiş. Merak ettim. Hemen buldum sanal dünyadan. Hey! Bağlama vurdu  gene beni... Hatırladın mı bu şarkısını? Hani der ya.. "Dört nala gelip Uzak Asya'dan... Akdeniz'e bir kısrak gibi uzanan.. Bu memleket bizim! Bizim dostlar... Bizim!" Hey! Nazım Hikmet ve Ruhi Su'nun yattıkları yer nur dolsun. Ne güzel bir  müziktir, ne güzel bir parçadır bu..


Erkin Koray bir söyleşisinde türkünün geçmişinde elektrikli aletlerin yeri olmadığını, türkülerde daha çok doğal denilen seslerin hakim olduğunu, bu durumun da türkülerimize özgü hoş ve karakteristik bir hal olduğunu, ancak Türkülerimizin güzelliğini ve doğal dokusunu kaybetmeden elektonikleştirmeye gayret ettiğini bunun da son yıllarda gelişmekte olan akımlara yol göstereceğini söylemiş. Sürekli arayış peşinde olan sanatçı bir ara Hindistan'a gitmiş. Dönüşte mucidinin kim olduğu hala tartışılan elektro bağlamayla iyice arabeske yönelmiş. Ve bu türde tamamen kendi tarzında bir ekol haline gelmiş. Tüm birikimleriyle ortaya o güzelim şarkıları çıkarmaya başlamış. Bilirsin hepsini mutlaka.. "Arkası gelmez dertlerimin bıktım illahlah! Biri biterse öbürü başlar vermesin Allah!" Hatırladın mı? Fesuphanallah! Sonra.. Estarabim.. Şaşkın... Sevince.. Gönül Salıncağı... Yalnızlar Rıhtımında... Heyy... Arap Saçı peki?  Atilla Atalay'ın Ebekulak adlı öyküsünde geçer hani... "gönlüm söz dinlemiyor.. sevdiğimi ver diyor.. kim görse şu halimi.. bir daha sevme diyor.. aaah aşk yüzünden.. arap saçına döndüm.. çivi çiviyi söker.. budur bunun ilacı" İki sevgili küsmüşlerdir hani eften püften bir sebepten. Kimse kimseden af dilemez. Aradan zaman geçer. Üç yıl sonra karşılaşırlar. Bir çay bahçesinde otururlar. Birbirlerini halen sevdiklerini belli etmeyecekler ya öyle muhabbet ederler ki sürekli birbirlerini acıtırlar. Hep biri diğerinin pes edeceğini umar. İkisi de pes demez. İkisi de içindeki zaiyatı belli etmez.  İşte tam bu sırada, onların şarkısı Arapsaçı çalmaya başlar. İkisinin hali de çok tatlıdır. Şarkıdan etkilenmemek için çocuk içinden "gün doğdu hep uyandık.. siperlere dayandık" marşını söylerken, kız ise kafasını daldırıp çantasında birşeyler ararmış gibi rol keser. Ya da çocuk öyle zanneder. Neyse, öykünün devamını merak eden isterse  işte buradan okur. Şarkılar ne kadar önemlidir hayatımızda öyle değil mi? Bazı şarkılar nasıl ruhumuza işlemiştir. Cumhur Canbazoğlu yazısının sonunda söylediği gibi "Erkin baba" sevabıyla günahıyla sıcacık işler yapmış ve dağarcığındaki her şeyi dinleyicileriyle paylaşmış bir sanatçıdır. Ve o güzelim şarkılarıyla halen dimdik ayaktadır. İşte büyük bir beğeniyle dinliyorum şarkılarını şu anda. Bana göre şarkıları  lezzetinden bir şey yitirmiyor. Bilakis ben yaş aldıkça onun şarkıları gençleşiyor.



Cumhur Canbazoğlu'nun yazdıklarını okumak çok hoşuma gitti. Kentin Türküsü: Anadolu Pop-Rock adında iyi ki böyle bir başvuru kitabı hazırlamış. Bence bu tip başvuru kitapları çok önemli ve çok değerli. Keşke  pek çok alanda böyle başvuru kitapları olsa. İlgisi olanlar faydalansa. Ben müzikle çok ilgili biri değilim. Keşke yeteneğim olaydı da müzikle ilgili bir iş yapaydım. Nerdee? Son zamanlarda karınca kararınca bağlama çalmaya ve türkülerin menzilinde dolanmaya heves ettim. O kadar. İyi de peki ben bu kitabı acaba  neden almıştım? Bak şimdi.. Bu kitap  Aşık Veysel, Barış Manço, Fikret Kızılok, Hümeyra, Yunus Emre, Cem Karaca, Üç Hürel, Edip Akbayram, Karacaoğlan, Ruhi Su, Haluk Levent, Volkan Konak, Kurban, Neşet Ertaş benzeri  memleketimizde gelenekseli evrensele taşımaya emek sarfetmiş isimlerin müzik serüvenlerinden bahsediyordu. Ve çok doğru bir kitaptı, fark etmeyi sağlıyordu. Bu kitabı okuyunca anlamıştım ki, ben belki türküyü bağlamadan dinlememiştim ama türkünün Cumhur Canbazoğlu’nun dediği gibi Anadolu- pop halini, yani Türk folklor temaları, şiirleri ve çalgılarıyla Pop müziğin elektronik olanaklarının kaynaşmasından doğan şehir türküsü halini yıllardır sevmiş ve dinlemiştim. İşte galiba şimdi aslına döndüm. Orijinal haline. Bazı türküler hiç yabancı gelmiyor. Üstelik bağlamanın sesi, yüreğimi derinden etkiliyor.  Sanıyorum Anadolu ezgilerini zamanında bana sevdiren Erkin Koray gibi sanatçılar nedeniyle şimdi türkülerin menzilinde dolanmaktan hoşlanıyorum. Anadolu Pop Rock mı denir, Anadolu Pop Rock Arabesk mi denir bilemeyeceğim ama Erkin Koray'ın şarkılarını  hep sevdim. Biliyorum, ömrüm oldukça hep seveceğim. 12.11.2010

2 yorum:

  1. Vallahi size ne desem az! Erkin Koray söz konusu olunca ses etmeden duramadım. Öyle severim ki kendisini, şimdi sizin yazınızı okuyunca neden blogumda bir tane de ben yazmadım diye düşündüm. Eh farz oldu artık bana da! Bu arada elektro bağlamayı kendi çizimlerini önemli bir bağlama ustasına götürerek yaptırtmıştır. Muallak olma durumu ortadan kalkmıştır.
    Unutmadan, Erkin Koray'ın bizzat kendi yazdığı Mezarlık Gülleri adında bir kitabı var.
    Elinize/zihninize/kulağınıza sağlık...

    YanıtlaSil
  2. Selam Cüneyt, müşterek bir şey daha bulduk gördünüz mü:) Sevindim..

    Teşekkürler:)

    YanıtlaSil