13 Mayıs 2011 Cuma

Bir Kitabın Tadını Ve Melodisini Arama Çalışmalarım - Günaydın Hüzün


Acaba kitabın adı mıydı ilgimi çeken? Çünkü muhteşem bir kitap ismiydi. Günaydın Hüzün. Hüzün kelimesinin sadece anlamını değil melodisini de çok severim. İçinde hüzün barındıran her şey  ilgimi çeker.  Hilmi Yavuz'un "Hüzün ki en çok yakışandır bize. Belki de en çok anladığımız." dizeleri manifestomdur  desem gene  abarttığımı düşüneceğine eminim. Ya Attila İlhan'ın o dünyalar güzeli dizeleri...  "Hayat zamanda iz bırakmaz... Bir boşluğa düşersin bir boşluktan... Birikip yeniden sıçramak için... Elde var hüzün." Neyse. Takılmamalıyım şiirlerin hüzünlü büyüsüne. Zira şiir çarpması  için zamanlama hiç uygun değil. Şimdi bir kitabın ağına düşme, tadını sürme, melodisini arama vakti. Kitabın adı Günaydın Hüzün. Yazarı Françoise Sagan. Tanımıyorum. Sagan soyadı nedense çok tanıdık geldi. Kozmos'un yazarı Carl Sagan sebebiyle belki. Ama  Françoise Sagan'ın hiç bir kitabını okumadığımı çok iyi biliyorum. Tuhaf. Bu kitabı kitapçıdan satın almadım. İnternet üzerinden siparişle gelmişti. Bir süredir ofisteki odamda diğer kitaplarımın arasında duruyordu. Sipariş vererek satın aldığıma göre illa ki bir yerde adını duymuş ya da okumuş olmalıyım. Nerede, ne zaman hatırlamıyorum. Bugün yoğun bir iş programım vardı. İkindiden sonra rahatladım. Biraz kitap okumak istedi canım. Onca zamandan sonra bu kitabı elime aldım.Ofisteki koltuğumda iyice arkama yaslandım. Ayaklarımı yandaki kesona uzarttım.Okumaya başladım.


İlk paragrafında şöyle yazıyordu:  "Sıkıntısı, sevecenliği bir saplantı gibi peşimi bırakmayan bu bilinmedik duyguya o adı, o güzel, o ciddî hüzün adını koymaktan çekiniyorum. Bu öyle eksiksiz, öyle bencil bir duygu ki, neredeyse utanacağım geliyor, oysaki hüzün bana her zaman saygıdeğer görünmüştür. Bu hüznü tanımazdım, sadece can sıkıntısını, pişmanlığı daha da seyrek, vicdan azabını bilirdim. Bugün bir şey, ipek gibi, sinir bozucu ve sevecen, içimde kanatlanıyor ve beni ötekilerden ayırıyor." Yorgundum. Hatta oldukça debdebeli bir gün geçirmiştim. Sinirlerim gergindi. Kitabın cümleleri zorlamıyordu beni. Bilakis su gibi akıyor, bünyemde rahatlama hissi yaratıyordu. Onyedi yaşındaki Cecile'in anlattıklarıydı. Paragraf paragraf kolaylıkla ilerlemiş, yüz otuz dört sayfalık kitabın neredeyse elli sayfasını geride bırakmıştım. Sonra kitabı kapattım. Çantama attım. Spora gittim. Eve geldim.  Duş aldım. Yemek hazırladım. Yarınki yemekleri yoluna soktum. Kitap basit konusuna rağmen çekmişti beni. Okumaya kaldığım yerden devam ettim. Kitap son cümleleri gibi bir his bırakarak kolaylıkla bitti. "O zaman içimde bir şey yükseliyor, gözlerim kapalı, adıyla selamladığım bir şey: Günaydın Hüzün."

 

Tuhaf! Kitap bir tat bırakmıştı dimağımda. Ne olduğunu çözemiyordum. Mutfağa gittim. Kitabın üçüncü bölümünde Cecile'in yaptıklarını aynen yaptım. Bir fincan kahve ve bir portakalla gidip balkonun basamağına rahat rahat kuruldum: ve gecenin keyfini çıkarmaya koyuldum:  Portakalı ısırıyordum. Şekerli suyu ağzımın içini ıslatıyordu. Hemen ardından kaynar kaynar bir yudum kahve, ve yeniden meyvenin serinliği. Daha önce portakalla kahve içmeyi hiç denememiştim. Tadı damağıma uydu. Hoşuma gitti. Yok kitabın verdiği böyle bir tad değildi. Daha önce tanıyıp şimdi hatırlamadığım bir melodiydi belki. Yazarını merak ettim. Az önce sanal ansiklopediye girdim. 1935 doğumlu Fransız oyun, roman ve senaryo yazarıymış Françoise Sagan. Günaydın Hüzün'ü onsekiz yaşındayken yazmış. Şimdi sıkı durmanı istiyorum.  Günaydın  Hüzün adlı bu roman, Simon&Garfunkel'in The Sounds of Silence adlı şarkısına esin kaynağı olmuş. Gözlerime inanamadım. Hemen bu parçayı buldum. Dinleme başladım. Sessizliğin Sesi...  Günaydın Hüzün'ün, Simon&Garfunkel'e  esin kaynağı olup olmadığını bilmiyorum ama kitabın tanıdık melodisiyle bu parçanın melodisi birbirine  sahiden yakın.

selam karanlık, eski dostum
işte yine geldim seninle konuşmak için
çünkü yavaş yavaş büyüyen bir görüntü
tohumlarını bıraktı beynime ben uyurken
ve orada büyüyen görüntü
hala duruyor
sessizliğin sesinde

10 yorum:

  1. Blogspotta yenileme yapılırken iki yazım silinmiş.
    Bu arada Oya ve Dalgaizleri'nin yorumları da silinmiş maalesef:( Üzgünüm.

    YanıtlaSil
  2. Hayal Kahvem 2 gündür yine bloglar garip , yorum yazamıyordum...
    Bu tanıttığınız kitabı hemen hatırladım çünkü ben 15-16 sene önce okumuştum ama unutulmaz bir kitap .Kitabı çok sevmiştim bu yüzden hemen hatırladım.Kitap akıcı ve ilgi uyandırıcı olduğundan ben de hemen okumuştum.
    Bana bu güzel kitabı hatırlattığınız ve bilmeyenlere de tanıttığınız için teşekkürler...
    Bu yazarın başka kitapları da var ama ben okumadım.

    YanıtlaSil
  3. kendine müslüman mahmure13 Mayıs 2011 21:50

    Aman benimkiler silinmesin. Gerisi ömenli değil.
    Bu arada evreşe yolları da yok olmuş galiba. Sağlık olsun. Benimkilere birşey olmamış ya :)

    YanıtlaSil
  4. Merhaba, Hüzünler bizden ırak olsun diyorum. Ama şarkı da çok güzel.

    YanıtlaSil
  5. MERHABALAR,GÜNAYDIN HÜZÜN ÇOK İLGİMİ ÇEKTİ..KHELE İLK SATIRLER ÇOK ETKİLEYİCİ..BİR DUYGU NASIL BÖYLE İTİNAYLA ANLATILABİLİR..TEŞEKKÜRLER..

    YanıtlaSil
  6. Teşekkür ederim bilgiler için Baykuş Gözü. Ben yazarın ve kitabın adını nerden duyduğumu hatırlayamadım. Kitapçılarda bulamdım demek ki
    kullanılmışını satın almışım. Kitabın melodisinin peşine düşüp bu şarkıya varmak hoş oldu doğrusu.. Böyle sürprizleri çok seviyorum:)

    YanıtlaSil
  7. Aman Mahmure.. Hemen yedekleyiver:) Sakın kaybolmasın yazıların... Çok üzücü oluyor.

    YanıtlaSil
  8. Yoo, Bolat hüzün kötü bir şey değil ki. Bir tarafımda hep hüzün barındırırım ben.. Başka türlüsü mümkünüm değil. Misali bu şarkıyı her dinlediğimde, hemen hüzünleniveririm.

    YanıtlaSil
  9. Anca okuyabildim. 18 yaş? Etkilendim doğrusu. Portakal ve kahve de düşündürmedi değil, portakal mevsimi bir gelsin olmadı bakarız nasıl oluyor :)

    YanıtlaSil
  10. Evet, genç bir yazı... Çabuk okunan ama içinde hüzün barındıran bir kitap.

    Yoo.. Bence portakal mevsimini beklemeyin KM.
    Portakal suyu ve ekspresso nefis yakışıyor. Denemenizi öneririm. Ben diğer kahvelerle de denedim portakal suyunu ama ekspresso ile en güzeli:) Saf portakal suyunu sıkıp veriyorlar ya illa buz koydurun ama içine olur mu? Buz gibi portakal suyundan bir yudum önce.. Ardından bir yudum kahve. Sahiden insanın damağında çok hoş bir tad bırakıyor. Kış gelince ise dilim portakalla yapılacak illa:))
    Çok hoş valla:)

    YanıtlaSil