17 Ocak 2011 Pazartesi

Sevda Üstüne Ne Söylemişlerse Yalandır.



2011 yılı ressam ve şair  Sevgili Bedri Rahmi Eyüpoğlu'nun  doğumunun 100. yılı. Ne yalan söyleyeyim  Bedri Rahmi'nin  ressamlığı değil de şairliği şimdi beni daha fazla ilgilendiriyor. Çünkü pazartesi akşamı İş Sanat'taki  "İnsan Dediğin Derya Misali"  başlıklı şiir dinletisinin konuğu Bedri Rahmi Eyüpoğlu şiirleri olacakmış. Benim kardeş de çok sever Bedri Rahmi şiirlerini... Kapsam kolundan, İstanbul'a gitsek mi acaba? Kardeş öğretmen yarım gün çalışıyor. Ben de sabah çalışsam.. Öğleden sonra işi kırsam mesela... Hımm... Bu düşünceler aklımın içinde dolanmaya başladı ya... Eyvah ki eyvah! Çok fena...  Az önce şair'in şiirlerine şöyle bir göz atayım dedim. Ve çarpıldım kaldım. Neden biliyor musun?  Şair'in “Sevgi Üstüne” adlı şiirine rastladım. Uzun zamandır bu şiiri okumamıştım. Yok, bu şiiri okumaya tövbeliydim aslında. Çünkü okuyunca çok fena olacağımı biliyordum. Yok, kendimi frenlemeyi bilmeli, okumamalıydım gerçekten. Bu şiirle aramda tuhaf bir ilişki vardır neden bilmem. Hem çok seviyorum. Hem çok korkuyorum. Olur mu böyle şey değil mi? İnsan sevdiğinden, hele şiirden korkar mı hiç? Maalesef oluyor bende  böyle haller.


Bedri Rahmi Eyüpoğlu, “Sevgi Üstüne” adlı şiirine, “Bütün kitapları yakmalı” diye başlar. Benim gibi kitap sevdalısı biri, okursa böyle bir dizeyi...  Sorarım sana ne olur hali? Tamam.. Koskoca şair... Söylüyorsa böyle bir dize, bir bildiği vardır elbette. Üstelik şairlere acayip şekilde inanırım. Tamam… İyi... Güzel... Fakat şiir olduğunu bilsem de, bu şiirin sözleri benim bünyeme uygun değil işte. İnan sadece ellerim değil, yüreğim titriyor kitap yakmaktan söz edilince.


Ardından şiir şöyle devam ediyor, “Sevda üstüne ne söylenmişse yalandır.” Of!.. Şimdi söyler misin, inandığım her şeyi nasıl yıkıp geçeyim bir kalemde? Hem kitaplara, hem de sevda üzerine söylenmiş sözlere nasıl yalandır diyebilirim? Korkmaya başladım bile. İyi ama koskoca şair yanlış bir şey söyleyecek değil ya. Bak ne diyor şiirin devamında,”Kitaplara göre insan/Karanlıkta yüzüne bin mumluk lâmba tutulmuş/ Gözleri, yüreği kamaşmış insandır/Aptaldır, hastadır, kahramandır.” Of.. İnan okudukça kendimi kötü hissediyorum. Esas derdim, hissettiğim bu şeyleri, hissetmek istemeyişimden kaynaklanıyor tabi. Kendi korkularımdan korkuyorum.

“Bütün kitapları yakmalı, Sevda üstüne ne söylemişlerse yalandır.” Şair bu sözleri şiirin devamında tekrarlıyor. Okudukça şiiri kafam iyice karışıyor, korkum katmerleştikçe katmerleşiyor.. Aklımın içindeki kara kuyuya düşeceğim sanıyorum. Düşmemek için, kenardaki taşlara sıkıca tutunuyorum. Sallanıyorum da sallanıyorum. Eyvah!.. Yüreğimin taşları sanki yerinden oynuyor. Bazı şiirler iyi gelmez ya insana.. Bedri Rahmi Eyüpoğlu’nun “Sevgi Üstüne” adlı şiirine hem bayılıyorum… Hem de… Okumaya dayanamıyorum! Yok.. Devamını okuyamayacağım. Aslında ne etkileyici bir şiirdir! Yapılır mı böyle? Şiir yarım bırakılır mı değil mi? Dur ben başka bir şiirine geçeyim. Aklımı ve tescilli diğer duyu organlarımın radarlarını  iyice açayım. Mesela diyeyim ki... "Önde zeytin ağaçları arkasında yar, Sene 1946, Mevsim sonbahar, Önde zeytin ağaçları neyleyim neyleyim, Dalları neyleyim, yar yoluna dökülmedik dilleri neyleyim" der der de sonra "Yar yar!..Seni kara saplı bir bıçak gibi sineme sapladılar." diye devam eder hatırladın mı Sitem adlı bu şiirini? Erol Evgin söylerdi. 



Bedri Rahmi Eyüpoğlu'nun aşkları hakkında bildiklerim bana kalsın. Ama herkesin bildiğini söyleyeyim. Her ne kadar şiirinin  içinde kadınım, kısrağım, karımsın kelimeleri geçse de o güzeller güzeli "Karadutum, çatal karam, çingenem. Nar tanem, nur tanem, bir tanem. Ağaç isem dalımsın salkım saçak. Petek isem balımsın ağulum. Günahımsın, vebalimsin. Dili mercan, dizi mercan, dişi mercan, Yoluna bir can koyduğum, Gökte ararken yerde bulduğum, Karadutum, çatal karam, çingenem, Daha nem olacaktın bir tanem, Gülen ayvam, ağlayan narımsın, Kadınım, kısrağım, karımsın." şiirini eşi için değil de "bağrına kara saplı bıçak gibi" saplanan  sevdiği başka bir kadın için yazdığını söylerler. 1975 yılında kaybettiğimiz Bedri Rahmi Eyüpoğlu 100 yaşında öyle mi?  Yattığı yer nur olsun. Acaba şairin şiir dinletisine  gitmeli miyim? Pera'da Frida sergisi var. Hazır İstanbul'a gitmişten misal bu ya bir de müze gezsem... Şahane olur inan. Of! Bütün kitapları yakmalı  gerçekten. Nerden okudum Bedri Rahmi'leri, Frida'ları! İkisinin  de hayatını bir okusan! Allahım şair haklı, sevda üstüne ne söylemişlerse yalandır dersin. Yalan mı sahiden? Peki ya gitmezsem İstanbul'a? Hiç dert değil ki. Bunları düşünmek, yazmak, hayal etmek  bana fazlasıyla yeter.

3 yorum:

  1. bence gidin.birçok kişinin yerine dinleyin.frida sergisi de kaçmaz. :))

    YanıtlaSil
  2. Evet, dediğin gibi HayalKahvem gitmeden şairin yazdığı binlerce satırın içinde gezinmeye ve işin ilginci bizi de gezdirmeye başladın :) kimbilir belki gitmişsindir, şu anda ordasındır. Sana sesimle de okumak kısmet olur belki bir gün ama şimdilik yazarak gönderiyorum çok sevdiğim bir şiirini B.R.E. nin...

    ***************

    Üç Dil
    En azından üç dil bileceksin
    En azından üç dilde
    Ana avrat dümdüz gideceksin
    En azından üç dil bileceksin
    En azından üç dilde düşünüp rüya göreceksin
    En azından üç dil
    Birisi ana dilin
    Elin ayağın kadar senin
    Ana sütü gibi tatlı
    Ana sütü gibi bedava
    Nenniler, masallar, küfürler de caba
    Ötekiler yedi kat yabancı
    Her kelime arslan ağzında
    Her kelimeyi bir bir dişinle tırnağınla
    Kök sökercesine söküp çıkartacaksın
    Her kelimede bir tuğla boyu yükselecek
    Her kelimede bir kat daha artacaksın

    En azından üç dil bileceksin
    En azından üç dilde
    Canımın içi demesini
    Kırmızı gülün alı var demesini
    Nerden ince ise ordan kopsun demesini
    Atın ölümü arpadan olsun demesini
    Keçiyi yardan uçuran bir tutam ottur demesini
    İnsanın insanı sömürmesi
    Rezilliğin dik alası demesini
    Ne demesi be
    Gümbür gümbür gümbür demesini becereceksin

    En azından üç dil bileceksin
    En azından üç dilde
    Ana avrat dümdüz gideceksin
    En azından üç dil
    Çünkü sen ne tarih ne coğrafya
    Ne şu ne busun
    Oğlum Mernus
    Sen otobüsü kaçırmış bir milletin çocuğusun.

    YanıtlaSil
  3. Umarım gidebilmişsinizdir :)
    Benim de geç haberim oldu, maalesef.

    Baharda da Yazma Şenliği'ni kaçırmayın derim, imkânınız olursa.

    http://denizekarsi.blogspot.com/2010/06/brahmi-eyuboglu-yazma-senligi.html

    Sevgi ve selâm ile.

    YanıtlaSil