30 Mart 2009 Pazartesi

Bir Soru ve Bir Film

Okuduğum bir yazısında Ece Temelkuran"Niye bir ömür eşittir bir hayata?" diye soruyordu. Yazı "birisi" olmanın ne kadar sıkıcı bir şey olduğundan bahsediyordu. Ömür boyu hep aynı kişi olmak ve hep o kişi gibi davranmak. Oysa insan istediği zaman keşke başka birinin yerine geçebilse, onun hayatını yaşayabilse, öyle görkemli bir hayat yaşaması şart değil sadece farklı bir kişi olabilse. Mesela Barselona'da uzun ve gizli hikayesi olan bir kadın, Londra'da çapkın bir genç adam, Prag'da kürk şapkalı orta yaşlı bir kadın, İskoçya'da çok zengin olacağına inanan bir serseri, Roma'da bir deli, bir yük gemisinin burnunda bir Afkanlı kadın mesela... Bütün bunları,hepsini birden bir ömürde yaşasaydı insan daha iyi olmaz mıydı diye soruyordu. Daha iyi olabilir miydi bir ömürde birkaç hayatı yaşamak sizce?

Bu yazıyı okuduğumda, seyrettiğim bir film gelmişti aklıma. "Yıllar Sonra" yada orjinal adıyla " Sommersby" adlı film. Amerikan iç savaşının son günlerindeyiz. Jack Sommersby (Richard Gere), sekiz yıllık savaş ve esaretin nihayetinde evine dönüyor. Karısı Laurel (Jodie Foster) bu kadar yıldan sonra kocasındaki değişiklikler karşısında şaşkına dönüyor. Çünkü kocası fizik olarak aynıdır aynı olmasına ama davranışları başkalaşmıştır. Kocasının nasıl bu hale geldiğini sorgulamaya başlıyor. Konuyu tam anlatmak istemiyorum. Sadece şu kadarını ipucu olarak veriyorum. Filmin konusu yukarıda yazdıklarımla ilgilidir.

Bir ömür bir hayata eşit olmasaydı ve biz birilerinin yerine geçiyor olabilseydik, o kişilerin yaşayacağı tüm olumsuzlukları da kabullenmemiz gerekecekti tabii ki, öyle değil mi? Her hayat güllük gülüstanlık değil ki!...

5 yorum:

  1. Kendi Çapında bir Yazar31 Mart 2009 00:20

    Sayın Vildan Hanım
    nerden geliyor böyle antika şeyler aklınıza. Sizde anlayamadığım bir şey var. Durduk yerde icat çıkarıp aklımızı karıştırıyorsunuz. Yoksa sizin başınıza böyle bir yaşamlar geldimi.. Reenkarnasyona inanırmısınız. Diğer hayatlarınıza dair hatırladığınız birşeyler mi var.
    Sizin dediğiniz gibi farklı yaşamları peşpeşe yaşamak, eger geride bıraktığınız her karakterinizi hatırlayarak olursa cok yorucu ve yıpratıcı olurdu eminim. Bir bilgisayara yüklenen çeşitli programların agırlığı sonucunda çöken sistemlere dönerdik ki..bu yol sorun yaratırdı..Ama şöyle de bir şey duymuştum. Ruhlar bir bedene bürünüp dünyaya gelmeden önce dünyada ne kadar sorunu kaldırabileceklerini bildirip ona göre gelirlermiş. Durum böyle olunca insanlar arasındaki fark burdan kaynaklanıyor diye düşünebilirmiyiz acaba? Ben şahsen bu hayatında artık daha fazla sorun istemiyorum.. Huzur istiyorum..Haves ettiğim karakterleri ve maceracılığı da filmlerle gideriyorum :) sevgi ve saygılarımla.

    YanıtlaSil
  2. Sevgili Kendi Çapında Bir Yazar

    Peki şöyle bir şey teklif etsem size ne dersiniz? "Bu yaşınıza kadar "siz"diniz. Şimdi yeni biri olabilirsiniz ve siz seçiniz!"
    İsterseniz uçsuz bucaksız kumsalı olan sakin evinizde romanlarını yazan bir yazar olabilirsiniz yada
    kendinize ait küçük teknenizle pupa yelken okyanuslara yol alabilirsiniz...Yada dileğin bizden ne dilerseniz deselerdi size, nasıl bir yaşamda aradığınız huzuru bulabilirdiniz? Düşündünüz mü hiç?

    YanıtlaSil
  3. Kendi Çapında bir Yazar31 Mart 2009 00:56

    Sayın ve çok sevgili Vildan Hanım.
    Hayal gücünün sınırı yoktur. Bir gün bana büyük ikramiyenin çıktığını düşündüm. Okadar cok ev araba eşya aldım ..yardım yaptım..seyahate cıktım..hayalimde doğal olaraka hiç kötü şeylerle karşılaşmadım. Hayal kurmaktan biktim yoruldum bunaldım ve hayalimde sonunda kendi hayatıma dönüp eski eşyalarıma,dostlarıma ve anılarıma kavuşunca huzur buldum . Sanırım hayatıma anlam veren şeylere dönmüştüm.
    Ama gerçek hayatta birinin yerine geçmem için gerçekten kendimi degersiz sıradan ve yalnız hissetmeliyim ki..o hayatta başıma gelebilecek tüm olumsuzluklara sahiplenerek katlanabileyim.
    O hayatı yaşamaya iten hakiki sebeplerim heveslerim varsa neden olmasın.
    İnsan iç huzurunu .. huzur duymak isteğini yanında taşıyorsa her yerde karınca kararınca huzur bulabilir diye düşünüyorum ama şunu da biliyorum ki.. huzursuzluk varsa huzur duyulur.
    saygılar

    YanıtlaSil
  4. Sevgili Okur,
    Bazı yazılar vardır okuyucularını baştan çıkartmak için yazlılır. Derler ki bu yazarlar:" Eğer hoşnut değilsen hayatından, alternatiflerin var. Başıma geldi çekerim deme, hata yapmaktan korkma,vazgeçme dene, yada düşün en azından, durumunu kabullenme!"
    Okuyucuyu yoldan çıkartmak isteyen bu yazılar, düzene başkaldırsın, başka hayatları düşünsünler diye yazılırlar. Yoksa kendi emniyetli sularını bırakıp, kim cesaret edebilir başka sularda yüzmeye...
    Bakın siz de bir önceki yazınızda huzur arıyordunuz. Size huzurlu iki örnek verdim. Düşündünüz... Geçmişte düşündüklerinizi düşündünüz. Sonuçta kendinizi, şu halinizi seçtiniz. Bu da sizin sonucunuz!

    Hep hayata düz bakıyor ve kabulleniyorsunuz ya en iyisi bu diye, peki hayat sürüp giderken, bu yıl şöyle fiyalı bir hata yapsanız mesela, ne dersiniz?
    Sonra gülüp geçeceğiniz bir fiyakada olmalı ama... Cesaret edebilir misiniz?

    YanıtlaSil
  5. Kendi Çapında bir Yazar31 Mart 2009 01:36

    Sevgili Vildan hanımcığım..Neden örnek denek beni seçtiniz anlamadım kuzum. Şunun şurasında tatlı bir rehavet içinde yaşayıp giderken..Yoksa beni yüregimi çarptıracak bir maceraya mı atmak istiyosunuz.
    Yok yok bu yorgun gönül artık dinlenmek ister.
    Bu terazi bu kadar sikleti çekmez
    Saygılar.

    YanıtlaSil