20 Mayıs 2011 Cuma

İnsanlar İki Ayrılar; Mizahtan Anlayanlar Ve Mizahtan Anlamayanlar!

Ne yaptım ettim becerdim. Sabah ofiste  işlerimi toparlayınca... Heyy... "Ver elini İstanbul!" dedim. Ayağımda her zamanki gibi bez ayakkabılarım. Hava bulutlu yağmur yağar mı acaba demedim. Anne sözü dinler gibi masum tıpış tıpış  Oğuz Aral sergisine gittim. Gitmeliydim. Bu nasıl bir şey biliyor musun? Bak sana şöyle anlatabilirim. Yaşam içinde yüreğime değen ve beni zenginleştirdiklerine inandığım bazı insanlar var. Üstelik onlarla illa tanışık olmam gerekmiyor. İşte Oğuz Aral onlardan biridir. Bir vakitler "kızlar okumaz böyle şeyler deseler" de, ailemden gizli gizli yolunu gözlediğim haftalık mizah dergisi Gırgır'ın ve memleketimdeki mizah dergiciliğinin babasıdır kendisi. Taşrada yaşayan benim gibi birinin ufkunu açan, düşünerek gülmenin lezzetini lıkır lıkır yüreğime akıtan büyük bir usta olarak görüyorum Oğuz Aral'ı. Ve ardından şimdiki mizah dergilerinin de sadece İstanbul'daki okurların değil Anadolu'nun taşra şehirlerinde yaşayan insanların da kendilerinden çok  şeyler bulabildikleri, düşünürken gülmece lezzeti veren, katkı sağlayacak güzellikte olmalarını diliyorum. Sergiye gittim gerçekten. Oğuz Aral'ın hayatına dair eşyaları, yazı ve çizimleri görünce hem hüzünlendim hemde kıkır kıkır güldüm ne yalan söyleyeyim. Ara ara Hayal Kahvem'e sergiyle ilgili başka yazılar yazmayı deneyeceğim. Şimdi Oğuz Aral'ın kendi el yazısıyla yazdığı mizah üzerine düşüncelerini buraya geçirmek istiyorum. Bak neler diyor büyük usta?  Huzurla yatsın, yattığı yerden okurunu zenginleştirmeye gene devam ediyor. Bu sergiyi düşünüp hazırlayanlara çok teşekkür ederim.


"Çok önemli bilim adamları, çok önemli, hem bilimsel görünmek için her şeyi katagorilere ayırırlar. Örneğin insanları ikiye ayırırlar. Akıllılar ve aptallar, kadınlar ve erkekler, eşcinseller ve normaller, siyahlar ve beyazlar, yönetenler ve yönetilenler, zenginler ve fakirler, uzunlar ve kısalar, ihtiyarlar ve gençler, Almanlar ve Avusturyalılar gibi... Aslında bu ayırımların hepsi palavradır. İnsanlar gerçek olarak sadece  şöyle ikiye ayrılırlar; mizahtan anlayanlar ve mizahtan anlamayanlar!..

Dünyada insanoğlunun başına ne gelmişse mizahtan anlamayanlar sayesinde gelmiştir. Ispartalılar'ın, Cengizhan'ın, Atilla'nın, Napolyon'un, Hitler'in tarihe malolmuş tek bir nükteli sözünü bulamazsınız. Zaten büyük adamlar gülemez. Onlar asık yüzlü, çatık kaşlı, sert bakışlı ve kahraman duruşlu olmak zorundadırlar. Eğer gülerlerse başlarına çok büyük bir felaket gelir. Yani insanlaşırlar, o zaman... Çünkü gülebilmek sıradan ve gerçek insanların  becerebildiği bir iştir. İnsan olmak da adamın başına gelebilecek en büyük felakettir.

Önce en karamsar  olanımızın bile günde bir kaç kez tekrarlamadan duramadığı gülme fiili üstüne bir kaç söz etmek istiyorum... Nedir gülme? Beyinde bir elektrik kontağı (kısa devresi) midir?.. Kafanın geriye atılıp yüz kaslarının yana ve yukarıya doğru gerilmesi midir? Yoksa göğüs kafesinden bazen gürültülü ve kesik bazen de hıçkırığa benzer sesler çıkarması mıdır?


Bilirsiniz insanın en büyük özelliği düşünebilmesidir derler. Hatta "düşünüyorum o halde varım derler." Ama, hayvanlar da az çok düşünür... Hatta kompüterler bizden daha yaman düşünür bazen... Benim bir kompüter satrancım var. Beni hababam yenip duruyor. Yenince de bir takım ışıklarını yakıp söndürüyor, biip bip diyor.  Oysa ben onu arada bir yenince zafer kahkahaları atıyorum. 

İnsanın diğer organik ve sentetik yaratıklara olan gerçek üstünlüğü, düşünme sürecin sonunda gülebilmesidir. İnsanoğlu gülebilme üstünlüğüne ve niğmetine sahip olarak doğan, uzaydaki tek canlıdır. Hatta şöyle bir Almanca deyim öğrendim: "Tiericher ernst"  Yani hayvansı ciddiyet... Kasım kasım kasılmayı, değişmez bir ciddi görünümü hayvanlara, gülmeyi insanlara yakıştırmışlar. 

Biz bu akşam sinir boşalmasının veya gıdıklanmanın neden olduğu gülmeden değil, düşünce sonucu varılan  gülme fiilinden söz etmeye çalışacağız. Yani gülme, komik olan ve mizah sanatını biraz irdelemeye uğraşacağız. Tabii bunu yaparken de elimizden geldiği kadar esnemenizi de önlemeye çalışacağız." Oğuz Aral

15-31 Mayıs - Oğuz Aral Sergisi
Mimar Sinan Güzel Sanatlar Üniversitesi
Tophane-i Amire Tekkubbe SalonuDefterdar Yokuşu No:2 Tophane
Karaköy İstanbul

14 yorum:

  1. Oğuz Aral' ın el yazısı ile olan resimlerine bayıldım :) Bilgisayarımda bulunmaları gerekiyor.
    İkinizin yazısı da güzeldi.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. selam burcu hanım,ben karikatüris ali şur,oğuz aralın serğisini gezmişsiniz,elinizde oğuz abinin fotoğrafları varmı?eğer varsa bizimle paylaşmak istermisiniz facebook sayfası var eski gırgır onun anısını yaşatmak için fotoğraflar lazım,saygılar...

      Sil
    2. Bu yorum yazar tarafından silindi.

      Sil
    3. Merhaba Ali, sanırım Burcu sergide benim çektiğim fotoğraflar için bilgisayarımda bulunmaları gerekiyor demiş:) Oğuz Aral sergisini gezip yukarıdaki fotoğrafları çekmiştim.

      Sil
    4. Üstad burcu hanımdan rica etsek kendinin değilde oğuz abinin fotoğraflarını çektiyse bu adrese yollayabilirmi,çok önemli bizim için saygılar asur1966@yahoo.com

      Sil
    5. Herkese merhaba🙋🏻‍♀️
      Öncelikle ben sergiye gitme şansına sahip olmadım.
      Bahsettiğim fotoğraflar, kesinlikle yazıda geçen Hayal Kahvem’in çektiği fotoğraflardı.

      Sil
  2. Kesinlikle insanlar böyle ikiye ayrılıyor... Hatta "dil" de böyle ikiye ayrılıyor. Bazen mizah duygusu olan iki yabancı birbirlerinin diline tam hakim olamasalar da çat pat konuşup gülüşebiliyorlar, birbirlerini anlıyorlar aynı dili konuşuyorlar ama aynı millete mensup sözde aynı dili konuşan iki insan birbirini hiiiç anlamıyor bazen. Tuhaf!

    YanıtlaSil
  3. Evet Burcu, saklanılacak fotoğraflar bunlar. Daha fazlası var. İlerde Hayal Kahvem'e ekleyeceğim.
    İlginize teşekkür ederim.

    YanıtlaSil
  4. Haklısınız Özgür Ceren Can, en fenası bu. Aynı espriye gülemeyen iki kişi... Of! Feciii!

    YanıtlaSil
  5. Bunlar senin çektiğin fotoğraflar sanırım değil mi? İzninle almış bulunabilir miyim fotoğrafları? Tabii bir yerde kullanmayacağımı da söylemek isterim.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. selam burcu hanım ben karikatürist ali şur ,eğer mümkünse,oğuz aralın sergisinde çektiğiniz resimleri bizede göndere bilirmisiniz,eski gırgır adında bir gurubumuz var,o fotoğraflar altın değerinde bizim için saygılar...asur1966@yahoo.com.

      Sil
  6. Çok güzel bir tesbit olmuş.
    Düşünsene kahkahalarla gülerken kalbindeki kötülüğü hissedebilimisin.
    O halde neymiş:
    Mizah bir detoksmuş.

    YanıtlaSil
  7. Burcu evet ben çektim bu fotoğrafları. Çok iyi olmasalar da alabilirsiniz tabii ki. Ben fotoğraf çekerken izin almıştım. Sorun olmayacağını bilakis ne kadar çok anılırsa okadar iyi olacağını düşünüyorum. Ne demek Burcu? İstediğiniz her şeyi alıp kullanabilirsiniz:)

    YanıtlaSil
  8. Öyledir Mahmure... Mizah şahane bir şeydir:) Hele aynı espriye birlikte gülebildiğin arkadaşlarınız varsa!!! Heyy.. Şahanee:))

    YanıtlaSil