9 Ocak 2011 Pazar

Bir Kitap Sayfasında Bir Kelimeyi Hissetmek...


Bugün Ahmet Hamdi Tanpınar'ın Huzur adlı o eşsiz aşk romanı elime geldiğinde, sayfalarını dalgalandırdım öncelikle. Sonra gözüme ilk denk gelen kelimde durdum. "yarın"... Bu kelimenin geçtiği  paragrafları okudum. Aklıma Metin Üstündağ'ın "bugün bir kelimeyi hissettim" dizesi geldi. İlk okuduğumda çarpmıştı bu cümle  beni biliyor musun?  Bir kelimeyi hissetmek... Ne hoş bir haldi. Bir kelimenin hissine varmak... Ahmet Hamdi Tanpınar'ın eşsiz kitabı Huzur'un kahramanı Mümtaz, bir çocuklu ve boşanmış bir genç kadın olan Nuran'a aşıktır. Ertesi gün sevdiği kadın  gelecektir. Mümtaz yarın Nuran'ı görecek... Ve yarın... Yarını sabırsızlıkla beklemektedir. Mümtaz yarın kelimesinin sihrini ilk kez tatmaktadır. Yerinde duramaz, kalkar oda içinde gezinir, bir cigara içer, bir iki sahife kitap okur. Sonra gene yatağa girer, uyumaya çalışır... Yarın kelimesinin ilk kez farkına varır. Onun hayatı sadece bugünde geçmiştir ogüne kadar çünkü. Halbuki şimdi bu tek kelime, içinde bir mücevher gibi parlamaktadır... Yarın... Mümtaz sanki yarın sabah doğacak güneş kendi benliğinde bir altın yumurta imiş gibi ve kainatı, aydınlığı kendi uzviyetinde doğuracakmış gibi, içinde kozmik bir zenginlik duymaktadır.. Yarın... Bu acayip ve sihirli bir kapıdır. Bu kadar telaşlı olmasına hiç de şaşılmaz. Çünkü bu kapının arkasında sevdiği kadın vardır. Onun bilmediği cazibeleri ve bildiği cazibeleri, yumuşak sesi, dost gülüşü, istediği zaman insanın içine arzunun cinayet kadar kırmızı, ateş kadar yakıcı ve sonra garip şey, eski camilerdeki o renkli camlardan hafız sesleriyle beraber dökülen ışık kadar ruha ait şeylerle dolu iksirini akıtan başkaları vardır... Mümtaz nihayet dayanamaz. Bu muazzam ve eşsiz yarının bir anını kaybetmek istemiyormuş gibi yatağından fırlar. Şahane betimlemeler vardır kitapta... İskeleye iner.  Yürür.  Deniz kenarındaki küçük bir balıkçı kahvesinde oturur.  Ahmet Hamdi Tanpınar muhteşem cümleler eşliğinde doğayı tasvir eder. Mümtaz sabırsızdır. Sabırsızlığı bir yerde uzun uzun durmasına manidir. Çünkü sevdiği kadın gelecektir. Garip bir şeydir bu.  Düşüncesini ancak buraya kadar getirmektedir. Ondan sonra ayağının dibinde bir uçurum açılmış gibi birdenbire irkilmektedir.  İşin garibi nedir biliyor musun? Hiç kimse kendisindeki fevkaladeliği sezmemektedir. Mümtaz bugün sevincinde yalnızdır.  Bu hep böyle olacaktır. Yarın ıstıraplarında yalnız olacaktır.  Ağır ağır kalkar. İskelede bir sandaldan denize girer. Ahmet Hamdi Tanpınar romandaki kahramanına "yarın" kelimesini hissettirmektedir. Dolayısıyla okuyunca ben de hissediyorum  tabii... Bunlar yazarın dediği gibi benim latif hayallerim, küçük hayranlıklarım, özenmelerim...  Ahmet Hamdi Tanpınar'dan alıntıladığım cümlelerle ve Metin Üstündağ'ın hatırlatmasıyla  bir kelimeyi, "yarın" kelimesini  bir aşığın düşüncelerinde hissediyorum ya  hoşuma gidiyor bu halim...Ve ben Ahmet Hamdi Tanpınar'ın ve Metin Üstündağ'ın varlığı ile mesut oluyorum, onlardan uzaklaşınca içime hüzün çöküyor. Edebiyatı seviyorum.

5 yorum:

  1. Kelimelerin ruhu olduğuna inanırım. Hissetmek mümkün böylelikle :)

    YanıtlaSil
  2. Haklısınız. Ben herşeyin ruhu olduğuna inandığım için... Yanmışım:)

    YanıtlaSil
  3. Profösör aman sakın mimlemeyin beni.. Uymuyor benim bünyeme mimlenmek maalesef.. Kusura bakmayın olur mu? İlk siz değilsiniz. Yapamıyorum.
    Anlamıyorum.

    YanıtlaSil
  4. NE KADAR GÜZEL YAZARLARIMIZ VAR AMA KİTAP OKUMADA ARABİSTANIN BİLE GERİSİNDEYMİŞİZ.HUZUR DA BUNLARDAN BİRİ.HERKESİN BİLMESİ İÇİN TV DE DİZİSİNİN OLMASI LAZIM

    YanıtlaSil
  5. Saygı duyarız tabi. Samimiyetinizi biliyoruz. Bizi unutmamanızı dileriz.

    YanıtlaSil