22 Mayıs 2010 Cumartesi

Müzikli Çizgi Romanlara Bayılırım! Hele Ki Gitar Varsa!





Şu gördüğün Meksika Körfezi haritasını var ya inan ki okulda öğrenmedim. Aklımı vermezdim ki, tarih ve coğrafya derslerini okuldayken hiç sevmezdim. İtiraf etmeliyim, okulları bitirdiğimde, Meksika'nın ya da Küba'nın yerini sorsan kolaylıkla bilemezdim. Çünkü o vakitler çizgi roman okuyamazdım ki! Nerdee? Bir zamanlar Meksika körfezinde, ticaret gemilerinin arada bir uğradığı küçük bir koy olduğunu, sahil kıyılarında Meksika'ya has bir yapı şekli olan "adobe" denilen kerpiç binalar bulunduğunu, balıkçıların ve baharat ticareti yapan zavallı tüccarların buralarda yaşadığını, havanın aşırı sıcağından bunalmış insanların pis kokulu sokaklarda karamsar ve sefil şekilde dolaştıklarını bir çizgi romandan öğrendim. Hatta Meksika'nın ünlü liman şehri Galveston'un zengin gümüş yatakları bulunan dağlık bölgede açılan bir kilit noktası olduğunu da bilmiyordum. Bu yüzden zengin olma hevesinde pek çok insan buraya akın etmiş de açılan maden ocaklarının çoğunda maalesef değersiz madenler çıkmış. Ne fena! İklim sıcak mı sıcak, ayrıca cografyası çok çorak olunca, anlayacağın tabiat buradaki insanların yaşamını oldukça güçleştirirmiş. Bir de vahşi apaçi kabilelerini bunların üzerine eklersek insanların neden karamsar ve sefil görüldüklerini hemen anlamak mümkün oluyor tabii. Bu sebeple halkın yarısı bir an önce buralardan kaçmak isterken, diğer yarısı ise paralı birilerinin gelip gümüş aramak için kendilerini seçmelerini beklerlermiş. Ne bilgiler değil mi? Ben bunları bir coğrafya kitabından değil bir çizgi romandan öğrendim. Hangi çizgi roman mı? Hangisi olacak? ZAGOR tabii!



Seyrettiğim filmlerde ne kadar çok muhabbet ve müzik olursa o kadar sevinirim. Böyle filmleri seyrederken, sinemanın hayatımı eşsiz kıldığını tüm hücrelerimle hissederim. Peki, bir çizgi romanda muhabbet olur mu? Olmaz olur mu? Her karesi ayrı bir muhabbet ayrı bir konuşma baloncuğu ile doludur. Çizgi roman demek muhabbet demektir zaten. Peki muhabbeti çok bir çizgi romanda ya bir de müzik varsa ne diyeceksin? Tadına doyulmaz bu maceranın yemin ederim. Yok artık, çizgi romanda müzik olur mu deme? Bak dinle... Zagor'un okuduğum "Dostum "Gitar" Jim" adlı macerası vardı. İşte bu maceranın başında yukarıda anlattığım coğrafya bilgileri vardı. Hatta sayfanın en üstünde şahane bir Meksika Körfezi haritası vardı. Okulda olsa haritalara merak edip bakmaz insan. Ama bir çizgi romanda harita varsa, haritaya gayri itiyari bakar. Ne diyorum biliyor musun, coğrafya dersini sevmeyen öğrencilere keşke çizgi roman okumaları tavsiye edilse. Neyse... Konuyu dağıtmayayım gene. İşte Zagor ve Çiko yukarıda anlattığım liman şehrindedirler. Gemilerini beklemektedirler. New Orleans'a gitmeyi istemektedirler. Gemileri gelene kadar oyalanmak ve atıştırmak için bir Saloon'a giderler.



Saloon'un içinden müzik sesleri gelmektedir. O ne? Elindeki gitarı çalan ve şarkı söyleyen kişi... Karamba karambita! Arkadaşları Gitar Jim değil midir? Aslında hapiste olduğunu sandıkları arkadaşlarını, ummadıkları bir yerde karşılarında görünce çok şaşırırlar tabii. Sevinirler. İşte bundan sonraki karelerde, Gitar Jim'in ya elinde ya sırtında gitarıyla, Zagor ve Çiko ile yaptığı muhabbetleri çok sevimlidir. Arkadaşlığın ne keyifli olduğunu, bu maceradaki kareler, bakana inan ki hissettirir.



Peki çok güvendiğin bir arkadaşın, seni sırtından vurursa ne yaparsın? Bu macerayı anlatmak istemiyorum. Neler olup bittiğini şimdi anlatırsam, okumak istersen tadı kaçar sonra. Yok, her şeyi anlatmam. Fakat enterasan bir şey olur. Sahiden Gitar Jim Zagor'a ihanet eder. Zagor'u resmen arkasından vurur. Zagor ne yapar bu durumda? Durumu anlayınca, AHYAKKK! Çıldırır tabii. Hayatı pahasına da olsa intikam almaya karar verir. Bundan sonra uzun bir hikaye var. Ve inanılmaz sürükleyicilikte bir Zagor macerasıdır gene. Bak ne diyeceğim. Kimi zaman insanlar hakkında çok çabuk hüküm veririm. Düşündüğüm bu olumsuz varsayımların ne kadar anlamsız ve gereksiz olduğunu sonradan farkedince, kendimi ayıplarım ve niye ben böyle peşin hükümlüyüm diye hem kendime kızarım hem de üzülürüm. İşte bu macerasında Zagor'da bir arkadaşı hakkında aynı benim gibi peşin hüküm verir ve arkadaşının kendine ihanet ettiğini düşünür. Arkadaşı ise Zagor'un iyiliğini düşünerek o hareketi yapmış, böyle davranmakla belki de Zagor'un hayatını kurtarmıştır. Maceranın tam bu anında, Zagor'un gerçeği öğrendiği anı gösteren karede, Zagor'un yüzündeki ifade var ya bana hiç yabancı gelmedi biliyor musun? Bazen benim de yaşadığım, feci bir pişmanlık ifadesiydi bu. İşte Zagor'un o üzgün, o mahcup halini görmek inan ki kendimi daha iyi hissettirdi. Demek bir çizgi roman kahramanı da, hele Zagor gibi biri de benim gibi hata yapabiliyordu öyle mi? Pişmanlık yaşayan insanın surat ifadesi de işte böyle oluyordu... Zagor gibi... "mm...anladım!.." diyordu üzüntüyle.



Bir çizgi roman kahramanının tek bir macerasında insan neler öğrenebilir? İnan bana çok fazla şey öğretebiliyor Zagor. Mesela, dünyanın farklı bir coğrafyasının yerini harita üzerinde gösterebiliyor. O cografyanın iklim, doğa, ekonomik ve sosyal şartlarını anlatabiliyor. Arkadaşlığın sıcaklığını hissettirebiliyor. Arkadaşını dinlemeden tek taraflı verilen peşin hükümlerin sonra insanı nasıl utandırıp, üzdüğünü gösterebiliyor. İnsanların rengi, ırkı ne olursa olsun haklı tarafı bulmaya çalışmanın ve haklının yanında olmanın güzelliğini gözler önüne seriyor. Fazla kan akıtmadan ara bulmak için nasıl çözüm üretilebileceğinin örneklerini verebiliyor. Güldürüyor. Eğlendiriyor. Şaşırtıyor. Düşündürüyor. Çizgi romanlar aynı sinema gibi hayatın eşsiz olduğunu hissettiriyor. Hele aynı filmlerde sevdiğim gibi, çizgi romanda da müzik varsa, tadından doyamam ki ben bu çizgi romana. Oy!Oy!Oy! Doyamam valla!.. Karamba karambita!

5 yorum:

  1. Ben de filibeli Ahmet Hamdi'nin "Amak-ı Hayal" adlı eserini çizgi roman haline geturmuştim. Tam altı ay hergün olmak kaydıyle günlük bir gazetede yayınlamıştım. Tasavvufi bir eser olduğu için zor bir çalışma içeriyordu.

    YanıtlaSil
  2. İlahi :))
    Çizgi roman yazmanızı pek seviyorum ben, Karamba Karambita :))

    YanıtlaSil
  3. Hafızam beni yanıltmıyorsa Ustura dergisinde, Cem Uygun "Amak- ı Hayal"ı çizgilere dökmüştü galiba. Çok severek okuduğum bir tasavvufi kitaptı. Çizgi romanının neden yarım kaldığını hep merak ediyordum.
    Raci ve Aynalı Dede' ye hürmetle.

    YanıtlaSil
  4. karamba karambita! teşekkür ederim aşkın:)

    YanıtlaSil
  5. Profesör, size çok teşekkür etmek istiyorum. Sayenizde A'mak-ı Hayal'i tekrar hatırladık.
    Ve okumaya başladık. Sevgiler.

    YanıtlaSil